29 Ağustos 2018 Çarşamba

Fırtına Öncesi Sessizlik Vardı, Hayal Alemine Dalmışım, Hayalimde Bayram Yapıyorum


ŞİMDİ ARKANIZA YASLANIN, BU YAZIYI SAKİN BİÇİMDE SONUNA KADAR OKUMAYA ÇALIŞIN           Sayı 9/2018

(yanında bir de çay iyi gidebilir)

BÖLÜM-1 KISA VADELİ EKONOMİK DURUM

Bayram süresince yani son 10 günde ekonomimizde değişen pek birşey olmadı. 


Devam eden ve risk yaratan durumlar ise varlığını sürdürüyor hatırlayalım; 

1-Döviz kurlarının artma TL'nin değer kaybetme riski devam etmektedir
2-TCMB faiz artırmaya direnmekte ve bu durum kurlar üzerinde baskı yaratmaktadır (literatürde olmayan faiz artışı garanti enflasyonu artırır yaklaşımı yürümüyor artık anlamak lazım)
3-ABD ile papaz ve ABD vatandaşları ile ilgili problem ve bunun süreci devam ediyor.
4-ABD ile S400 problemi ve süreci devam ediyor
5-ABD ile Rıza davası cezası süreci neticeye kavuşmadı
6-ABD ile Suriye'nin kuzeyi konusundaki belirsizlik devam ediyor.
7-Türkiye'nin ve kurumların kısa vadeli para arayışlarına devam ediyor.
8-Türkiye'nin CDS'leri hala 478 de yani aşırı riskli konumumuzu koruyoruz.(CDS yi önceki yazıda anlatmıştık)
9-Alınmış olan ekonomik tedbirler ile ilgili olumlu etki devam ediyor ama bu durum tamamen iç piyasadaki görünüm bu olumsuz durumu yaratan etkenler hala çözülmüş değil.
10-Hükümet Orta Vadeli Plan açıklandı, şimdi bakanlıkların tek tek buna katkıları açıklanıyor ki bu durum olumlu bir yaklaşım.
11-Tasarruf tedbirleri hala net değil, harcamalar hala azaltılmadı ayrıca can sıkıcı bir durum olan, hazine tek hesabına alınan işsizlik fonu keyifleri kaçırdı.
12-Enflasyonun artma eğilimi devam ediyor. Eylül, Ekim ve Kasım ayında açıklanacak enflasyon verileri için tahminler olumsuz. Tüketici güven endeksini hiç konuşmayacağız. TÜİK'in veri güvenilirliğini hiç konuşmayacağız.

Yukarıdaki 3-4-5-6-7-8. maddelerdeki riskler de değişim olursa anında fiyatlanacak(döviz kuru ve faiz olarak) gibi duruyor.

13-Tüm bu gerginliğin ortasında bayram tatili yapan Türkiye'de alınan kararların nasıl bir sonuç doğurabileceğini ve kararların teknik detaylarını bu yazı da ele aldım.

Kısa vadedeki riski hatırlatmaya çalıştım, orta vadede makro ekonomik bir analize sıra gelmedi, yapısal reformlar neler olabilir kısmına sıra gelmiyor, şimdi günü, ayı ençok yılbaşına kadarki zaman dlimini konuşuyoruz.

Amacımız ve dileğim tabi ki olumlu yönde bir değişim olması, bu RİSKLERİN azalması ve bitmesi yönündedir.

Bunun için yapılacaklar ve reçete çoktan belli, yapacak insan gücü ve tecrübe ise var ama bu yönetim anlayışıyla değil.



BÖLÜM-2-BAYRAMDA TATİL YAPILIR MI?                                                                                                          

Bayram tatili bu ekonomik ortamda yapılır mı?
Hala bu şekilde tatil yapılır mı? (şımarıklık, rezillik, kepazelik ve israf toplumun boyunu aştı)
Tatile itirazım yok ama bu şekilde yapılmaması gerektiğini hepimiz biliyoruz.
Aslında bu kadar uzun süreli tatile de ihtirazım var ama şimdi sırası değil.

Bodrumun nüfusu 1,5 milyonu geçmiş bayramda, 1 top dondurma 5 TL olmuş kimin umrunda! Yunan adalarında dondurmanın topunu 2 Euro ya (16 TL ye ) olduğunu duyunca Bodrum ucuz kalmış ama sütün kilosu da 5 TL pazarlarda unutmayın.

İşsizlik sigortası fonu da hazine tek hesabına devredilmiş, bunun da önemi yok biz tatildeyiz o kadar. Gitti 125 milyar TL, ekonomi bakanı "kaynak lazım olunca kullanılacak" demiş, üzüldüm artık kimse bu laflara kanmıyor anlamak lazım.

Titanik batarken orkestra "hello dolly" çalışyormuş aklıma ilk gelen bir de Ağustos böceğinin hikayesini hiç unutmadım ben.

Bayramın neşesi ve coşkusu bizim evde eksik nasıl olsa dedim, çocuklarım gurbette, benimde bayram günü çok da keyfim yok açıkçası, kirli bir denize girip, kendimizi temizdir, temizdir nasılsa diye kandırdığımızı bal gibi biliyorum.



TAKINTILAR
Tasarruf tedbirleri, acı reçete, planlı harcama, bütçe kurallarına uyma, yeni borçlanmama vb RİSK YÖNETİMİ tedbirleri geçerli olmalıydı ama olmadı, yeniden borçlanabilme imkanlarını konuşmalıydı ekonomi yönetimi tarafında ama olmadı.

"Balık baştan kokar" mı desem!,  “battı balık yan gider” mi desem! son 3 ayda %50 artmış benzin fiyatı ile yolculuk yapıldı vesselam. Dolar 6,05 TL de kaldı piyasa ekranlarında ama yıl başından beri TL nin değer kaybı %50 lerde desem.

Patatesin kilosu 5 TL olunca kıyamet kopmuştu üç ay önce ve şimdi pazarda 2,5 TL ye düşünce aaa hala 2,5 TL dedik ve tarlada patatesin 0,50 kuruş kilosu olduğunu da hemen unutup sevindik.

Türkiye'nin küçükbaş ve büyükbaş hayvan stogu, hızla tükeniyor son 10 yıldır.

Tarımda dışa bağımlılık sürekli artıyor, tarım üretiminde ülke yabancı tekellerin eline geçiyor, et fiyatları can yakıyor ve dışarıdan canlı hayvan ithal ediyoruz. Hesap kitap defter bütçe tutmuyor artık, hem de hiç bir alanda, ekonomik realite geçerli değil haberiniz olsun.

Bu şartlar altında kurban kesimi de problem benim için, çünkü gösteriş ve israf demek hesap kitap bilenlere. 
Ayrıca Suriyelilere kurban kesiminin yasaklanmasını talep ediyorum, ençok kurban karşılığı STK'larımıza para bağışında bulunmaları gerekir. Suriyelileri finanse edeceğiz diye, sosyal güvenlik açıkları rekorlar kırıyor kimse farkında değil. 1 milyon daha Suriyeli kapıda bekliyor en ufak bir siyasi hata ile yollara düşecekler.

Bu Suriyelilerin biliyorsunuz "Ayranı yok içmeye tahteranvanla gidiyor bayram ziyaretine" durumu mevcut. Bende takıntı oluştu yapacağım birşey yok.

Toplumda bozulma her yönüyle devam ediyor, daha çok Doğu kültürünün getirdiği gösteriş merakı, desinler merakı, bizde en iyisi var merakı, ithal eşya kullanma merakı, hesapsız ve limitsiz davranma ve hovardalık merakı varken işler pek de kolay değil.



Büyük sermayeye gelince dert daha büyük, maaşları aylardır ödeyemeyen inşaat sektörü, "ödeme güçlüğü içindeyim" diye kıvranırken ve bu zavallı durum normal karşılanıp finansal borçlar yeniden yapılandırılma yasası da çıkmışken gelin bir kez olsun dürüst davranalım, borçları yapılandırılanların yurtdışında ne kadar nakit ve iş olarak varlıkları olduğu da araştırılsın teklifim bu.

Önce yurtdışında varlığını istifle, sonra gel burada bankalara battım diye ağla, sonra da adamım diye, büyük iş adamıyım diye ortada dolaş, bu şımarık tavır, halden anlamaz zengin çocuk modası varken, bu ülke nasıl, tasarruf yapacak, nasıl kemer sıkacak, borçları nasıl döndürecek, ayrıca nasıl borçlarını düzenli geri ödeyecek?

Neyse siz bana bakmayın, geçmiş bayramınızı kutlarım, sağlık, huzur ve biraz da keyif dilerim.

BÖLÜM-3-BİR GECE ANSIZIN AKLIMA TAKILDI

Yukarıda ağladığım durumlar için bana hak verdiğini bilmek beni biraz rahatlatıyor ama söylemeden geçemem bayramın birinci günü uykum kaçtı, kalktım, oturdum, düşündüm ve aşağıdaki durumdan dolayı uyuyamadım. 

A-Zaten çok da gürültü vardı dışarıda, hangi görgüsüzler, hangi bilmediğim ülkenin süprüntü turisti sabah ezanına kadar yüksek volumde müzikle eğleniyor onu da çözemedim.

Didim'de, Bodrum'da, Marmariste ve bilmem Antalya'nın neresinde yaşanan bu maganda eğlence tarzını şiddetle kınıyorum.  Bu ilçelerin, Belediyeleri, Zabıta, Emniyet görevlileri falan hep birlikte bayram tatilindeyiz sanırım.

B-Gece bir kabus ile uyandım, dolar 7,5 TL olmuş rüyamda, bizim TCMB bayram tatiline gitmiş haberi yokmuş doların kurundan, o sebeple Türkiye de kimsenin haberi olmamış bu durumdan, birazdan doların fiyatı daha da artacakmış diye konuşuluyormuş Singapurdaki bankacılar arasında hatta .....TL  diyenler varmış, öff öfff


FAZLA KURCALAMA KARDEŞİM  (bi dur neden böyle rüya görüyorum anlatmam lazım)

Bayram’ın 1. günündeyiz, Türkiye hariç dolar/TL paritesi tüm Dünya da serbest piyasada alınıp satılıyor, spot yani günlük piyasa Türkiye olmadığı için pek piyasa canlı değil AMA

1-Dolar/TL vadeli işlem yapmak mümkün
2-TL cinsi ve/veya döviz cinsi Türk tahvilleri Dünyada işlem görmeye devam ediyor 
3-Londra da Türk Eurobond (tahvil) işlem görmeye devam ediyor.

Şimdi ben Singapurdan XBank olsam Türk tahvili satmak istesem satabilirmiyim?
-Cevap-evet satarım.

Güzel peki, diyelimki bir ülke mesela ABD bir yaptırım kararı aldı, bu TL nin değerini belirleyen TL kur ve TL faizi etkiler mi? -Cevap- evet tabiki etkiler? 

O halde soruyorum -"TCMB tüm Dünyada TL nin değerini korumakta görevliyse, nöbetçi ve aktif bir TRADER ekibi bayramda TL yi kontrol ediyor mu?" "paramızın değerini koruyan bir ekip var mı?"

Meraktan ölmek üzereyken eski bir TCMB çalışanı, ekonomist dostum yardım etti bana. Telefon etti Merkez Bankasına sonra bana dedi ki, 
-"Merak etme, TCMB'de böyle zamanlar için bir nöbetçi varmış" aman iyi dedik biz de, artık o bir nöbetçi trader bizi kurtarır.

Tam biraz rahatlamışken bu dostumuz ekleme yaptı, -"normal mesai zamanında TCMB'nin artık pek etkisi yok ki, şimdi olsun yani bizim tatilde tüm Dünya'nın açık olduğu piyasada olsun" dedi. Üzüldüm demek ki dedim bazı korkularımda haklıyım, bu ortamda TCMB'nin bu halde olmasına bir isim bulmak istedim ve "Allaha emanet ekonomisi ve merkez bankası" dedim. 

Neyse gerçekler acı söyler, rüyalar tatlı sözler tezi çöktü, rüyalarda acı söyler bundan sonra.

Bayramın 2.günündeyiz, ABD dün bir açıklama yaptı yine Türkiye ile ilgili, her an bir aksiyon alabilirler, heran tabiri caiz ise, “bizi öpecek” diye ben oturdum parite ve açıklama izliyorum artık üzgünüm. 

Bu akşamki rüyam sipariş üzerine olsun istedim mesela, dondurmanın topu 10 TL olsun bakalım olacak mı?

NELER YAPABİLİRDİK?

Hayat devam ediyor, Ağustos böceği gibi davranamayız, ben kendimi abartılı bayram kutlayacak bir ortam da göremiyorum aslında biliyorsunuz. 

Türkiye büyük bir kaosun içinde ve ekonomimiz iyi durumda değil ve bu kadar içeriden ve dışarıdan müdahale varken, ne tatili? demekteyim hala ve demeye devam edeceğim.

1980'lerde 32 sayılı Türk Parasının kıymetini koruma kanunu çıktı ve TL Dünya'da dolaşıma başlamıştı, işte o günlerde TCMB'nin de kanunununda değişiklik yapılarak TCMB'ye bazı görevler ilk defa verilmişti. 

Bu görevler kanunla verilmiştir, amaç Dünyada TL'nin değerini korumasına ve istikrar içinde alınıp satılmasını sağlamaktı. 

Bu kanunun ile 1-para hacmi, 2-TL faiz ve 3-döviz kurlarını piyasayı kontrol ederek belirleme yetkisi TCMB ye verilmişti. 

Bu 3 değişken TCMB'nin belirli hedefler kapsamında serbestçe belirleyeceği alandı. 

Bu değişkenlerden FAİZ'i enstrümanını çok uzun süredir TCMB kullanamaktadır. Bu durum doğal değildir, yasalda değildir.

TCMB önce bu kısıtlama ile zorlandı, sonra yan yollara sapmaya başladı.  1-"geç likidite penceresine" veya 2-"SWAP" gibi işlemlere yöneldi. Her iki tip de istediği faizi kullanıyor, uyguluyor ama gün sonu geldiğinde gün içinde faiz hiç değişmemiş gibi oluyordu.

SWAP' denilen işlemi yapan iki para taciri daha var, bunlardan birisi Bankalar ve ikincisi ise Türkiye ye parasını getirip Türk yatırım araçlarına parasını koyan yabancılar. 

Bankaların nasıl SWAP yaptığını daha önceki makalede anlatmıştım. 

İkinci grup yatırımcının ise parası ile mesela bugün parasını TL'ye çevirip, Türk TL Tahvilerden alıp, altı aysonra TL'sini tekrar dövize çevirme garantisi veren işlemi SWAP ile yapmaktaydı. 

BDDK kararı ile bu da sona erdi ve yabancılar bugün ellerindeki Türk yatırım araçlarını satıp artık Türk piyasasından çeliyorlar. Faizin artmasına müsade edilmediği için dövizin kurunu düşürme ihtimali hemen hemen kalmadı gibi.

Kısacası bu alınan tedbirler, belki belli bir etki yaratır piyasayı rahatlatır ama geçici bir süre unutmayın. Yabancı kurumların TL açığa satışını da durduğu için, yabancı yatırımcılar, borsadaki ve Türk borçlanma araçlarındaki varlıklarını bozdurmaları neticesinde tekrar tekrar faiz artışı ve TL'nin tekrar değer kaybetmesi anlamına gelecek olan kur artışına neden olur.

BDDK SWAP kararları;
1-TCMB'yi kısıtladı, 2-Bankaları kısıtladı ve 3-Yabancı yatırımcıyı kısıtladı ama bunun etkisi faiz ve kur üzerinde çok uzun süreli olamayacak bunu haber vereyim.

Burada biraz duracağım, miğdem bulanmaya başladı, bayramın tadını tuzunu nerede bulacağız bilemedim kardeşim

MERKEZ BANKASI BİLANÇOSU 


Ekonomi yazarı Sayın Uğur Gürses makalesinde yazmış, TCMB verilerine göre yaptığı hesabı aşağıdaki şekilde açıklamıştı;

"Merkez Bankası bilanço verilerinden yaptığım hesaba göre; 10-17 Ağustos haftası Merkez Bankası toplam rezervleri 8.5 milyar dolar azaldı. Bunun ne kadarının altın, ne kadarının döviz olduğunu henüz bilmiyoruz. Böylece 3-18 Ağustos arası 15 günde bankanın döviz ve altın rezerv kaybı toplam 10.1 milyar dolara ulaştı. Yaptığım hesaba göre Merkez Bankası’nın toplam altın ve döviz rezervleri 17 Ağustos itibariyle 92.7 milyar dolara geriledi. 3 Ağustos haftasında 102.9 milyar dolardı."

Bu noktada TCMB döviz rezervinin ne kadarının hemen kullanılabilir olduğu sorusunu soruyorum ve cevabı ise sanrım 25 Milyar dolar.

Geçmiş olsun söz bitti yorum sizin.

Türkiye için CDS'nin 10-17 Ağustos haftası 525'e çıktığı, Türk tahvillerinin çöp konumuna düştüğü ama geçtiğimiz Cuma 478'e gerilediği unutmayalım, bundan önceki yazıda CDS konusu da kısaca teknik olarak anlatılmıştı.

Üzülmeyin her derdin çaresi var, sadece fark edin diye yazıyorum, 

"acı biber gibi bu yazı, yazdıkça daha da acıyor, acıyor, artık tad alma duygumu yitirmek üzereyim" şikayetim bu kadar.


Bir de BDDK'nın aldığı kararlara incelemek isterim;

BDDK'nın SWAP ile ilgili aldığı kararları daha önceki makalede açıklamıştık bu sefer BDDK'nin iki farklı yönetmeliğini açıklayalım ve biraz da yorumlamaya çalışalım, çünkü bayramdan önce tam da bu nokta da kalmıştık.

1-Bankalar için batık kredi karşılık ayırma sisteminde değişiklik oldu.

2-Kredi geri ödemede zorlanan firmalar için, bireysel krediler ve kredi kartları için Finansal Yeniden Yapılandırma yönetmeliği yayımlandı. (yeniden yapılandırma sözleşmesi örneği henüz yok, şartları teknik detayları da henüz yok)

Şimdi bu iki madde için uygulamaya başlandığında eğer dikkatli şekilde uygulanmaz ise başımıza gelecekleri burada yazacağım. (danışman oldu size müneccim başı)

BU YAZACAKLARIM UYGULAMANIN ETKİ VE BAŞARISINA BAĞLI DEĞİŞEBİLİR LÜTFEN UNUTMAYINIZ

Bu yorumdan gaz alıp koşmak yerine temkinli olup, kendimi, firmamı, ailemi bu krizden nasıl korumum kısmına konsantre olmanızı dilerim. Bu kararı alan bürokratların hiçbir sorumluğu olmadığı için bizim dikkatli olmamız gerekiyor. Dikkat tekrar tekrar ifade ediyorum bunlada yazanları uyarı olarak almanızı dilerim.

Önce 1. madde, yani bankaların batık kredilerine karşılık ayırma sistemi ile ilgili olan durumu açıklayalım.

Bankalar bilançolarında kredileri A, B, C ve D diye gruplara ayırırlar. Bu kredilerin RİSK durumuna ve müşterinin GERİ ÖDEME durumuna göre yapılmış bir sınıflamadır. Yayımlanan yönetmelik ile bu sınıflamadan A ve B grubu kredilerin karşılık ayırma ve dolayısıyla ödenmeyen kredinin takip ve icra sürecinde değişiklik olacaktır. Kısacası uluslararası finans standartına yıllar içinde adım adım geçen Türkiye için bu geri adım anlamındadır ve hatta karşılık ayırma durumunu yani bilançonun güvenilirliğini de gelecekte tartışılacaktır.




Sonra 2. madde, finansal yeniden yapılandımayı kimin için uygulayacak?, bunun yönetmeliği henüz ortada yok ama burada tüm batık krediler mi? sorusunu sormadan edemiyorum çünkü kurtarılacak krediye bir standart getirmeden sadece tanıdık kurumlar kurtarılmaya veya farklı yapılandırma sistemleri ve bunun da simsarlığı ortaya çıkarsa ülkede finansal sisteme olan güven iyice sarsılabilir.

Ek bir soru daha yeniden yapılandırma için 1 yıl süre vermiş ama bir yılda kaç kere yeniden yapılandırmaya başvurulacağı sınırlaması yok yani rahatlıkla bir kurumun kredisi yapılandırıla yapılandırıla laçkalaşmış kredi olabilir.

İşte bu noktada dikkat edilmesi gereken 3. nokta ise bilanço ve kredileri bu şekilde yapılandırmış bir kuruma, ülkeye dış piyasalar, kredi verir mi? vadesi gelen kredileri yeniler mi? bu bankalar Londra'dan sendikasyon kredisi bir daha bulabilir mi? bu bankalar vadesi gelen kredileri uzatabilir mi?

Batık büyük krediler için banka bilançosu oyunlarına başlayan ve her aysonu krediyi kapatıp, ay başında yeniden açan uyanık bankacılar için söyleyeyim, YAPMAYIN, Türk bankacılığı imajını bozuyorsunuz daha gerisini yazmayayım.

Kredi kartından bayramda Bodrum da 5 TL'den 1 top dondurma harcaması yapan güzel kardeşim, Yunan adasında dondurmanın topuna 2 Euro dan dondurma yalayan güzel kardeşim ile beraber, kredi kartı borcunuz için yeniden yapılandırma talebinde bulunursanız,  hiç bir banka hayır demeyecek ama sanırım sizin kredi puanınızı ve limitinizi artık düşürülmesi gerekecek.

4.Madde-Eğer bankalarımız bunu yapmaz ödememe durumunu kredi derecesine yansıtmaz ise o bankanın kredi kartı ile bu bankanın kredi kartı piyasada aynı güvenilirlikte de olmayacak bilmiş olasınız.

BDDK kararları için yazdıklarım bir kısım müneccim başlılık olmaktadır, amacım daha öncede olduğu gibi kurumları, kişileri ve aileleri varlıklarını krize karşı korumak için uyarmaktır. 

Türkiye uzun yıllardır global marketin içinde ve üstelik parası uluslararası dolaşıma kabul edilmiş bir paradır. 

Bu piyasada piyasa oyunları ile değil, üretim, kalkınma ve kalkınma yolu ile büyüme ile daha çok sözünüz geçecektir. 

Paramızın gücü veya değerini belirleyen ekonomimizi değeridir. 

5.madde- Uluslararası kurumlar olan bankaları sermaye yeterliliği olarak korumak ve bu bankaların sermayedarlarına bir takım diğer işlerinde kısıtlamalar getirmek, bankaların sermayelerini artırmak da tavsiye edilen bir çözüm türüdür. (üstü kapalı ifade ettim anlayın artık)


LÜTUF'a DAYALI EKONOMİK SİSTEM

Asıl olan Devletin sermayeyi yukarıdaki yöntem ile kurtarması değil, şirketleri iş ve üretim yapar halde tutması ve çalışarak borçlarını ödemeleri sağlamasıdır.

Sistemde ve kanunda yeri olmayan, 
lütufa dayalı kredi, 
lütufa dayalı ihale, 
lütufa dayalı iş alma ve 
lütufa dayalı kredi kurtarmalardan özenle kaçınılması ve bankacılık için tüm Dünyada kullanılan sistemlere tekrar geri dönülmeldir. TFRS-9, SYR ve BASEL-III kuralları bizi bekler.

Seffaf, hesap verilebilir, denetlenebilir bir finansal yapılandırma süreci uygulanmasını dilemekteyim.


Yukarıdaki bölümde çok ama çok önemli Türkiye için yeni tanışacağı 5 finansal riskten bahsettim, bu risklerin oluşmasını kesinlikle istemiyorum. ( tahmini bu noktada durdurdum ama aklımızda her zaman 3 adım sonrası var bilinmesini isterim)

Haftaya buluşuncaya kadar, ya sabır ya sabır ya sabır... ve kısmet

30 Ağustos Büyük Taarruz ile Zafer Bayramı ve 9 Eylül İzmir'in Düşman İşgalinden Kurtuluşu kutlu olsun, 
elbet bir gün Türkiye Ekonomisinde de çiçekler açar...


Erman Dinçel
29 Ağustos 2018, İstanbul
Ekonomi Danışmanı ve Eğitimci


Uyarı Notu : 
Bu makale yazılırken, Merkez Bankası kanunu, Bankacılık kanunu, Sermaye Piyasası kanunu ve 32 sayılı Kambiyo Rejimi kanun ve yönetmeliklerine uyularak, sadece bilgi mahiyetinde vatandaşın, sermayedarların, şirket yöneticilerinin, bankalarımızın risklerini görmeleri ve kriz-risk ile mücadelede daha bilinçli olmaları, varlıklarını ve sermayelerini korumaları, alınan ekonomik tedbirleri doğru yorumlamaları ve bilgilendirilmeleri hedeflenmiştir. Bir ekonomist olarak doğru bilgi ve yorum ne kadar yayılırsa, önce çalışanlara sonra sermayeye kısaca toplumun tüm kesimlerine ve nihayet Türkiye Cumhuriyetine o kadar gerçekçi destek olunacağı ve fırsatçılık ile manipülasyonun önüne geçileceği düşünüyorum, saygı ve sevgilerimle. 


19 Ağustos 2018 Pazar

BİR VARMIŞ, BİR YOKMUŞ Bayrama Giderken Ülkede Likidite Krizi Varmış


BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
(Bayram tatiline giderken ekonomi ve bankacılığımızın son durumunu tarihe kayıt düşüyorum)

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde, develer tellal iken ve pireler berber iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bir ülke varmış, bu ülkede de bir çok banka varmış, bu bankaların çoğunluğu yabancı sermayeli bankaymış (%60). 

Bir gün bu bankalardan sadece beş tanesi, piyasada bir fırsat görmüşler ve bu fırsatı kâra çevirmeye karar vermişler.

Bu bankaların arasında yurt dışı işlemlerde yıllardır öncülük yapan A bankası İstanbul başta olmak üzere, yurtdışı SWAP ve benzeri işlemlerde, en hevesli bankalar;  B Bankası, C Bankası, D Bankası ve E Bankası olarak da bu öncü bankaya katılmışlar ve yıllar önce birlikte yola çıkmışlar. 


Taaa uzak diyarlarda Londra’da, bu işi yapan başka banka da varmış ve büyük olasılıkla orada da Türkler çalışıyormuş.  

Tabiki bu SWAP'ın ve bu alışverişin karını da bölüşürlermiş. 

Tüm bu yaşananlar bu bankacıların kazanç elde etme hırsı ile ortaya çıkmış, bu iş fırsatçılıktan başka birşey değilmiş aslında. 

Devlet kurumları ise bu konuda geriden gelmekteymiş, çünkü konusunda bilgili ve tecrübeli görevlileri görevlerinden uzaklaştıralı çok zaman olmuş.

Bu işlemleri izleyen tüm Dünyadan binlerce banka da, tabi ki bu işi fırsata çevirmeye (para kazanmaya) çalışmışlar ve aynı zamanda bu işlemleri teşvik etmişler.

Bu çok büyük bir finansal pazar ve bu pazarın kuralları varmış, şartları varmış, yurt içindeki şartlarımız burada geçerli değilmiş, burasının kuralları farklı, bu kurallara uyarsanız burada var olmanıza müsade ederlermiş. Korkuyorsan gelme kaybedenleri  "emperyalist canavara veriyoruzzz BAK" diye bağırıyorlarmış.

Uzak diyarlardaki Londra piyasası hakkında;

Biraz dilimizin döndüğünce anlatalım orasını, Londra'nın merkezinde bir bölgeye "CITY" diyorlarmış, bu bölge Dünyanın en önemli finans merkeziymiş. 650 ye yakın değişik ülkelerden banka ve finans kurumu burada faaliyet gösterirmiş. 

Bu kurumlar İngiliz Merkez Bankası karşısında kendi ülkesinin faizini kote ediyormış ve tüm dünya bu faiz çeşidine LİBOR (Londra Bankalararası Faiz Oranı) demekteymiş. TL Libor da burada belirleniyormuş üstelik..

1999 dan beri Türk Bankası yokmuş bu piyasada. Bu durum TL nin faizini yani TL Libor u biz belirlemiyoruz anlamına geliyormuş aslında (bu ülkenin referans faşizini başka ülkelerin bankaları belirliyormuş) 

Bizim bankalarımız (yukarıdaki A-B-C-D-E bankalarımız) ile Londra bankaları arasındaki bu SWAP işlemlerini bu vesile ile bütün Dünya finansal ortamı izliyormuş. Burada yapılan işlemler yasa dışı değilmiş, kanunu, kuralı ve otoritesi var ve KRALİÇESİ varmış.

Bu pisada işlem yapılıyor diye, bu durum yabancıların Türkiye piyasasına müdahalesi anlamına hiç gelmiyormuş.

Günlerden bir gün bir haftanın Perşembe-Cuma akşamı (11 Ağustos) TCMB ve BDDK nın zamanında Türkiye içinde müdahalede gecikmişler. 

Çünkü bizim ülkede, TCMB'nin enstrüman(faiz ve kur) kullanımı serbestisinin tam yokmuş ayrıca DBBK'nın bankacılık uygulamaların daki bilgi eksikliğinin yanısıra, algılama ve empati eksikliği de varmış ve bu durum Londra piyasasına sürekli fırsatlar sunuyormuş.

Bizim ülkede çok uzun zaman önce çıkan bir kanun varmış, ona 32 Sayılı karar denmekteymiş. Hala geçerli olan bu karara göre döviz ticareti ve döviz bulundurmak serbestmiş ve ülkenin parası TL hala tüm Dünyada dolaşıma (konvertibilite) ise devam ediyormuş. Bize müdahale ediyorlar gibi şikayet etmek o zamanlar da, şimdi de bir Devletin duruşuna yakışmıyormuş.

Ülkeyi yöneten sorumlular bu teknik detaylara hakim değillermiş ama bürokrasinin de çalışması ve uyarması gerekiyormuş ama o da görevini tam yapamıyor, uyarmıyormuş veya geç kalıyormuş.

Ülkenin akademisyenlerin bunları bilmeleri de beklenmezmiş ama en azından sonradan yorumlamaları ve görmeleri gerekirmiş ama onu da yapamamışlar.

Ekonomi danışmanlarına gelince, onlar maalesef başka bir MASALA inanıyorlar, bir türlü gerçekleri görmek istemiyorlarmış.

Ülkenin BDDK sı ise daha yeni öğrenmiş gerçek durumu, birisi onların kulaklarına fısıldamış galiba. 


                                                                                              BDDK'nın aldığı Kararlar; 



Geç olsa da BDDK 'nın 13-15-17 Ağustosta duyurular yayımlamış, bu duyurularda "SWAP yasak" demiyor ama bankaların özsermayeninin %25'ne kadar düşünceye kadar yasak demekte.(yani yasak).

Diğer taraftan süpriz olarak başka yasaklarda var, bankaların TL alımı haricinde yapılan, forward, opsiyon ve diğer tüm türev ürünler açıkça yasaklanmış durumdaymış. 

Yukarıdaki B Bankası var ya, işte o türev yani derivative işlemlere çok meraklıymış, bu masalı anlatan masalcı ve piyasa farkındayken BDDK bilmiyor gibi yapıyormuş.(kafasını kuma gömmüş)

Halbuki bu 5 bankayı telefonla arayıp "yapmayın kardeşim" deseler (BDDK veya TCMB) daha kolay bir müdahale olurmuş.


Masalımıza burada ara verip, çok eski kanunlarda yer alan bir konuya açıklık getirelim , sorumuz ; Bankacılıkta Özsermaye Nedir? (masalı anlatan bankalar birliği eğitmeni şapkası ile bunu anlatacak)

1-Masalcı derki ; Bankaların özsermaye tanımına da dikkat çekmek istiyorum ve demek istiyorum ki, bu konu tahminimizden çok karmaşıktır. Dikkat çekiyorum isterseniz bu kanuna bakın, bankacılar yazılım kullanarak özsermaye hesabını ancak yapabilirler ve bu rakamlar ile oynamak mümkündür.
(http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/11/20061101-15.htm)

Şimdi özsermaye'nin hesaplaması bu kadar karmaşık bir yapı sunarken ve özsermayeyi oluşturan kalemler ile muhasebe oyunları ile oynamak bu kadar kolayken bence bu operasyonun hızla alınan sonucu da birazda psikolojikti.

2-Diğer taraftan banka blançosunda batık kredilere karşılık ayırma ve bu karşılığı özsermaye içinde gösterme yöntemi de kaldırıldı. (sanırım BASEL 3 bankacılık iyilik meleğinin kurallarının dışındayız artık)

3-Bankaların batık kredileriin olduğu firmalara uygulayacakları yaptırımlar değişirken ve bu yaptırımlara yeni tarifler gelmiş.

Kısacası artık batık kredisi olan inşaat firmalarının korkmasına gerek yokmuş, yapılandırma isteyen grupların korkmasına gerek yokmuş, önce varlığını yurtdışına çıkar-kaçır,  sonra firma borçlarını yapılandır imkanları ortaya çıkmış, çok süper olmuş çok, büyük firmaların sahipleri bu güzel büyü sayesinde çok mutlu bir bayram geçirecekler ve kendilerine "büyük iş adamı diyeceklermiş"


Bir gün günlerden 18 Ağustos Cuma günü olmuş, yani krizimizin 1. haftası dolmuş;

O Cuma saat 16 dan sonra hala internet sistemi çalışmayan, ağır çalışan bankalar varmış. 

zar zor kapatmışlar haftayı, 

kısmete bak ki o hafta sonu, 

uzun bir bayram tatili varmış,  bu tüm zorluklar ve eksiklerini üzerini bir süre örtebilirlermiş


Masalcı derki, bu bayram sırasında veya sonrasında bir çok şey olabilir lütfen halk ve firme sahipleri dikkatli olsun çünkü;

1- Papaz’ın teslimat faslı daha kapanmamış

2-Açıklanan ABD yaptırımları ve Suriye, İran ve Irak ile ilgili alınacak kararlar hariç olmak üzere;

    A-Rıza davası cezası daha belli değilmiş,
    B-Dış ticaret yasaklarının uygulanma biçimi değişebilirmiş, İran'a uygulanan      

BM ambargosuna ve/veya ticaret yasakları  2. aşamaya geçerse bu kış çok soğuk geçebilirmiş.

Bu beklentiler ile bayram yapmaya çalışan bu güzel ülkede, mutlu olmak pek de kolay değilmiş.

3-Bankacılık Likidite krizi konrtol altına alınmış ama yapısal sorunlar ile mücadele, orta vadeli program, stratejik plan henüz açıklanmamış ülkede, ahali hedef ve zaman belirten gerçekçi programlar beklemekteymiş ülkede

4- Ortaya çıkacak herhangi bir yeni siyasal krizin, Suriye'den yeni bir göç dalgası yaratması riski, bu krizin Avrupa ülkelerine sıçraması riski ve bu krizin gelişmekte olan ülkelere sıçraması riskini yöneticilerin unutmaması gerekiyormuş.


"Onlar ermeden muradına, biz çıkalım kerevetine" demenin zamanı yaklaşmış, 

Emperyalizm isimli kötü sarışın bir kral,  kapitalist çadı olan teyzesini de ve diğer tüm yakın kuzenlerini de yanına alıp,  Dünyanın en yüksek tepesine çıkıp oturmuşlar, Dünyaya yukardan bakmaya başlamışlar. 

Aklı başında olan büyüklerimiz ve İYİ insanlar ülke yöneticilerine demişler ki; 

"Bu kötüler kulübünde oyun oynayacaksan, yada bu kulübe takılıyorsan güçlüysen takıl, rekabet edebiliyorsan oyuna katıl. Oyunun içinde yeni kural belirleyebilmek  mümkün değil, bunun için çok güçlü olman lazım, sonra şikayet etme"

Masal mani ile veya ünlü sözler ile biter Anadolu'da, biz de sözlerimizi hatırlayalım :)

"Düşmez kalmaz bir Allah var, atara kanma olmaz, katara kanma gelmez" 

"Bir yanında, devlet cenk eder top ile tüfenk ile,
Bir yanda ülkeyi hizaya sokarlar faiz ile kur ile..."

Gökten üç elma düşmüş, 
birisinin adı RİSK ELMASI dikkat edin kafanız yarılmasın, 

ikincisinin adı SEVGİ ve SAYGI ELMASI ve bu elmadan mutlaka yemek lazım, 

üçüncüsü ise;  İYİ Bayramlar ELMASI, stresten uzak, barış ve huzur dolu bir BAYRAM ve güzel günler dilerim...

Masalcı Erman


Saygı ve sevgilerimle... Erman Dinçel

Ekonomi Danışmanı ve Eğitimci
Bankalar Birliği, Aracı Kuruluşlar Birliği ve Bireysel Emeklilik Eğitimcisi



Not: Bu masal anlatılırken, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve 32 Sayılı Kambiyo rejimi kanun ve yönetmeliklerine uyularak, sadece bilgi mahiyetinde vatandaşın, şirketlerimizin, bankalarımızın risklerini görmeleri ve kriz ile mücadelede daha bilinçli olmaları ve alınan ekonomik tedbirleri doğru yorumlamaları ve bilgilendirilmeleri hedeflenmiştir :)

16 Ağustos 2018 Perşembe

Ekonomik Tedbirler Paketinin Yorumu- "Finansal Takiye" Ne demek?


Hacı Amca Beni Hatırladın mı?

Ağustosun sıcağında, yeni ekonomi paketi açıklanması sırasında ve sonrasında yaşananların ekonomik yorumudur.

2 Ağustos günü başlayan ve dolar kurunun 4,90 TL 'dan 7'30 TL yükselmesi krizinde, Devletimizin krize müdahalesi 12 Ağustos Pazar akşamı 23'00 civarında gerçekleşti.

Gecikmiş ama gerçekçi tedbirler ile müdahale ettiği doğrudur.

Yeterli mi? Hayır değil. Etkili mi? Evet etkili. Kalıcı mı? Hayır değil.

Halbuki dövizin ilk hızla yükselişi 9 Ağustos Perşembe günü olup, Perşembe den Pazar akşamına resmen bürokratik sebepler kısaca nedensiz bir bekleme yaşanmıştır.

Yukarıdaki kaydı ileride de hatırlamak üzere oluşturdum.

Bu kriz oluşumu ve peşinden müdahalesi iki parçadan oluşuyor.

1-TCMB'nin bankaların TL ve döviz nakit ihtiyacını karşılaması konusundaki kolaylık sağlaması.

Piyasayı rahatlatmak için vatandaşın talebini karşılayacak likidite sağlama ve daha çok bankaların ödeme tıkanıklığı yaşanmaması için çaba harcama,  kısacası sadece piyasaya para verme değil, hızla nakit yetiştirme operasyonu yaptı.

Diğer taraftan TCMB zorunlu karşılık oranlarını hem TL'de 2,5 puan, hem de dövizde 4 puan düşürdü.

Burada altını çizelim bu işlemin etkinliği ancak bu Cuma (17 Ağustosta) hissedilecektir. (Nedeni teknik merak etmeyin)

2-BDDK'nın Bankacıların kullandıkları finansal enstrüman olan SWAP'a sınırlama getirmesi konusu;

Bu konuyu bir miktar açıp, teknik detayını anlatıp yorumlamam lazım.

SWAP ile ilgili anlatım;

SWAP kelime anlamı olarak değiş-tokuş anlamına gelmektedir ve iki bacaklı bir işlemdir.

A-Türkiyedeki banka elindeki TL'sını Dolar karşılığında Londra'da bir finans kurumuna satar(spot)
ve aynı anda

B-Bugün yani spot olarak sattığı bu doları vadeli (forward) olarak geri alır.

Teknik Maliyet Hesabı:

Burada spot işlemde dolar/TL kuru belli ve piyasa kuru iken, vadeli işlemde kur iki paranın faiz farkına göre hesaplanır mesela TL için faiz %30 Dolar için %3 ise faiz, 0,30-0,03= 0,27 den hesaplama yapılır. (mesela dedim)
Bu durumda 3 ay vadeli kur hesaplayalım, (90gün X 0.27faiz farkı X 6,0000)/360 = vadeli prim 0,41 ve vadeli kur 6+ 0,41 = 6.41 olarak bulunur. (kuru örnek olarak aldım sadece rakam olarak bakın)

Bu durumda TL yi 6,41 den alan Londra bankası 3 ay içinde kurun 6,41'i geçmesi durumunda iyi para kazanır.Fakat bunu Londra bankasının beklemesi için hemen dönüp Türkiye'den elindeki TL'yi Dolara çevirmesi yeterlidir.

Kolay bir işlem zaten, dalgalanma oranı da yükseldi. 0,41 kuruşluk maliyet rahatlıkla geçilir ve Londra bankası bu işten iyi kazanç sağlar. Türk bankası ne yapar? aldığı doları döviz çekmekte olan müşterisine öder ve dolar sıkışıklığını giderir.

Güzel bu işlemin fiyatları illa piyasadaki teorik fiyattan olma zorunlulu yoktur, iki banka anlaşırlarsa karı paylaşabilirler hatta sanal fiyattan işlem yapabilirler, yasal bir kısıtlama yok.

Yoksa yoksa bu fikir bizim bankadan çıkmış olmasın? Neden olmasın? Saf olmayın lütfen? Herşey mümkün, 32 sayılı karar ile döviz alıp satmak memlekette serbest olduğunu hatırlayın lütfen, kimse kimseyi döviz aldın ve sattın diye suçlanamaz.

Serbest piyasa ekonomisindeyiz ve küresel ortamdayız bu sistem 26 yıldır böyle çalışıyor

BDDK bu işlemleri kısıtladı, kısıtlarken tebliğde kullandığı kelime ise bankaların SWAP'lar kendi Öz Kaynakların %25'sini değer olarak aşmayacak. (bu rakam %50 den %25'e düştü)

Açıklamayı ben yeni işlem yasağı geldi diye yorumladım, çünkü oran düzelinceye kadar yani %25'e ulaşıncaya kadar yeni işleme müsade yok, kısacası aslında SWAP bir süre tamamen yasakladı :)

Dün akşam TV izledim uzun süre kanallar arasında dolaştım sonra,  bir tane doğru yorum ekonomi yorumu yok, sadece Bloomberg de çıkan uzmanlar sıkıntıyla sınırlı anlattılar durumu.

Vallahi içim sıkılıyor artık, profesyonellik ölüyor ülkede, bütün herkes ekonomist artık.

Biz konumuza dönelim, demek ki neymiş TCMB ve BDDK kararları piyasayı rahatlatmış görünüyor ama bu rahatlama kalıcı bir rahatlama değil, çünkü,

A-Makro ekonomik dengeleri düzenleyen açıklamalar henüz gelmedi. Orta vadeli program, bütçesi, hedefleri ve stratejinin açıklanması lazım.

B-Politik risk henüz düzelmedi.(ABD'nin Rıza olayından yaptırımları ve başka yaptırımları sırada bekliyor) (Suriye konusuna değinmiyorum bile)

C-Bankalarımızın ve şirketlerimizi zorlayan ÖZ KAYNAK ve BATIK KREDİ (özellikle inşaat sektörü) sorunu devam etmektedir. BDDK'nın yeterliliğini bir bankacı olarak çok sorguluyorum ve bilançonun pasifinde yer alan kredi batıkları için ayrılan karşılığın hesabının doğru çalışmadığını görüyorum. Kanunun zaafından yararlanmak beceri değil, "finansal takiye" (gerçekleri gizleme sanatı diyelim, dini açıdan değil, parasal açıdan) unutmayın sakın.

D-Ekonomimizin üreterek büyüme seçimi henüz net değil,  ne sanayide, ne de tarımda üstelik hedefi rakamsal olarak ekonomi programında göremedik. Cari açığın nasıl düzeleceğini yani ithalat bağımlısı ihracatın nasıl düzeleceğini programın içinde göremedim.

Ben bir finansçı olarak rakamlara yani hedeflere ve stratejiye ve bu stratejiye ulaşmak için seçilen yola bakarım.

E-Yukarıdaki SWAP işleminin çok olumsuz bir etkisi oldu şimdi bunu kesinlikle atlayamayız;

Birden dikkatimizi çekti ki, SWAP'da kullanılan TL faizi %28-30 civarında,

Offf BU NE?

A-TCMB nin GEÇ LİKİDİTE PENCERESİNDE yaptığı örtülü faiz artırımının aynısı
B-BDDK kararıyla yaşandığı ortaya çıkıyor.

Yav sevgili dostlar bunun anlamı, ülkede artık bankalarımız %35'in altnda faizle kredi kullandıramaz demek,

eee TCMB nedere! İki kurumda( TCMB ve BDDK)  FAİZ artmayacak baskısından resmen kıvırtıyorlar.

Faiz artıyor ama artmamış gibi duruyor, yine "Finansal Takiye"


Hacı Amcanın Kedisi
Aklıma ne geldi?

Yıl 1992 çalıştığım bankada Konya'dan çok paralı bir müşterimiz vardı,  bir  Hacı Amca bu kişi,  faiz istemiyor ama döviz ticaretinden para kazanmak istiyordu.

Ayrıca kur riski de almak istemiyordu? (bunu herkes ister biliyorum, gülmek yok işimiz mucize zaten)

Biz de ona dedik ki, amcam sana bir faizsiz ticaret yapalım, bugün sana dolar satalım 90 gün sonra senden geri alalım, sen faize bulaşma ticaret bu dedik. Faizi yok ama dedik, risk yok ama dedik. Ticaret var ama dedik.
Ama ne demek anlattık tabi. Amcam bal gibi SWAP yaptı :)

Hacı Amca kabul etti işlemi, para kazandı, biz vadeli kuru nasıl hesapladığımızı da kendisine anlattık, amcamdan aldığımız aldığımız yanıt ise,  ''bana ne kardeşim ben fiyata bakarım, hesabına bakmam'' dedi.

Sen çok yaşa eemi Hacı Amca, hala devam et sen hacı amca, ne diyorlar buna bal gibi ''finansal takiye'' yıllar sonra yine finansal takiye içinde yüzüyoruz.

Bir bankacının yorumu üzdü beni;

BDDK'nın durdurduğu bu SWAP ların vadeli kısmının banka bilançosunda kaydedildiği yeri hiç konuşmayacağım, bu bankacı amca pozisyon dövizde taşımıyoruz diye açıklama yapmış, bak şimdi olmadı, ben bu banka yöneticileri de ''seni hacı bankacı amca seni'' diyeceğim :)



BDDK'nın bu işlemi bir daha yapma imkanı yok, faizlerin %35'e çıkması, son gelen aylık rakamla yıllıkta ÜFE'nin %25'i geçmesi, ülkemizin hem enflasyonda hem faziler de yeni ve zor bir aşamaya geçtiğinin işaretidir. 3 Kasım 2018 enflasyon verisinin artık iyi gelmeyeceğini sanırım herkes görmektedir.

F- Türkiye'nin CDS leri arttı diye yorumlar TV'ler de ama ürkek ürkek yapılıyor yorum.

CDS kredi temerrüt oranı demek, yani bir ülke kredilerini veya borcunu ödeyemezse birisi bunu üstlenirse veya bu borcu kapatırsa bunun fiyatı yada maliyeti anlamına gelir. Diğer taraftan yeniden borçlanma risk primi anlamına gelir. (Libor'un üzerine eklenen risk primini belirler bu oran, o da kredi veren olursa)

Türkiye'nin CDS'i 350 yi 2 Ağustos 2018 geçerek bu pazartesi (13 Ağustos) 525'i test etti.

Risk ölçütü olarak Arjantini dahi geride bıraktı ülkemiz.

Şuanda 480'lerde.

Bu rakam 350-400 üzerindeki her ülkenin A-aşırı riskli alanda olduğunu, B-kredi derecesinin yani kreditibilitesinin düştüğünü gösterir.

Bizi ilgilendirmez diyemezsiniz çünkü Türkiye bu orandan risk primi ile borçlanabiliyor.

Diğer ülkelerde örnek olsun.


CDSSONDÜN%YÜKSEKDÜŞÜK
BRAZIL 240,98239,920,44240,98239,91
GERMAN 10,8011,19-3,5110,8010,80
GREECE 317,43316,050,44318,21316,09
IRELND 19,990,000,0019,9919,99
ITALY 242,76242,760,00242,76242,54
JAPAN 53,330,000,0053,3353,33
PORTUG 63,2163,76-0,8663,7663,21
RUSSIA 162,30165,11-1,70165,11162,12
SPAIN 70,8570,850,0070,8570,77
TURKEY 486,34512,32-5,07512,32483,52


Bu tip ülkelere kimse borç vermek istemez, tahvillerinin değeri düşer (hatta çöp tahvil olur) ve bu düşüş herkesi korkutuyor,

Bu olumsuzluğun etkisi sadece Türkiye değildir;

A-Avrupa Ekonomisini ve
B-Gelişme olan ülkeler borçlanma piyasasını bozar mı acaba?

Bozarsa ne yaparız? (bu sadece Londra piyasasının derdimi sizce?)

Şimdi soruyorum, 246 Milyar dolar kısa vadeli dış borç nasıl dönecek, para nereden bulunacak?

Katardan gelecek para'nın bunu çözeceğiniz sanmam, çünkü Katar'ın parası ABD bankalarında duruyor. ABD ok demeden Katarın adım atması mümkün değil.

Şimdi en aksi soruyu sorayım,
Ağustos ayına başlarken TCMB neden bu parayı bankaların eline verdi?
Bu parayı neden bankalar kredi olarak kullandırmadı?
Bu arada neden döviz kurunun artmasına neden göz yumuldu ne oldu?
Birisi birisine "bak piyasa faizi artıramazsa döviz kurunu artırıyor" demek mi istedi!
Doktor, neden antibiyotik vermek varken, aspirin verip hastayı evine gönderdi?

Burada duruyorum artık ve
1-Lütfen RİSKİNİZİ iyi yönetin diyorum,

2-Aşırı fiyat dalgalanması, belirsizliğin artması anlamına gelir, bu sebeple ayakta kalmak önemli, varlığınızı değerini, şirketinizi bu riskli denizde yüzdürmeyi başarın arkadaş,

3-Çocuklarınızın geleceğini riske atacak kumar benzeri risk alma işlerine girişmeyin.

Varlığınızın en çok %30'u ile ve rakamsal karşılık da %50 değer kaybı olduğunda üzülmeyecekseniz bir pozisyon alın.

Not: Bu yazı hazırlanırken, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve 32 Sayılı Kambiyo rejimi kanun ve yönetmeliklerine uyularak, sadece bilgi mahiyetinde vatandaşın, şirketlerimizin, bankalarımızın risklerini görmeleri ve kriz ile mücadelede daha bilinçli olmaları ve alınan ekonomik tedbirleri doğru yorumlamaları ve bilgilendirilmeleri hedeflenmiştir.

Saygı ve sevgilerimi sundum,
huzurlu, güvenli günler ve
İYİ bayramlar dilerim.

Erman Dinçel

Ekonomi Danışmanı ve Eğitimci
Ege'de sıcak bir yer, 16 Ağustos 2018