Hayatım (Aktiviteler-Duygusal-Kiminle-Nerede-Nasıl)

Bilgi dosyam ve emeklilik bütçem

YAŞAM MODÜLÜ- BİRİKİM MODÜLÜ

Bir önceki yazımda ortalama yaşam süremizi üç aşağı beş yukarı hep birlikte hesaplamaya çalışmıştık. Umarım başarılı olmuşumdur. Yazıyı okuyanlar kendilerine bir ortalama yaşam süresi belirlediğini umuyorum.

Eğer bunu yapmadıysanız sizden ricam bir önceki yazımı ( Yaşam Süresi / Yaşlılık Süresi-1 ) okuyarak, kendiniz için ortalama bir yaşam süresi hesaplamanızdır.

Ortalama yaşam süreniz ile ilgili bir fikir sahibi olduysanız devam edelim mi?

Bu kısımda işimi kolaylaştırmak ve bir örnek teşkil etmek adına 20 yaş grubundan  Model-1 isimli karakterim Osman Demirci'yi sizlere sunarım ( gerçek bir kişi değildir )

Model-1 ( Bilgi Dosyası )
Adı : Osman Demirci,
Yaşı : 28
Mesleği :  Bankacı
Mesleki tecrübesi : Dört yıl
Kariyer Beklentisi : Bankacılık'da kariyer yapmak
Askerlik durumu:  Askerliğini yapmış.
Aylık kazancı :  3000 TL brüt.
Yıllık kazancı : 36.000 Brüt
Beklenen ortalama yaşam süresi : 93 yıl
SGK'dan emeklilik yaşı : 65
SGK'dan beklenen emekli maaşının bugünkü karşılığı : 1200 TL
Hobisi : Yeni merakı var, yamaç paraşütü, eğitimi almaya başlayalı 3 ay oldu, fotoğraf çekmekten keyif alır.
Hobisindeki hedefi : Kişisel hedefi bu spor dalında ilerlemek, değişik yerlerde uçmak, fotoğraf çekmek, yurtiçi ve yurtdışı uçuşlara katılmak, yarışmalara katılmak.
Gelecekteki hedefleri : 'Uçarak Gördüm' isimli bir foto safari kitabı yayımlamak.
Yaşam ortamı : Ailesiyle birlikte yaşıyor.
Kadınlar ve Erkekler : 2 yıldır çıktığı bir kız arkadaşı var.
Aile beklentisi : Zamanı gelince önce evden ayrılmak ve kısmet olursa bir kişiden fazla bir ailesi de olması.
Yaşam Vizyonu : Hayatı keyif alarak yaşamak, farklı ülkeler, insanlar görmek ve lezzetler tanımak
Hayat Felsefesi : Yüzde elli bana yeter, mutluyum.
Her ay tasarruf yapabileceği miktar : 200-300 TL
Psikolojik Durum / Motivasyon : Duygusal / Yüksek
Sağlık : Ailede yüksek tansiyon ve kalp problemi var.
Sağlık Sigortası : SGK ve Özel olarak ayrı ayrı var.
Düzenli yaptığı spor ve faaliyetler: Her hafta bisikletiyle 6 saat geçiriyor.
Sosyal Sorumluluğu : Greenpace'e üye, ' yemezler' faaliyetini destekliyor.
Hayat Sigortası : Ferdi Kaza Poliçesi var.
İşsizlik Sigortası : Evet
Eğitim Sigortası : Çocuğu olmadığı için yaptırmamış.

Ek ama çok önemli sorular :

Bugünkü problemlerim :
Gelecekteki problemlerim:
Bugünkü başarılarım :
Gelecek deki başarılarım:
Bugünkü keyiflerim:
Gelecek deki keyiflerim :
Bugünkü Sağlığım:
Gelecek deki sağlığım :

Sanırım 20 yaş grubundaki Osman için yeterli bilgi topladık.


Model-1'in Emeklilik Bütçesi :

A- Aylık tasarruf miktarı 200 TL X 360 (ay) = 72.000 TL birikim ve  + bunun  30 yıldaki tahmini kazancı 628.000 = Toplam 700.000 TL bugünkü değer ile ( nasıl hesapladım önceki yazılarımda var )

B- Emekli olacağı 65 yaşından ortalama beklenen yaşam süresi 93 yaşına kadar bugünkü değer ile her ay 3000 TL programlı geri ödeme planından ödeme almak.

 C- Emeklilik deki toplam bütçesi : 3000 TL BES +  SGK maaşı 1.200 + babasından kalacak evin kirası 1000 TL = 5200 TL tek başına bir gelir elde etmek.

Hesaplamalar Emeklilik Gözetim Merkezi internet sitesinden A- Birikim bölümü ve B-Programlı geri ödeme bölümü ( http://emeklilik.egm.org.tr/  ) kullanılarak yapılmış olup, iyimser tahmin modeli kullanılmıştır.

Model-1'in Sağlık ve Hayat Planlamasını bir sonraki yazıma bıraktım yavaş yavaş yapacağım.

Şimdi sizlerden ricam öncelikli olarak kendi bilgi dosyanızı oluşturmanız ve kendiniz için bir emeklilik bütçesi yapmanız olacak. Lütfen unutmayın bilgi dosyanızı oluşturmak, bütçe yapmaktan daha zor olarak, hadi kolay gelsin. Korkmayın hayal kurun nasıl olsa her yıl hayallerinizi 1 kez kontrol ederek gideceğiz.

Bu konuda destek veya yardım isterseniz lütfen detayları benimle ermandincel@gmail.com adresine mail atarak paylaşınız ve çok konuşmama müsaade ediniz :))

Erman Dinçel

------------------------------------------------


Bugünün hobisini yarına bırakma

YAŞAM MODÜLÜ

Evlerinde lambaları yanıyor, göz göz olmuş ciğerlerim kanıyor. ( bana yalnızlığı hatırlatıyorda )

Bundan iki hafta önce bir akşam 19'30 civarında eve geldim, içeri girdim hemen daha yemeden içmeden salona geçtim, masanın üzerine lap Top’u açıp hemen facebook 'a baktım acaba son sekiz saatte neler oldu?

Kimisi televizyonu açıyor eve gelince, yalnız kalınca, kimisi de radyoyu açıyor, bir ses lazım,  'canım bu evde yaşanıyor' demek için. Belki de  'Yalnız değilim ben, yalnız değilim, değilim', demek için. Kendimi oyalama durumlarındayım. Yoksa kapağı dışarı atsam da dağıtsam mı?

Rahmetlik Leman teyzem sürekli radyo dinlerdi, eskiden zaten başka eğlence yoktu mecburen sürekli radyo dinlenirdi. Sonra pikap, makaralı teyp, transistörlü-pilli radyo, teyp, CD........sonrasını biliyorsunuz mobil meşguliyetler dünyası.

Facebook 'a takılıyorum boş zamanda, dolu zamanda, her yaşta insan bilgisayar başında, twittleyenler var, bilgisayar oyununa takılanı var, takılmayanı var. Her devirde takılacak bir şey gerekiyor galiba insana, yalnızlığını bastırmak için.

En basiti aylak zamanlarda, çalışırken bir ses olsun diye radyo dinleniyor, otel lobisinde, lostra salonunda, takside, inşaatta, bakkalda, kuaförde yalnız değilsiniz, yalnız değilim demek için, bir de haberim olsun yani onun için.    
Yalnızlığıma çare olsun belki de.

Petek arkadaşım geçen hafta bir blog yazısında 'beraber veya solo şarkılar' diye bir yazı yazdı, (  http://ebrulikedi.com/2012/05/11/beraber-veya-solo-sarkilar/ ) mahallede yaşayan yalnız insanlar hakkında,  eski yalnızlar, yeni moda yalnızlar yazısını okudum çok keyif aldım.

Yaşlılık problemlerinden YALNIZ lık 'Yarına Övgü 'nün ana konularından birisi, bu hafta ikinci yazımda bu konuya ben de bir el atayım istedim. Yalnız yaşayan çınar ağacı olmamak umuduyla yazıyoruz tabiki.

Yalnızlıkla 1982 yılında tanıştım, İstanbul Atatürk öğrenci yurdunda bir gece kalmayı denedim, olmadı. Yurt hatta oda çok kalabalıktı ama ben yalnızdım. Tek başına ve yalnız. Merhaba, günaydın, iyi akşamlar, merhaba diyen yok, hapşırsan, çok yaşa diyen yok, uzaydan mı geldi bunlar? diye içimden geçirdim. Soğuk, karanlık, yemeklerde soğuk, insanlarda soğuk, çok sıkıldım, ben burada kalmıyorum arkadaşlar dedim.

Bavulumu aldım yurttan ayrıldım, üst geçitten yürüdüm E5'e indim. İşte o sırada evlerin ışıklarına baktım, arabaların ışıklarına baktım, yazının başlığındaki türkü sözleri bana o ışıklara bakarken ki yalnızlığımı hatırlatıyor. Bu sebeple yalnızlıktan çok sıkılırım ben ama insanın kendi başına kalması ve bir süre sonra kendini keşfetmesi ve yalnızda başarması kadar güzel bir şeyde yok hayatta. Tek başına başarmak konusunda ve çok kolay olamasa da kızımın üzerine de tanımıyorum. Kendisi yalnız başardı, şimdi dimdik ayaklarının üzerinde ve tek başına başardı ama artık yalnız değil.

 Yeterince arkadaşım yok, üstelik bekârım, bir ilişkimde yok, yeni bir yere taşınmışım yâda büyük bir şehirde yaşıyorum, arkadaşlarım var ama yüzeysel arkadaşlara sahibim veya onlar iş arkadaşlarım (1) diye anlatıyordu kitapta yalnızlığın nedenlerini sayarken. Ben katılmıyorum galiba bunlar yalnızlığın nedeni değil. Bunlar yalnızlığın sonuçları olmasın? Galiba insanların büyük çoğunluğu kendilerine kendileri ile yalnız kalmaya müsaade veriyorlar. ( kendi kendine aynaya bakıp 'oğlum/kızım sana müsaade veriyorum, bundan sonra yalnız kalabilirsin' gibi )

Bir gazete haberinde okumuştum, Elvis Presley'de yalnız kalmaktan nefret edermiş ve tenha otel odalarında hemen televizyonu açarmış. Halbuki biz Elvis Presley’i  sosyal, popüler, hareketli bir hayat süren, etrafı hiç boş kalmayan, kalabalıklardan bunalmış, nerede akşam orada sabah bir karakter olarak hatırlarız ama Elvis tek başınaymış.

O zaman Elvis’e hem tek başına hem de yalnız desek sanırım tam teşhis olacak.

Ben müsaadenizle TEK BAŞINA ile YALNIZLIĞI ayırıyorum.

Birçok insan başkalarıyla birlikteyken de yalnızdır. Ayrıca insanın vaktini tek başına geçirmesi onun yalnız olduğu anlamına da gelmez, tek başınayken televizyonun açarsın yalnız kalmazsın olur biter. Ne kadar çabuk çözdüm değil mi?

Tek başına ama yalnız değil seçeneği sanki herkes için en ideal çözüm. Her insan tek başınadır ama bazıları yalnızdır da :((

Yalnız kalmamak için, yalnız kaldığımız zamanı yaratıcı bir takım faaliyetler ile geçirmek galiba en iyi çözüm.

Yalnız kaldığımızda o yaratıcı faaliyet ile topluma veya bir topluluğa kaçabilirsiniz, sığınabilirsiniz böylece topluluk içinde hiç olmaz ise canımız sıkılmadan, yalnız olmadan vakit geçirirsiniz.

Bu seferde toplum-topluluğun-grubun içinde can sıkıntımızdan kurtulduğumuzu düşünürken, o toplulukta bir süre sonra yalnız kalmak da var. Topluluk veya grup sizi değişik nedenlerle yalnızlığa da itebilir. Sonra 'toplum-topluluk içinde tek başıma olduğumdan daha yalnızdım, kimse beni anlamıyordu, dinlemiyordu bu sebeple bu topluluktan, gruptan ayrıldım' demek de var.

Yalnız kalma kapasitesine sahip olmamak, temelde öz güven eksikliğini yansıtır. Sürekli olarak başkalarıyla birlikte olan kişiler Dünya'nın en yalnız insanlarıdır. Birçok yalnız insan, başkalarıyla birlikteyken çok güvenli ve çekicidir. Tek başına kaldığı anda ise koyu bir yalnızlığa düşer (1) ( Örnek Elvis Presley)

O zaman yalnızlığın çözümü dışarda toplumda-grupta değil de, yoksa insanın içinde miymiş?

Yanılmıyorsam Sufi' lik bunu teklif ediyor ve diyor ki  'dışarıdaki kolay aydınlığa yönelme, içindeki ışığı aramalısın'.

İnternette araştırınca özlü sözler de buluyorsun;

' En büyük talihsizlik, yalnız kalma yeteneğinin olmamasıdır', Jean de la Bruyere ve
' Bazen hayata ara verip kendini ziyaret etmen gerekir', Audrey Giorgi.

Tek başına ve yalnız olmak farklı olduğuna göre tek başına olacağız ama yalnız olmamaya çalışacağız galiba en doğrusu bu.   

Charli Modern Zamanlarda yalnızmıydı?
 
Lütfen arada yalnız kalmayı da unutmayın:))

 O zaman yalnız kalmama listesi yapıyorum, yani tek başına yapabileceklerinizin listesi; Bisiklete bin, yürü, koş, bir hobi bul, yoga veya meditasyon yap, okumayı planladığın kitap ve dergileri oku, tek başına gidip görebileceğin yerleri görmeye git, insanları seyret, mektup yaz, kitap yaz, uyu, bahçeyle uğraş, yaratıcı bir şeyler yap, yardım kuruluşunda çalış, parkta yürü, deniz kenarında yürü, yağmurda yürü, müzik dinle, arabanı tamir et veya arabanı yıka, evi tamir et, çiçek yetiştir, balık tut...... lütfen listeyi siz uzatınız.....tek başına yapılacaklar listesi bu unutmayınız.

Peki bugünkü-şimdiki yalnızlığa bir göz attık, ya gelecek deki yalnızlık? Gelecekte yaşlandığında ya yalnız kalırsanız? Bu sizde korkulara neden olur mu? Yalnız yaşayan özellikle çok kadın var. Hem yaşlı, hem yalnız hatta yapa yalnızlık deriz işte, bu en büyük emeklilik problemi.

Sosyalleşebilmek için kıraathaneye mi takılsam? Yoksa, Yeşil Ağaçları ve Köylerini Koruma Derneği lokaline mi  gitsem?

Sosyalleşebilmek için Ziraat Bankası maaş kuyruğunda gönüllü bekleyen, ATM'den veya başka bankadan emeklilik maaşını almak istemeyen emekliler, maaş kuyruğunda tanışıp ikinci bahar denemeleri yapanlar, bir dahaki ay maaş kuyruğuna bir tepsi baklava ile gelenlerden olmak istermisiniz?
 
Dileğim,  'gelecekte yaşlandığınızda en büyük eğlencenizin emeklilik maaş kuyruğundaki arkadaşlarınız ile muhabbet olmaması' umudu ile, yukarıdaki tek başına faaliyet listesi, yaşlıkta da geçerli hatta her yaş da geçerli diyelim. Elime kalemi aldım, kağıdı aldım, tek başıma, çift başıma bugün için bir faaliyet ve hobi listesi yapsam sonra bunu 60 yaşına taşısam ve desem ki şimdiden ben 60 yaşlarımda şu, şu hobileri yapacağım güzel olmaz mı? Bence güzel olur. Hayal kuruyoruz ama yazılı olacak unutmayınız.

Dikkat, 'ben emekli olacağım ve sonra Salacak'tan bakıp Kız Kulesinin resmini çizeceğim'  diyorsanız, hemen git kardeşim o resmi şimdiden çiz, emekli olmayı bekleme, sonra ne olur ne olmaz bir kalp krizi falan filan ! hooop karşıyaka...

Bugünün hobisini yarına bırakma ama yarının hobisini bugünden hayal et ve mümkünse yapmaya başla.

Hadi şansınız, hayaliniz açık olsun, şimdiden aklınıza sağlık, hayalinize sağlık :)))

Erman Dinçel


(1) The Joy of Not Working, Vision International Publishing / Canada, Ernie J.Zelinski, 2004










 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder