29 Aralık 2020 Salı

Sararan Yaprakların ve Yere Düşen Çam Kozalaklarının Efendisi Yazıyor... "Enflasyon İle Kalıcı Mücadele Nasıl Yapılır!"

Sararan Yapraklar ile Yere Düşen Çam Kozalakları, Boşuna Sararmış veya Yere Düşmüş Olamaz!

Bu yazı neden yazıldı? Okuyacaklarımdan ne anlamalıyım? Herşey iyi de bir bu yazımı eksikti? veya Yazı çok uzun olmuş iki cümle ile anlatılmazmıydı? diyenler için sadece tek söz söyleyeceğim, LÜTFEN TAMAMINI OKUYUNUZ, özet çıkarmak faydasızdır.

Neden bu yazı yazıldı? 

a)Türkiye de 75 yıldır kimsenin başaramadığı enflasyon ile gerçekçi mücadele yapılması için yazıldı.
b)Ekonomist ve partili ekonomist ve finansçıların enflasyon ile sadece sıkı Para Politikası ile mücadele etmenin yeterli olmayacağını anlamaları için yazıldı.
c)TCMB uzmanlarının ve yöneticileri ile Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı ve TİM'in  uzman ve yöneticisi ekonomistlerinin bir araya gelerek, enflasyonu düşürmek için tavizsiz Para Politikası ile birlikte üretimi dönüştürebilecek ve verimliliği artırabilecek POLİTİKA ÜRETMELERİ gerktiğini anlamaları için yazıldı.
d)Bu yazı sadece karar almanın, kanun çıkartmanın yeterli olmadığını vatandaştan destek almamız gerektiği için yapılan çalışmanın vatandaşa anlatılması gerektiğini anlatmak için yazıldı. (yani yeter artık TC vatandaşları için samimi olarak kalkınma ve refah istiyorsanız işinizi hakkı ile yapınız, rol yapmaktan vazgeçiniz)

Üretim (arz) Yolu ile Enflasyonla Mücadele:

Birazdan bir üretim ve tüketim yani arz ve talep tablosu paylaşacağım.

Tablodaki veriler iki ay geriden izleniyor, bu bir eksiklik değil, istatistik bu şekilde üretilebiliyor yani Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu şekilde çalışıyor. 

Akıllı ve yeterince bilgili kişiler bunu bilerek verileri okur ve yorumlarlar, uzman olmaya da gerek yok.

Üretim ve Tüketim tablsu aşağıda verildi yani ellerinizden öper, sizden iyi olmasın iyi, dürüst ve çalışkan bir tablodur.

Ben bu tabloyu her ay yemeğini ve suyunu veriyorum, o da bana üretim ve tüketim için yorum yapma imkanı veriyor. 

Şaka bir yana tablodaki rakamlar her ay bir önceki aya göre yüzdesel değişimi gösteriyor. (Dikkat bir artış var ise rakamda bu sadece önceki ay ile ilgili demek)

Bir ay rakam arttı diye yani yüzde arttı(+) diye ekonomi verisi düzeldi diye yorum yapmak da yanlış, şimdi biraz kaba olacak ama lütfen "mal bulmuş mağribi" veya Oğuz Aral'ın ünlü tipi "Avanak Avni" gibi davranmayalım.

Tabloyu okurken size yardımcı olmak istiyorum, mesela "Reel Kesim Güven Endeksi̇" gibi güven endekslerinin tümü bir ANKET niteliğinde oldupunu, seçilen kitlenin önemli olduğunu ve seçilen kitlenin beklentilerini ve psikolojik durumu da içeriyor olduğunu unutmayalım. Güven endeksleri doğrudan ölçü olarak kullanıldığı durumlarda daha hassas olmamız gerektiğini hatırlatmak isterim. 

Üstelik TÜİK anket sorusunu da değiştirmiş olabilir! veya TÜİK ortalama gelir düzeyi olan TC vatandaşına değil, üst gelir grubundan TC vatandaşlara soru sorarsa anketin sonucuda yüksek çıkar yani birden herkes hayatından memnun ve rakamlar arttı diyebiliriz, bu tuzaga düşmeyelim kıscası. 

Demekki neymiş GÜVEN ekonomide en vazgeçilmez unsurmuş ve bu sebeple biz hata yapmamak için verileri ÇAPRAZ olarak da konrol etmek ve yorumlamak ayrıca ilgili verinin grafiğini aşağıdaki örnek gibi incelemek zorundayız.

Ben istatistik dersini, Prof.Dr.Haluk Cilov'dan (İktisat Fakültesi) aldım, rahmetli Haluk hoca TÜİK'in kurucuları arasında yer alan bir üstat olup, ciddi bir kişilikti. Bu sebeple hata yapmam, yapamam yoksa "Sararan Yaprakların Efendisi" ünvanımı geri alırlar :) 
(Hangi İktisat Fakültesi diye soranı ayrıca şakadan döverim, Mülkiye deyince "hangi Mülkiye" diye soramayacağınız gibi İktisat Fakültesi de tek olup sorulmaz)

Sözü uzatmayayım işte tablo karşınızda ve bu ay sadece iki veriyi inceleyip yorumlayacağım.

Tablo 25 Aralık Cuma Günü Cumhur Başkanlığı Strateji Merkezi verileri ile güncellenmiş tablo.


Toplam Sanayi Üretimi (9. satır dikkat ederseniz); 2020 yılı Mart, Nisan ve Mayıs aylarında öyle bir düşmüş ki (sırayla yüzdesel olarak -1.3,  -31.4, -30.6 ) ve bu toplamda %64 küçülme demek aslında yani 100 birimle üretime Mart ayında başlasaydık Mayıs sonunda 46 birime düşmüş.

Şimdi bu 46 birime düşen üretime +%17 Haziran, -%0.9 Temmuz, +%16.1 Ağustos, +%11.2 Eylül ve +%9.4 Ekim eklersem ve yeniden hesap yaparsam üretim birimi 75.50 birime ancak ulaşır. Yani Mart ayndaki 100 birimlik bir üretim Ekim sonunda 75  birime ancak ulaşmış.  

Kısaca tekrar yazalım Mart 2020 de 100 birim üretimin 46 birime düştü ve ancak 75 birime kadar toparladı. 

Kasım da tam değil ama Aralık için üretim yine büyük olasılık ile düşecek görünüyor, bu durumda sanırım 2020 yılı biterken üretim kaybını yerine koyma İMKANI da olmamış olacak.

Kısacası üretim küçülüyor veya geçen yılki seviyesinde dahi değil. 

Enflasyon ile mücadele en büyük hata;

Demekki bu yıl kulllandırılan 900 Milyar TL kredi ile ÜRETİM CANLANMADI. Demekki sıkı para politikası uygulamak gerekirken durduk yere para politikasını gevşetirsen dizginleri elinden kaçırma enflasyonu yükselmesi olasılığı var. Bu bana bu politikayı tavsiye eden ve uygulayan bürokratların ve danışmanların YETERSİZ bilgi ve TECRÜBEDE olduklarını gösteriyor. Yani bu görevlerde LİYAKAT'a uygun kişiler çalışmıyormuş. 

Diğer taraftan aynı durum 23 ayda 126 Milyar doları satma ama kur artışını durduramam durumu var. Döviz kurlarının artışı imalat maliyetini artırdı, kısacası kur artışı üretim maliyetini ve ÜFE'yi artırır çünkü üretim ithalat bağımlıdır. 2020 de kur %50 arttı, 2018 Temmuz'dan yani Anayasa Değiştikten sonraki ilk seçimlerden sonra kurdaki artış %75 seviyesinde, bu sebeple ÜFE bile TÜİK tarafından %24 açıklanmış durumda. Tüm bu alanda hem bürokrat bilgi hatası ile ekonomi politikası karar hatası mevcut, bu işlemlerin operasyonel yönü ve BDDK kararları yönü ayrıca ele alınması gerekir eğer GÜVEN tekrar tesis edilsin isteniyorsa.

Üretimi Artışını Gerçekçi Yorumlama da doğru adımlar:

Diğer taraftan üretim ile ilgili bir de KAPASİTE KULLANIMINA bakmamız lazım.

Yani SANAYİMİZ MUHTEŞEM DURUMDA yani KAPASİTE vardı da bunu kullanamadık mı acaba? 

Aklıma "Urfa'da Oxfort vardı da girmedik mi?" lafı geldi.  "Kapasite vardı ve uygundu da kullanmadık mı?"

Gelsin Kapasite Kullanımı Grafiği konuşalım üzerinde;

Verimetrik Tararfından Yayımlanmış Bulunan Kapasite Kullanımı Grafiği

Kapasite kullanımı 2018 de 79.5 dan 2020 Eylülde 73,80 düşmüş ve Ekim sonu 75 e çıkmış.

Demek ki neymiş?  Kapasite Kullanımı Eylül de ve Ekim de arttı diye sevinmek yersizmiş, demek ki üretim verisini okumanın da bir inceliği varmış.

"Mal Bulmuş Mağribi" sevinci yerine
 "Avanak Avni'yi" tercih ettim.

Kapasite kullanımı arttı diye sevinmek ancak "Avanak Avniye" yakışır bir durum aslında. DIGIL işte.

Kapasite Kullanımı ve Sanayi Üretimi İlişkisi

Kapasite kullanımı %80 i geçmeden, üretimde bir gelişme olduğunu varsayamayız(grafikten anladım), üretimin artışı ise şuanda YATIRIMLARIN artmasına bağlı. 

Yani yeni ve teknolojik yatırım veya sanayide dönüşüm olmadan, KAPASİTE KULLANIMININ ARTMASININ ANLAMI YOK çünkü başka türlü VERİMLİLİK gerçekleşmez.

Enflasyonun Kalıcı olarak Düşmesi İçin;

Buradan da yola çıkarak enflasyonun düşmesi için satılan şartlarda;
a)Verimlilik artacak +
b)İmalat sanayinin sektör sektör ithalat bağımlılığından kurtarılacak çünkü +
c)Yeni yatırım ve sanayide dönüşüm yapılması ön şartı da var.

Tüm bunlar tamamsa Kapasite kullanımı %80'in üzerine çıkar ve 3 ay üst üste %80-%90 aralığında olursa REEL ÜRETİM ARTIŞI konuşuruz.

Gerçek enflasyon ile mücadele bu şekilde olmalı fakat enflasyon ile müvadelenin sadece ÜRETİM-ARZ yönüne baktık.

Enflasyonu belirleyen Tüketim-TALEP-İhracat yönü ve Toplum Psikolojisini hiç konuşmadık.

Yoksa beyler alışverişte görsün şeklinde politika faizi artırılarak enflasyon DÜŞMEYECEK artık bunu sanırım herkes anladı.

Üretim Yönüne Tekrar Bakalım;

Bu arada bu üretim için yatırım, kapasite ve verimlilik şartları sağlanmış olsa dahi, hiçbir ticari işletme stok çalışmak istemez. 

Üretilen malın satılması gerekir (talep durumu). 

Yani ihracatın da artması gerekir. 

Tüm sayılanlar kendiliğinden olmaz bu sebeple Devlet veya Kamu Otoritesi,
1-Gerçekçi girişimci teşvik uygulması yapmalı,
2-Uzun süreli yatırım kredisi ve Ar-Ge desteği vermeli,
3-Uluslararası rekabet için ithalat mal maliyetlerine düşürmek için teşvik ve yerli üretim yatırıma destek vermeli. Bu destek yandaşa veya akrabaya değil tüm gerçek GİRİŞİMCİYE toplum adına olmalı.

İŞTE O ZAMAN

İşte tüm bu yaşanacaklara üretimi yapısal olarak dönüştürdük denir veya ihracat arttı, Türkiye cari fazla verdi? denir. Tabik en son enflasyon kalıcı olarak düşer sonucuna ulaşılır. TC vatandaşlarının %80'i bu yaklaşımdan olumlu etkilenecek ve yeniden üretmek için GÜÇ ve ENERJİ bulacağız.

Gerisi hikaye, işsizlik azalmadan ve gelir dağılımı bozukluğunu düzelmeden ve enflasyon kalıcı olarak düşmeden KALKINMA OLMAZ VE REFAH GELMEZ,

Medeniyet için hani tek dişi kalmış canavar derle ya, işte "tek dişi kalmış olan medeniyet seviyesine de" ulaşamayız o zaman.

Önce enflasyon ile etkili ve kalıcı bir mücadele yapmak, bunun için ciddi Ekonomi Politikası, sonra TÜİK'in başına bir çuval çam kozalağı düşmesi ve kendine gelmesi verilerini düzgün vermesi de gerekiyor. 

Sararan yaprakların ve düşen çam kozalaklarının efendisi ErmanD

Ekonomide reform desem! hadiiii canım önce sararan yapraklar yere düşmesin dikkat edelim lütfen :)

Erman Dinçel
29/Aralık/2020