24 Ağustos 2023 Perşembe

Sürdürülebilir Olmayan Ekonomi

 Sürdürülemeyecek Ekonomi Programı 


Sürdürülebilirliklik günümüzün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi sağlamaktır. 


Bu, ekonomik, sosyal ve çevresel açılardan sürdürülebilir bir gelecek yaratmak anlamına gelir.


Sürdürülebilirlik kuralları, bireysel, kurumsal ve hükümet düzeylerinde uygulanabilir.


İşte sürdürülebilirlik ilkeleri:


1-Ekonomik sürdürülebilirlik: Ekonomik sürdürülebilirlik, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve refahını artırabilecek bir ekonomik sistem oluşturmayı ifade eder. 


Bu, adil bir gelir dağılımı, iş fırsatları ve ekonomik büyüme yaratmak anlamına gelir.


2-Sosyal sürdürülebilirlik: Sosyal sürdürülebilirlik, herkesin hak ve fırsatlara erişimini sağlayabilecek ve herkesin refahını artırabilecek bir toplum oluşturmayı ifade eder. 

Bu, eşitlik, sosyal adalet ve fırsat eşitliği yaratmak anlamına gelir.


3-Çevresel sürdürülebilirlik: Çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların korunmasını ve gelecek nesiller için sürdürülebilir bir çevrenin yaratılmasını ifade eder. 


Bu, iklim değişikliği ile mücadele, kirliliği azaltma ve biyoçeşitliliği korumak anlamına gelir.


Sürdürülebilirlik ilkeleri, sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için önemli bir temel oluşturur. 


BÖLÜM A 

Ekonomi Politikalarında Sürdürülebilirlik? 


Bu ilkeleri benimsemek ve uygulamak, gezegenimiz ve insanlığın refahı için gereklidir.

İşte sürdürülebilirlik ilkeleri ile uyumlu bazı uygulamalar veya makro ekonomide kamunun hükümetlerin uygulaması gereken politikalar nelerdir? 

  • Enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak
  • Atık miktarını azaltmak ve geri dönüşümü teşvik etmek
  • Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı
  • Sosyal eşitlik ve fırsat eşitliği yaratmak
  • İklim değişikliği ile mücadele
  • Biyoçeşitliliği korumak


Bu uygulamalar, bireysel ve kurumsal düzeyde uygulanabilir. Bireysel olarak, bu uygulamaları kendi hayatlarımızda uygulayarak sürdürülebilirlik için fark yaratabiliriz. 


Kurumlar da bu uygulamaları benimseyerek ve uygulayarak sürdürülebilir bir gelecek yaratmaya yardımcı olabilirler.


BÖLÜM B

Finansal Piyasalarda Sürdürülebilirlik 


Finansal piyasalar için sürdürülebilirlik, finansal piyasaların çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörlerini dikkate alarak uzun vadede devam edebilmesidir. 


Bu, finansal piyasaların faaliyetlerinin çevresel ve sosyal sonuçlarının dikkate alınması ve bu sonuçların azaltılması veya ortadan kaldırılması için önlemler alınması anlamına gelir.


Finansal piyasalar için sürdürülebilirlik, geleneksel finansal piyasa hedefleri olan karlılık, verimlilik ve likidite gibi hedeflerin yanı sıra ESG hedeflerini de göz önünde bulundurmayı gerektirir. 


Bu, finansal piyasa katılımcılarının, ESG hedeflerini destekleyen politikaları uygulamak için daha fazla çaba sarf etmesi anlamına da gelir.


Finansal piyasalar için sürdürülebilirliğe ulaşmak için uygulanabilecek bazı politikalar şunlardır:

  • ESG faktörlerini dikkate alan finansal araçlar ve ürünler geliştirmek
  • ESG yatırımlarını teşvik etmek
  • ESG raporlama ve şeffaflığı artırmak
  • ESG risklerini azaltmak için önlemler almak


Bu politikalar, finansal piyasaların karlılık ve verimliliğini korurken çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği de sağlamaya yardımcı olabilir.


Finansal piyasalar için sürdürülebilirliğe ulaşmak, gelecek nesillerin refahını korumak için önemlidir. Finansal piyasaların faaliyetlerinin çevresel ve sosyal sonuçlarının dikkate alınması, gezegenimizin ve insanlığın korunmasına yardımcı olacaktır.

İşte finansal piyasalar için sürdürülebilirliğin bazı faydaları:

  • Çevresel ve sosyal faydalar: Finansal piyasalar için sürdürülebilirlik, çevresel kirliliği azaltabilir, iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olabilir ve sosyal eşitliği artırabilir.
  • Finansal faydalar: Finansal piyasalar için sürdürülebilirlik, ESG yatırımlarına olan talebi artırabilir ve bu da finansal piyasaların karlılığını artırabilir.
  • Dijitalleşme: Finansal piyasalar için sürdürülebilirlik, dijitalleşmenin finansal piyasalara olan etkisini artırabilir.


Finansal piyasalar için sürdürülebilirlik, hızla gelişen bir alan ve gelecekte daha da önem kazanması beklenir.


BÖLÜM C

Sürdürülebilir Para Politikası Nasıl olur?


Para politikasında sürdürülebilirlik, para politikası araçlarının ve uygulamalarının ekonomik büyümeyi, istihdamı ve fiyat istikrarını desteklerken çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği de göz önünde bulundurmasıdır. 


Bu, para politikası araçlarının ve uygulamalarının çevresel ve sosyal sonuçlarının dikkate alınması ve bu sonuçların azaltılması veya ortadan kaldırılması için önlemler alınması anlamına gelir.


Para politikasında sürdürülebilirlik, geleneksel para politikası hedefleri olan fiyat istikrarı ve istihdam artışı gibi hedeflerin yanı sıra çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik hedeflerini de göz önünde bulundurmayı gerektirir. 


Bu, merkez bankaların, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği destekleyen para politikası araçlarını ve uygulamalarını geliştirmek için daha fazla çaba sarf etmesi anlamına da gelir.


Para politikasında sürdürülebilirliğe ulaşmak için uygulanabilecek bazı politikalar şunlardır:

  • Yeşil para politikası: Yeşil para politikası, çevre dostu yatırımları ve faaliyetleri teşvik etmek için kullanılan para politikası araçlarını ve uygulamalarını ifade eder. Bu, örneğin, yeşil kredileri ve yeşil tahvilleri desteklemek, karbon fiyatlandırması uygulamak veya çevresel etkileri azaltan teknolojilere yatırım yapmak gibi politikaları içerir.
  • Finansal sisteme sürdürülebilirliği entegre etmek: Merkez bankaları, finansal sisteme sürdürülebilirliği entegre etmek için politikalar geliştirebilir. Bu, örneğin, ESG yatırımlarını teşvik etmek, finansal kuruluşların çevresel ve sosyal risklerini azaltmak için önlemler almak veya sürdürülebilir finansal ürünler ve hizmetleri geliştirmek gibi politikaları içerir.


Bu politikalar, ekonomik büyümeyi ve istihdam artışını desteklerken çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği de sağlamaya yardımcı olabilir.


Para politikasında sürdürülebilirliğe ulaşmak, gelecek nesillerin refahını korumak için önemlidir. Para politikası araçlarının ve uygulamalarının çevresel ve sosyal sonuçlarının dikkate alınması, gezegenimizin ve insanlığın korunmasına yardımcı olacaktır.

İşte para politikasında sürdürülebilirliğin bazı faydaları:

  • Çevresel ve sosyal faydalar: Para politikasında sürdürülebilirlik, çevresel kirliliği azaltabilir, iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olabilir ve sosyal eşitliği artırabilir.
  • Ekonomik faydalar: Para politikasında sürdürülebilirlik, ekonomik büyümeyi ve istihdam artışını desteklemeye yardımcı olabilir.
  • Dijitalleşme: Para politikasında sürdürülebilirlik, dijitalleşmenin finansal sisteme olan etkisini azaltmaya yardımcı olabilir.


BÖLÜM D

Göçmen, Sığımacı ve Kaçakların Bir Ülkede Kontrolsüz ve planlamasız nüfusun %20 sini açtığında bu durum, sürdürülebilir ekonomiye nasıl zarar verir? 


Göçmenlerin ve sığınmacıların yarattığı bazı olumsuz etkiler şunlardır:

  • Altyapı baskısı: Göçmenlerin ve sığınmacıların ve kaçakların artması, altyapıya baskı yaratabilir. Bu, özellikle eğitim, sağlık hizmetleri ve barınma gibi alanlarda bu rahatsızlık çok kolay hissedilir.
  • Sosyal gerilimler: Göçmenlerin, sığınmacıların ve kaçakların kontrolsüz artması, sosyal gerilimlere yol açabilir. Bu, özellikle göçmenler ve ülke vatandaşları arasında ekonomik rekabet veya kültürel farklılıklar nedeniyle ortaya çıkabilir.Diğer taraftan, vergi vermeyen, üniversite sınavına girmeden üniversiteye yerleşen sığınmacı ve kaçaklar ülke vatandaşları aradında hak gaspı ve oluşur ve vatandaş vergi vermekten imtina edebilir. 
  • Siyasi istikrarsızlık: Göçmenlerin ve sığınmacıların artması, siyasi istikrarsızlığa yol açabilir. 
  • Bu, özellikle göçmenler ve yerliler arasında çatışmalar veya göçmenlerin siyasi katılımının artması nedeniyle ortaya çıkarır. 


Eksiklikleri bireysel olarak görmeniz için sürdürülebilirlik kavramını ele aldım ve belirtmek isteyim ki geleceğe, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine hiç bir şey bırakamıyoruz, bir damla umut bile kalmadığı için ülkeyi terk ettiler. Gençler ülkeyi terk ediyor demek olağanüstü bir dönemin içindeyiz demektir. 


Bu gün konu sürdürülebilir ekonomi ve sığınmacı ve kaçak sorununa sürdürülebilirlik kavramı İle baktım. Önümüzde ise sürdürülebilirliği bir alt şartı olarak problemler ve verimlilik konusunu yazarız

22 Ağustos 2023 Salı

Kur Korumalı Mevduattan Kurtuluş Senaryo Hataları ve Çözüm

 KKM ye çözüm diye başlayan düzenleme ile yolun da sonu belli oldu, tünelin ucunda ışık göründü. 


20 Ağustos 2023 de KKM çözüm diye sunulan yöntem aslında tam bir anti demokratik finans uygulaması. Bankalara zorla KKM hacimlerinin yarısını bozdurmak için yapılan bu zorlama serbest piyasa  kurallarına uygun değil. 


2018 den beri sürekli BDDK, TCMB, SPK nın dahil olduğu yasaklama, kısıtlama, ceza ile gözdağı verme, Devlet ve kamu otoritesinin geleneksel yaptırım uygulama gücünün çok ötesinde çünkü kanunlarda tanımlı olmayan ve “ben yaptım da oldu, ne olmuş? “ diyerek uygulanan işlemler.


2021 / 20 Aralık da telaş içinde ve bankalara yine sopa gösterilerek bu yeni ürün (KKM) aynı zorlama İle satılmaya başlamıştı. 


Zorla sattırıldı amaç döviz talep edenlere döviz almadan dövize endeksli bir ürün satmak ve döviz talebini bu şekilde kontrol altına almaktı.

(Dünyanın en büyük ekonomisinin parasına endeksli bir finansal ürün çıkarma cesaretinden dolayı tebrik ederim) 


Bu dahiyane akıl bir bilimsel çalışmaymış gibi özgüven ile ve gözlerdeki ışıltı ile birlikte sunuldu. 


Fakat o da ne! 1.5 yıl sonra İstenmeyen sonuçlara ulaşıldı, fakat bunu yorumlayacak kimse de yok? 

Devekuşu misali icat edenler kafayı kuma gömdüler Bodrumda tatilde galiba,  ortada yoklar.


A)Bu KKM ürünü 124 milyar dolara ulaştı ve bu güne kadar hiç bir yetkili bunun kur riski nedir? Yönetilmeli mi bu risk? gibi bir soru sormadı ve sorumluluk da hissetmedi. (Devlet risk yönetiminden anlamaz) 


Tüm bu kur riski devletin riski oldu ve sanki ürünü satan bankalar bundan sorumlu gibi yapıldı. TL karşılığı bile çok büyük olan bu KKM hacmi mevduatın %24 ne ulaştı. Rakam TL cinsi 3.3 Trilyon TL ve bunun dolar cinsi karşılığı 124 milyar dolarlık kur riski demek. 


Ürünün çıkarıldığı yer organize piyasa değil, tezgahüstü piyasa yani bankacılık ürünü. 


Üzerinde kur, faiz, likidite, karşı taraf, ülke riski var. Fakat bir başka ilginç durum var, bu işin devlete olan ek maliyeti ya vergiden karşılanıyor yada para basılarak yani illaki maliyeti tüm vatandaşlar ödüyor ve bu sebeple malum bu duruma servet transferi deniyor. Üstüne üstlük bu servet transferinin vergisi yok ve garantili. 


124 milyar doların 25 milyar doları TL den KKM ve 99 milyar doları ise dövizden KKM. 


Toplam mevduata bakınca KKM ile birlikte toplam mevduatın %68 i döviz kuruna endeksli olduğu ifade ediliyor. Kısaca vatandaş TL ye güvenmiyor ve gelecekte de güvenmeyecek çünkü şu anda TL mevduata %25 faiz veriliyor bankalar. Bu faizi yükseltmeden kredi ver baskısı oluştu bankalar üzerinde. Bu durum parasal sıkılaştırma diye bir ekonomist TCMB Başkan yardımcısı tarafından anlatılmaya başlanınca, insanın sigortaları atıyor. Bende üstüne bir de sağ göz seyirmeye başladı🤯


Bankalar kredi faizlerini % 50-60 seviyesine çıkarmadan veya mevduata 40-50 faiz vermeden kar edemeyecekleri için (çünkü yıl sonu TCMB enflasyon tahmini %58) bu talebi bugün dile getirmek geçersiz ve boş bir talep. 


Ne yani banlara çok kar ettiniz biraz da zarar edin mi demek isteniyor?


Hayatında zerre risk yönetimi bilgisi olmayan. TCMB eski başkanı, eski Hazine ve Maliye bakanı, külliyede ekonomist danışmanlar ve tabiki Hazine bürokratları hiç rahatsızlık ve sorumluluk hissetmediler.


Bu sebeple dolardaki 1 TL artış örneğin kurun  21 TL den 22 TL ye artışın bütçeye veya TCMB ye maliyeti 124 milyar TL, seçimden sonra 21 den 27 ye çıktı maliyet? 850 milyar TL. Bütçe açığı artık dipsiz kuyu, TCMB karlılığı ise sizlere ömür. 


Bunuları göremediler tüm maliyet TCMB ye bindirmiş olacaklar bir kaç ay sonra.


B) KKM Rakamın bu kadar artacağını görememe ve birden girdabın içine giren ekonomiyi bile hissetmediler, faiz-kur-enflasyon girdabına kapılma durumu oluştu. 


Bakın bu bir kilitlenme değil. Bu bir girdap çünkü TL nin değerini düşürdü. TL yi dibe çekiyor.


C) Enflasyonun kontrolden çıkması ve defalarca hedef revize edilmesi bundan.


D) Sürekli çalışan para matbaası ve 


E) Enflasyonu düşük göstererek Ekonomik Büyüme varmış gibi yapma.


F)Parası olana başka ülkenin parasına endeksli ürün satarak, TCMB yi zarara sokma ve  “haksızca servet transferi yapma”. 


Bedelini tüm vatandaşların ödediği vergiler ile “har vurup harman savurma” durumundan başka bir şey değildir. 

Kafası kopmuş tavuk gibi sağ dan sola koşturma durumu var.


Sonucun bu şekilde olmasına şaşırmamak lazım,  ürünü zorla sattır, sonra, bu ürünün bütçeye etkisini ölçme, TCMB için yaratacağı zararı da ölçememek, risk yönetmeyi bilmeme, aksiyon yok önlem almama pasif durumu mevcut ve 1.5 yıl sonra gün gelince tekrar bankalara sopa gösterilerek ürünü den kurtulmaya çalış.


G)TL yi cazip kılmak için bir şey yapma ve yıllık %25 mevduat faizlini uygulayarak bankalardan harikalar yaratmaya çalış.


H) Hatırlayalım lütfen 2021 Ağustos dolar kuru 8 TL, 2021 20 Aralık kur 12 TL ve bugün dolar kuru 27 TL. Dolar kuru 12 TL den 27 TL ye 15 TL artmış, bu 1.5 yılda ortalama 100 milyar dolar bulunsa KKM de bütçeye/ TCMB ye maliyeti 1.5 Trilyon TL olacak. 


Diğer taraftan bankaların zorunlu karşılıkları artırılarak KKM nin dövize dönmesi istenmiyor bunun için 8-9 Milyar dolar zorunlu karşılık olarak döviz toplanması yöntemi ile ekonomi değil ama bankalar sıkıştırılıyor.


Bu işten ne anladık? 


Aralık 2021 de dolar talebini durmak için Arjantin den icat edilen 🙉🙊🙈 bu ürünün tahmini maliyeti 1.5 Trilyon TL civarında olacağını anladık çünkü kur 27 TL ve daha yukarı giderse maliyette daha da artacak. 


20 Aralık 2021 den, 20 Ağustos 2023 arasında tam 1,5 yıl bu kur riskinin bütçeye ve TCMB etkisini görme, hissetme, git evinde rahat rahat uyu falan. 


Bir kapanış senaryosu olmadan yeni bir finansal ürün çıkarılamaz ve tek tip bir ürün ekonominin kurtarıcısı da olamaz. 


Gel bunu anlat şimdi, sorumluluk alan da yok nasıl olsa? 3 aylık bakan ve TCMB başkanının da umrunda değil, “bize ne” havasındalar. 


Eski bakan ve eski TCMB başkanı bu ürünü anlayıp çıkaracak tecrübede olmadığına göre bu ürünü saraydan öneren danışmanlar kimler? 


Bu çıkış senaryosundan anlıyorum ki başlarken de biterken de aynı kişi öneriyor bunları, latin Amerika’ya takmış kafayı oradan öneriyor. 


Kısaca giriş senaryosu da hatalı çıkış senaryosu da. 


Bu bir “Epistemolojik kopuş da değil” içinde bilimin katkısı olan hiç birşey yok. Sadece fırsatçı bir anlayışın, anlamadığı konuyu bilimsel çözüm gibi sunma durumu. Yapısalcı değil yani değişim de yaratmıyor, tam tersi zarar veriyor. 


“Haydan gelen huya gider?” Misali yani emeksiz ve liyakatsiz kazanılan yetkilerin, makamların bir değeri ve  kıymeti de yok.


Hadi KKM yi yaptın oldu, bunu bari doğru sonlandır! 


Evet kendine 6 lı masa diyen partilerin tümüne seslenmek lazım, partileri yönetenler konudan haberleri yok, peki anladık ekonomi ekipleri bir şey önersin. Üstelik bu problemin çözümünün tek yöntemi de yok? Birini bir zahmet önerin! Sadece kuru kuru eleştiri hiç hoş değil, çözümde değil.


Hadi önden buyurun? eski bakanlar, başbakanlar, müsteşarlar, akademisyenlerin finansçı olanları, ekonomist olanları, profesyoneller yav seçimden beri 3 aydır neredesiniz? Bir ses verin çözüm önerin, bırakın kim kullanırsa kullansın yeterli ülke ekonomisine en az zararı versin. 


Mesela bir öneri; Nisan ayından beri bunu defalarca önerildi, yazılı üstelik, bu tip öneriler yurtdışından da geldi fakat bizim muhalefette tık yok. 


Mesela bir çözüm önerisi yazalım, diğer 3 tanesi de cepte hazır dursun? 


Tek bir ürün çıkarın, veya göreve gelir gelmez çıkaracaktınız. 


1)hem faiz artışı zararından koru bankaları ve de 2)KKM pürüzsüz sonlansın hem de 2 hafta içinde hem kimseye sopa göstermeden hem de bu epistemolojik kopuş olacaktı gerçekten.


Bu durumda yeni bakana ve TCMB başkanına “yapısalcı Marksist görüşü kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz diyecektik”.  Yani çözüm bilimsel olacaktı, piyasa şartlarına göre değil bilime göre. 


Evet sadece özel 2 tahvil çıkaracaktınız, her biri 2 yıllık bu tahvilin kuponları da özel olacaktı(tabiki tanım vermeyeceğim), eminim yabancı yatırımcılar bu konuda görüşlerini bildirmiş ve eminim haberiniz de olmuştur.


Çok büyük fırsatı Haziran da kaçırdınız, o zaman bunun etkisi çok farklı olacaktı. 


Olmayınca olmuyor işte yapacak bir şey yok. 


Bankacılarla toplantı yapıp, görüş açıklayanlara da bir sözümüz var. Sahi siz parasal sıkıştırma deyince ne anlıyorsunuz? 

Veya başka bir deyişle, 

“Parasal sıkışmaya devam” şeklinde martaval atmaya da gerek yok. 

Veya 

“Dış ticaret açığı kapandı” diye de mesaj vermeyin doğru değil, hatta lütfen rica edeyim bütçe açığı bu ay yok, ekonomi büyüdü falan diye bir yorum yazılırsa, 

Veya 

“cari açık azalıyor” bu şekilde ifade kullanan bürokrat veya bakan olursa artık gülme duyumuzu kaybettik haberiniz olsun. 

Aklıma “Avanak Avni” tiplemesi geliyor🙈


Bu bankacılarla toplantıdan sonra iş bankası GM bir açıklama yaptı çok ilginç, “ biz KKM müşterilerini korumak için KKM ye devam etmelerini önereceğiz” dedi? 


Hesap yapmış tabiki hem de çok akıllıca olmuş hesap, “KKM müşterisini tutmaya devam ederse ek 8.6 milyar TL daha tahvili devlete tahsis etmesi lazım ama KKM ürününü azaltırsa daha çok tahvil 48.8 milyar TL tahvil tesisi gerekiyor”diye hesap yapılmış. Bu durumda bankacı doğal olarak ticari düşünmek zorunda 8.6 milyar daha tahvil tesis edip kurtulmak akıllıca olacaktır. (hesap ve bilgi için teşekkürler). 


Demekki neymiş TCMB piyasalara yaptırım kuralı koyarken hesap dahi yapmamış? 


Ah ah insanının gözü seyiriyor,  boşuna değil tüm bunlar. 


Tünel in içinde uzaktan görünen aydınlık veya ışık tünelin sonunu göstermiyor, biraz sonra bize çarpacak olan trenin ışığı bu, zaten gelen uyarı sesi de onun düdüğü, “kaçın durduramıyorum” diyor. 



Erman Dinçel

23 Ağustos 2023