25 Şubat 2020 Salı

Ayarlanmış Enflasyonun Görünmeyen Riski

Herkese merhaba,

Dolar/TL kurunun tahmini üzerine bir yazı.

Görüşlerime katılmayabilirsiniz ama bu konu üzerine dikkat çekmek ve önceden hazırlıklı olmak gerektiğini düşünüyorum.

1-Kur seviyesi tahmini kim yapıyorum derse
yalan söylemektedir.
2-Kurun değişeceği zamanı biliyorum diyen falcılık yapıyordur, kesinlikle inanmayınız.

Bu durumda gerçekçi ve stratejik davranmak gerekir,  bu sebeple izlememiz gereken değişkenleri önceden belirlememiz lazım ve bu değişkenlerin dikkat bir-iki tanesi yeni ve sanırım ilk defa dikkat alanımıza giriyor.

A-Kur da dalgalanma yani volatilite artıyor mu? Artıyorsa kurun değişim olasılığı artıyor diye yorumlanır. Cevap, EVET dalgalanma artıyor.

B-Bir para birimi olarak dolar ve TL faiz farkı kuru yukarı yönlü baskı yaratıyor mu?( forward kur fiyatı) cevap; uzun süredir EVET ve hatta TL nin hangi faizini kullanacağımız kargaşası var.

C-TCMB nin veya onun adına hareket eden kamu bankalarının döviz satarak kuru düşük tutma müdahale imkanı hala var mı? C1- Limitleri nereye kadar? C2-TCMB arka kapı politikasının sonu geldi mi? Cevap, Sanırım hala imkan var ama limitli olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan “arka kapı politikasının da, dalgalı mı? Sabit mi? Olduğu net olmayan kur politikasının da devamının ve geleceğinin olmadığı açık”

D-TCMB döviz rezervi ne kadar ve/veya TCMB ek SWAP kapasitesi ile yaratılacak kaynak var mı?( son 1 aydır 10 milyar dolar azaldığı görülüyor aman bu rakamın önemi var mı?)

E- İlkdefa bir konuya dikkatinizi çekeceğim açıklanan ayarlanmış enflasyon(AEF) ile yaşanan enflasyon (YEF) aradındaki fark nedir?

YEF-AEF = ?

YEF hesabı için hane halkı geçim endeksi içindeki malların enflasyonu kullanılabilir. 🤓

Bu durum;

faiz-enflasyon farkını = yani reel getiri

Reel getiriyi gerçekçi olmadığı için kur üzerinde baskı yaratıyor mu?

Tüm bu yeni tanımlara müsadenizle
“Ayarlanmış Enflasyonun Görünmeyen  Riski “ AEGR adını verdim.

Şimdi bunu tartışacak ekonomist aranmaktadır?

F-Kurun yukarı yönlü her hareketinin sonrasında, 454 milyar dolar dış borcu çevirmek veya bulmak zorunda olunan bir ekonomi de
a-hem borcun TL karşılığı artıyor hem de
b-her kur artışı sonrası yeni borç için  IMF kapısına gidilmek zorunda kalındığını hatırlıyorsunuz değil mi? (Klasik yapısal reform ayakları burada başlar)
c-Mevduatın %53 ü dolarsa duruyor ve bu durum sanal farkındayız değil mi? Piyasadan döviz almak zorunda kalan bankalar olursa kasada döviz limitli farkındayız değil mi?

G-Mart-Nisan sonuna kadar vadesi gelen kısa vadeli borç miktarı ne kadar? Yabancı yatırımcının çıkış yaptığı bir ortamda borç çevirmenin maliyeti konusunda ekonomiyi yönetiminin bir fikri var mı?

H-Bütçe olanaklarının kısıtlı olduğu ve emekli maaşlarının %5 düşürülmesi hesabının yapıldığı ortamda sizce 2020 bütçe açığı hedefi 148 milyar TL tutacak mı?

Güzel öyleyse acı biçimde RİSK YÖNETİMİ yapmayı öğrenmenin zamanı geldi, başka türlü öğrenmek mümkün olmadı üzgünüm.

Yukarıda yazıldığı gibi kuru tahmin etmek imkansız, sadece direnç seviyeleri 6,30, 7’20 nin üzerine çalarsa teknik olarak 9’40-10,20 olacak. Birden değişim olasılığı ise volatilite artışı ile yükseldi,

Bu seviyeler bir kur tahmini değil en başta bunun anlamsızlığını belirtmiştim.

Eğer bu seviyeler söz konusu olursa bankaların yaptığı gibi stres testi olduğunu düşünelim ve potansiyel zararı hesaplamak için önceden ifade edilmiştir.

I- Tüm bunlara ek olarak Halkbank davası bugün yeniden başladı, banka ceza alacak gibi duruyor böyle bir haber ile kur sıçrayabilir mi? Suriye’deki askeri operasyonun bütçeye yükü ne olacak?

K-Hiç sormuyorum, KÖİ ödemeleri ne olacak? Hiç sormuyorum Varlık Fonu üzerinden borçlanma fantezileri ne olacak? Hiç sormuyorum tasarruf denilince neden herkesin aklına emekliler geliyor. Hiç sormuyorum ekonominin her yönü ile mantarlarlaştı ve çürüdü tüm olası finansal kaynaklar tıkanma ve tükenme noktasına yaklaşıyor.

Tüm bunları biz bildiğimize göre dış güçler bunun farkında değil mi?

Ekonomi yönetimi açısından yapılması gerekenler listesi ile ilgili tekliflerimi yukarıda samimi biçimde sıraladım.

Muhalefet partileri için ise ne yapılacak çok açık, sorunu paylaştığımız biçimine göre çözmek ama önce sakin olup, vatandaşın çaresizliğine çözüm sunacak şekilde, kontrolü kaybetmeden çözüm önerilerini sunmak ve mevcut ekonomi yönetimi  yapmasa dahi bu problemi çözecek güç, irade ve tecrübe Türkiye’de ve varolduğunu net biçimde tekrar tekrar vatandaşa ifade etmek olmalı.

Bu göz göre göre gelen, istenmeyen ve yönetilemeyen artan finansal risk başımıza hoş olmayan biçimde ağrıtacak, riski düşürme yolu İle kaçınma, hasarı azaltma imkanı ise her geçen gün giderek azalıyor, Hatta bazı sektörlerde imkan da kalmadı öyleyse, akıllıca davranmak ayakta olma kalma zamanı.

Şikayet etme,  dış ve iç güçlere topu atma ve söylenme veya suçlu arama zamanı hiç değil ve  RİSKleri yani kur, faiz, enflasyon, likidite ve borçlanma riskinin olumsuz değişimini GÖĞÜSLEMEYE siyaset dünyası hazır olmalı, bürokrasiden ise hiç umudum yok.

Bu sefer dış müdahale yok, iç müdahale de yok, kur yukarıda saydığım değişkenlerden dolayı değişme potansiyeli veya hızla yükselme olasılığı taşıyor, SORUMLULUK ise sadece ama sadece ekonomi yönetimi üzerinde.

Bilgilerinize, görüş ve eleştirilerinize sunarım.

Erman Dinçel

25/Şubat/2020