29 Mayıs 2012 Salı

Sağlıklı Yaşlanmak ve Engellilik ( en sevimli konu )

YAŞAM MODÜLÜ - SAĞLIK MODÜLÜ

Yaşlanmak konusu çok sevimli bir konu farkındayım, çoğu kişinin gençleşmeye çalıştığı, anti-aging fırtınasının estiği şu günlerde, botoks mu yaptırsam, mezoterapi mi diye düşünürken, formda kalmak için diyet ve spor yaparken, vah vah saçıma ak düştü, hatta saçlarım da dökülüyor, hatta saçımın boyası geldi derken, güzellik merkezlerinin en önemli marifetinin en en en en yeni cihazı ithal edip, vyz cihazı bizde diye hava atarlarken, yeni bir sistemimiz var sizi 10 yıl daha gençleşecek, saçlarınız eski rengine bile dönecek derken,  burnundan estetik olmuş arkadaşınız burun kemiğim eğriydi rahat nefes almıyordum onun için ameliyat oldum derken ve sizde bunu yerken,  ben daha gencim, gencim işte, yaşlanmıyorum, sana 'sen gençsin diyenleri' en yakın dostum ilan ederken daha bu sabah yeni tanıştığım bir dost bana 40'dasın ancak derken, ben yazacağım bu yaşlanma yazısını malesef.


Picasso Yaşlı Gitarcı
 Bu yazıda yaşlanma aşamaları ve yaşlılık problemlerinin üzerinde azıcık duracağız, yıllar yaşlılık getirecek önceden düşünmüş olmak için:)) ...   Kısa bir yazı yaşlılığın sadece tarifi var.

Dünya sağlık örgütünün yeni ilan ettiğin yaşama-yaşlanma kriterlerine göre,

Orta yaş grubu ( 45-64) olarak gösterilmektedir.

Erken yaşlılık ( 65-74), ALTIN YAŞLILIK dönemi, bu yaşdaki kişiler günlük işlerini kendileri görebilen, bağımsız yaşayabilen durumdadır.

Orta yaşlılık ( 75-84 ),  GÜMÜŞ YAŞLILIK dönemi, bu yaşlarda kişi hala günlük işlerinde bağımsız olmasına ragmen, günlük rutin yaşam dışında hayata dair kısımda bir takım bağımlılıklar ortaya çıkmış olabilir.

İleri Yaşlılık ( 85 ve ötesi ) BRONZ YAŞLILIK dönemi, bu dönemdeki kişi artık günlük ve hayata dair işlerinde tamamen bağımlıdır.

Ortalama yaşam süresi uzadıkça, giderek yalnızlaşan insanlar bir de üstelik yaşlanmaktadırlar da, bu durumda insanların büyük çoğunluğu ölmekten daha çok yaşlanmaktan korkmakta ve hatta bunun fobisini yaşamaktadır. Çünkü sosyal hayatta ve toplumda yaşlanmak çoğu zaman zayıflık ve muhtaçlık olarak yorumlanmaktadır.

Yukarıdaki sınıflamaya baktığınızda yaş ilerledikçe bağımsızlığın azaldığını yani bağımlılığın arttığını söylesek, bak birden içim sıkıldı şimdi, bu problemi de düşünmek zorundayım.

Öyleyse şimdilik bağımlılık ve muhtaçlığı tarif etmeliyim, müsadenizle konu giderek sevimli hale geliyor ama üzülmeyin bir gün mutlaka hepimiz karşıyakaya geçegeğiz:((

Bu arada söyleyelim bir kişi doğmundan itibaren yaşlanmaya başlarmış  ve  bu yaşlanma durumu ölüm ile sonaerermiş..... düşünen birisi öyle demiş.

Yardıma Muhtaçlık ve Bakıma Muhtaçlık kavramları,

Engelli olmak; ' doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık ve kaza sonucunda, bedensel, sinirsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yetilerini çeşitli derecelerde kaybetmiş ( kısmi maluliyet ) normal yaşamın gereklerine uyamayan kişiler ' olarak tanımlanıyor.

WHO'nun 2001 yılındaki yeni yaptığı tanımlamaya göre engelli demek;

1-Organik hasarı olanlar-Fiziksel Engelli
2-Fonksiyonel kısıtı olanlar-Fonksiyonel Engelli
3-Dezavantajlar-Sosyal Engelli

Tanımlamalar yapılırken, yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için beden yapısı farkı, etkinlik kaybı ve katılım kaybı tipinde tanımlamalara geçilmişitir. Burada engel olarak tanımlanan bazı başlıklar ise aslında toplumun algılama biçimlerinden kaynaklanabilir ve 'engelli' kavramı konuşulurken dikkatli davranmak gerekiyor.

Her engelli durumu bakıma ve yardıma muhtaçlık yaratmaz ama engelli olmak veya kronik hastalıklar, bakım ve yardıma muhtaçlık riskini artırır.

Yardıma muhtaçlık; günlük yaşamda yapılması gereken rutin işleri yapamamak olarak tanımlanır. Yardım olmadan yaşayamaz ve kayıplar artar, beden fonksiyonlarında meydana gelen kayıplar üzerine eklenirse bunun sonucu bu kişiler bakıma da muhtaç ve engelli olarak tanımlamaya başlarız.

Yaşlılıkta engelli rakamları; Türkiye'de 60-69 yaş grubunun %37'si, engelli,  70+ kuşağının bu oran %44'e yükselmektedir. ( SGK kayıtlarında ve SGK'nın sağlık riskleri başlığı altında incelenmiş )

Genç yaşlarda belirlemem gereken hedefler ile yaşlılık problemleri olan, engellilik, yardım ve bakım muhtaçlığı konuların da neler yapabilirim?

En basitinden orta yaşlarda yapacağınız bazı basit ama önemli yaşam tarzı ve sağlığınız ile ilgili değişiklikleri ile daha kaliteli bir yaşlılık zamanı hedeflenebilir.

Mümkün olan en genç ve dinç kalma çabaları; ( .....süz yaşamlar ), aşırı yağsız, doymamış kalitesiz yağsız, sigarasız, aşırı alkolsüz, aşırı güneş ışıksız, yüksek tansiyonsuz, kollestrolsüz, şekersiz, tatlısız ve tuzsuz bir yaşam işte.

Uzak durulacak yaşamlar; stressiz, beslenme bozukluğu olmayan, hava kirliliği olmayan, iklimi yaşamı zorlaştırmayan, kimyasal maddelerden uzak, elektromanyatik alanlardan ( cep telefonu, adsl dalgası, yüksek gerilim ile çalışan cihazlar)  uzak, DNA sı değiştirilmiş ürünlerden uzak, GDO'lu ürünler ile beslenen hayvanların etini ve sütünü, yumurtasınından uzak.

Egzersizin, sporun önemli etkileri; Vücudun ve eklemlerin esnekliğinin artması, kas gücü ve dayanıklılığın artması, kalp ritminin düzenli olmasını sağlama, kemik gücünün korunması, denge ve duruşun düzgün olması, stresle daha kolay başa çıkma, ruhsal ve sosyal iyileşme, tansiyonda düzelme, yağlanmanın azalması, damar tıkanıklığı riskinde azaltma ortaya çıkaracak. Doktorunuza danışarak yaşınıza uygun bir diyet ve buna bağlı bir spor veya egzersiz tipi seçmeniz gerekir. Benim doktorum bu listeyi kontrol etti doğruymuş....

Başa dönüyorum, kendinizi ruhsal olarak iyi hissedekseniz, kilo kontrolü olacaksa, daha iyi bir görünüm kazanacaksanız ve sağlıklı görünecekseniz gerçek bir doktora, uzmanına danışmadan ( doktor diplomalı olanına, 'O....'  firmasının estetik uzmanına değil  ) yola çıkmayınız.

Fotoğraf Almanya dan Yaşlıların durumu daha iyimiş:))

' Kaş yapalım derken gözünüzün çıkmaması için '  galiba önce cep telefonundan, sonra elektrikli her türlü cihaz ve aletten yani elektro manyetik dalga yayan her türlü cihazdan ( THY anonsu gibi oldu ),  saçınızı, deriniz, vücudunuzu, kulağınız, yüzünüz, burnunuz, eliniz ve kolunuzu uzak tutunuz diyor uzmanlar. Her türlü radyo frekansı hücreleinizin yapısını bozar ve hücre mutasyonuna ( değişime-kansere ) zemin hazırlar  unutmayınız, yoksa gençleşeceğim derken engelli haline gelebilirsiniz diyor uzmanlar.

 Beslenme, kondisyon, yeşil beslenme ve keyif veren ilgi alanlarının olduğu, arkadaşların ve dostların eksik olmadığı,  engelsiz veya az engelli uzun bir yaşlılık diliyorum, tabiki zamanı gelenler için.

Bu yazıda amacım yaşlılık aşamalarını ve engelliliği tanımlamaktı.

Erman Dinçel






























27 Mayıs 2012 Pazar

Bireysel Emeklilik Sistemi ( BES ) Yenilikler ( Kazı-Kazan )


Bireysel Emeklilik Sistemi ( BES ) Yenilikler

BİRİKİM MODÜLÜ
 
 Bugün TMBB'de bulunan ve görüşülmekte olan yasa tasarıları ile bireysel emeklilik sisteminde yapılması hedeflenen değişiklikler üzerine yazacağım. TBMM'de bu yasa tasarısı dışında bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair 'torba yasa' tabir ettikleri yasa taslaklarının içinde de BES'i etkileyecek değişiklikler var ve yazım tümünü kapsayacak.

Bu yazıda tüm değişiklikleri en ince teknik detayı ile ele almayacağım, sadece BES katılımcıları açısından önemli değişiklikleri ele alacağım.
Son üç aydır gündemde olan bu değişiklikleri kendimce tam anlayabileceğim ne bir gazete haberi, ne de internet üzerinde bir yazı bulmadım.
Kendim kanun taslağını ve komisyon kararlarını okuyarak bir özet hazırlama karar verdim. Sözkonusu değişiklikleri ifade ederken şuanda nasıl uygulanır bunu da belirteceğim. Ayrıca bu değişikliklerinin beklenen kişisel ve sistemsel, ülkesel etkileri üzerine de fikirlerimi belirteceğim.

Değişiklik-1 : Bireysel emeklilik sisteminde bir emeklilik şirketinde bir yılını (12 ayı) dolduran katılımcı arzu ederse başka bir emeklilik şirketine aktarım yapabiliyordu. Bu aktarım ile hem birikimini hemde BES'de geçen süresini aktarıyordu ve bu işlem 7 iş gününde tamamlanmak zorundaydı. Kanun değişikliği ile bu süre 10 iş gününe çıkarılıyor. Bu değişiklik katılımcı açısından çok da önemli bir değişiklik olmayıp sadece aktarım yapmak isteyen kişilerin karşılaştıkları problemleri azaltmaya yönelik bir düzenlemedir.

Değişiklik-2 : BES'de işverenin ve devletin katılımcılar adına sisteme yapacağı ödemeleri katılımcıların hakediş süresi ( vesting ) 5 yıldan, 7 yıla çıkarılıyor. Bu değişiklik katılımcıların hak etme sürelerini uzattığı için katımcılar aleyhine veya ödeme yapan kurumlar lehine bir değişiklik. Sisteme çok da olumlu veya olumsuz etkisi olmayacak.

 Değişiklik-3 : Emeklilik fonlarının çeşitlerinin artması ( anapara garantili, getiri garantili, kıymetli maden ve benzeri alternatif yatırım araçlarını kullanan fonlar ) için bu fonlara yatırım yapanların fon alım ve satımında problem yaşamamaları için bir takım yasal kolaylıklar getiriliyor. Sisteme etkisi olumlu çünkü emeklilik fonu çeşitleri ve yatırım alternatifleri artacak.

Değişiklik-4 : BES aracılarının sicil, sorumluluk, cezalandırma usulleri, emeklilik fonlarının masrafları konusunda bir çok teknik düzenleme içeriyor, fonların masraflarını azaltıyor. Sisteme etkisi tabiki olumlu fon performansını olumlu etkileyecek sonuç olarak.

Değişiklik-5 : BES'de artık fonlarınızı tam olarak dövizli olarak da alıp birikim yapabileceksiniz. Şuanda dövizli ödeme yaptığınızda TL'ye çevriliyordu sonra fona aktarılıyordu. Yeni uygulama ile doğrudan fona döviz ile giriş ve birikimlerimizi de alırken döviz olarak almak mümkün olacak. BES katılımcısı açısından olumlu bir değişim. Yurtdışındaki Türkler açısından da bir avantaj bu uygulama.

Değişiklik-6 : BES'in Devlet denetimi ve bağımsız denetim sistemi değiştirilerek daha pratik hale getiriliyor ve fonların bu açıdan da masrafları kontrol altına alınıyor. Fon maliyetlerinin azalması demek birikimlerimizin daha fazla artması anlamına geleceği için olumlu bir değişim.

Değişiklik-7 : Özel birikim sandıklarından, vakıflardan, sandıklardan BES'e ve Gelir Sigortalarına aktarım süresi 14 Haziran 2012'den, 31 Aralık 2015'e kadar uzatılıyor. Gönüllü yapılan bu işlem için ilgililer düşünsün diyorum.

Değişiklik-8 : Devlet BES'e ödeme yapanlara vergi matrahı olsun olmasın ( yani çalışsın veya çalışmasın, gelir elde etsin veya etmesin)  %25 ek katkı payı ödeme yapacak. Katılımcılar bu ödemeleri ve bunların kazançlarını 5 yılda hakedecekler. Devletin yapacağı bu %25'lik ödeme için bir üst sınır gelecek ama ne olursa olsun çok çok olumlu bir değişim.


5-10 yılda BES'e katılımı çok çok artıracak. ( ÖNEM SIRASI-1 ).

Bir düşünün, 1000 TL aylık brüt kazancınız var, bunun %15'ini BES'e ( evet bu da değişiyor )  yatırıyorsunuz yani 150 TL BES'e ödeyince devlette sizin için 37.5 TL ödeyecek. Fena değil değil mi? daha ilk gün %25 yaptınız. Bir de işvereniniz ödeme yaparsa sizin için süper :)))

Değişiklik-9 : BES'e ödeme yaptığınızda brüt kazancımızın %10'unu geçmemek üzere yapılan ödemeleri vergi matrahımızdan düşebiliyorduk. Bu oran yasa değişikliği ile %15'e çıkıyor.Olumlu bir değişiklik vergi teşvik sistemi güçlendirilmiş.

Değişiklik-10 : Sigorta ödemelerimizi de vergi matrahımızdan düşebiliyorduk ve bu bizim brüt kazancımızın %5'ini geçemiyordu, yeni düzenleme ile bu oran da %15'e çıkıyor. Olumlu bir başka değişiklik.

Değişiklik-11 : Bir kişi aynı anda BES ve Sigorta ödemeleri yaptığında kendi brüt kazancının %10'unu geçmemek üzere vergi matrahından düşebiliyordu yeni düzenleme ile bu oran da %15'e çıkrılıyor. Ayrıca işverenin katkı payı ödemesi veya çalışanına sigorta ödememesi yapması durumunda çalışanın brüt maaşının %15'ini geçmemek üzere işveren de Kurumlar Vergisi matrahından düşüş yapabiliyor. Bir başka olumlu değişiklik.

Değişiklik-12 : BES'den emeklilik anında toplu birikiminizin %25'i vergiden istisna edilmişti yeni düzenleme ile bu uygulamadan vazgeçiliyor. Bu durumda BES'den emekli olurken sadece kazancınız üzerinden ( ana paranız hariç) %5 stopaj ödeyerek emekli olabileceksiniz gerçeği ortaya çıkıyor. Madde 8-9-10 ve 11'de sayılan vergi teşviklerini tamamlayan ve tabiki hem kişi hem de kamu için çok çok olumlu bir değişim.

Değişim-13 : BES'de ister 10 yıldan önce sistemden ayrılın, ister 10 yıl 56 yaşdan önce ayrılın, isterseniz de 10 yıl ve 56 yaşı tamamlayın yani emeklilik hakkını elde edin ana paranız üzerinden vergilendirilme yönteminden vaz geçilip artık sadece kazanç vergilendirilecek.

Ayrıca kanun değişikliği ile 2003'den bu güne BES'den ayrılanlara anaparaları üzerinden ödedikleri stopajlar kanun ile vergi daireleri tarafından eski katılımcılara geri ödenecek. Çok önemli bir adım daha BES kanunu ile vergi kanunları arasında çelişki yaratan bu durum hem de kanun ile katılımcılar lehine yeniden düzenleniyor. Hayret bir şey vergi dairesi aldığını geri veriyor:)))

Sonuç : Yapılan tüm düzenlemeler çok çok olumlu, 10 yıl içinde katılımcı sayısı 2.5 milyondan rahatlıkla 7-8 milyona çıkacak hatta aşacak, BES'de toplanan birikim büyüklüğü 15 milyar TL'den, 50-70 Milyar TL ( 25-30 milyar dolar ) aralığına ulaşacak.

Devlet bu kadar olumlu teşvikleri bu kadar hevesli olarak neden yapıyor? hiç düşündünüz mü?

Benim her ay yatırdığım 100 TL için hesabım:  BES'e 100 TL ödeme yaptınız, işvereniniz 15 TL ve Devlet 25 TL sizin için ödedi. Toplamı 140 TL oldu, bu 140 TL'den maksimunm %8 yönetim gideri kesintisi kesildi ve fona 128 TL birikim olarak para yatırılmış oldu. Yani ilkgün en az % 28 getiriniz oldu. 10 yıl ve 56 yaşı tamamlayıp emekli olduğunuzda toplam olarak bu 128 TL'niz  2000'TL ye ulaştıysa ( bu bir varsayım) siz sadece 2000-128= 1868 liranın %5'i kadar vergisini ödüyorsunuz.

Devletin hesabı : Katılımcı BES'e 100 TL ödedi ve işvereni de 15 TL ödediyse bende Devlet olarak 25 TL öderim kişinin 140 TL'si olur. Bu 140 TL'nin %80-90'ı ( 110-120 TL'si ) Devlet'e en az 10 yıl için tahvil satmak yolu ile borç olarak emeklilik fonları tarafından verilir. Yani 25 TL veririm 120 TL uzun vadeli kaynak bulurum.

Buna sanırım kazan kazan yöntemi ile Devlerin uzun vadeli borç-finansman bulması diyoruz. Fena değil durum değil mi? Kısa vadeli iç veya dış borç yerine, uzun vadeli emeklilik fonlarından finansman sağlama yöntemi.

Bu değişiklikler 'Cari Açığı' azaltır diye basına demeç veren kişiler ve gazete yazarları bir anlatsalar da bu değişikliklerin cari açığı nasıl azaltacağını öğrensek. Ben bir ekonomist olarak bu durumun cari açık üzerine etkisini çözemedim de, zahmet olmaz ise bir anlatıverin bu garibanda öğrensin.


Önümüzdeki 10-15 yılda ülke ekonomisinin büyümeye devam edeceği aşikar olduğuna göre, şirketlerimizin değerinin artması kaçınılmaz, içinde hisse senetleri bulunan; hisse fonlar, esnek fonlar, karma fonlar ve dengeli fonlar katılımcıları çok çok mutlu edecekler. Önümüzdeki 10-15 yılda bu fırsatı BES'de kaçıranlar ise sonradan üzülecekler.

Şimdiden uyarmayı vazife kabul ediyorum, özellikle 40 yaşına kadar olan gençleri BES'de birikim yapmaya davet ediyorum.

Büyüyecek ekonomide fırsatları en azından emekliliğiniz için kaçırmayınız.

Son söz :  Öyleyse KAZI KAZAN pardon KAZAN KAZAN olmadı, BES yaptır, sen de KAZAN Devlet de KAZANSIN, ülke rahatlasın, emeklilikte de hiç olmazsa birikimin olsun.

Erman Dinçel


*Dikkat itina ile basına demeç verilir, gazete ve dergiler ile röportaj yapılır:))











15 Mayıs 2012 Salı

Tek başına ama yalnız değil



Bugünün hobisini yarına bırakma

YAŞAM MODÜLÜ

Evlerinde lambaları yanıyor, göz göz olmuş ciğerlerim kanıyor. ( bana yalnızlığı hatırlatıyorda )

Bundan iki hafta önce bir akşam 19'30 civarında eve geldim, içeri girdim hemen daha yemeden içmeden salona geçtim, masanın üzerine lap Top’u açıp hemen facebook 'a baktım acaba son sekiz saatte neler oldu?

Kimisi televizyonu açıyor eve gelince, yalnız kalınca, kimisi de radyoyu açıyor, bir ses lazım,  'canım bu evde yaşanıyor' demek için. Belki de  'Yalnız değilim ben, yalnız değilim, değilim', demek için. Kendimi oyalama durumlarındayım. Yoksa kapağı dışarı atsam da dağıtsam mı?

Rahmetlik Leman teyzem sürekli radyo dinlerdi, eskiden zaten başka eğlence yoktu mecburen sürekli radyo dinlenirdi. Sonra pikap, makaralı teyp, transistörlü-pilli radyo, teyp, CD........sonrasını biliyorsunuz mobil meşguliyetler dünyası.

Facebook 'a takılıyorum boş zamanda, dolu zamanda, her yaşta insan bilgisayar başında, twittleyenler var, bilgisayar oyununa takılanı var, takılmayanı var. Her devirde takılacak bir şey gerekiyor galiba insana, yalnızlığını bastırmak için.

En basiti aylak zamanlarda, çalışırken bir ses olsun diye radyo dinleniyor, otel lobisinde, lostra salonunda, takside, inşaatta, bakkalda, kuaförde yalnız değilsiniz, yalnız değilim demek için, bir de haberim olsun yani onun için.    
Yalnızlığıma çare olsun belki de.

Petek arkadaşım geçen hafta bir blog yazısında 'beraber veya solo şarkılar' diye bir yazı yazdı, (  http://ebrulikedi.com/2012/05/11/beraber-veya-solo-sarkilar/ ) mahallede yaşayan yalnız insanlar hakkında,  eski yalnızlar, yeni moda yalnızlar yazısını okudum çok keyif aldım.

Yaşlılık problemlerinden YALNIZ lık 'Yarına Övgü 'nün ana konularından birisi, bu hafta ikinci yazımda bu konuya ben de bir el atayım istedim. Yalnız yaşayan çınar ağacı olmamak umuduyla yazıyoruz tabiki.

Yalnızlıkla 1982 yılında tanıştım, İstanbul Atatürk öğrenci yurdunda bir gece kalmayı denedim, olmadı. Yurt hatta oda çok kalabalıktı ama ben yalnızdım. Tek başına ve yalnız. Merhaba, günaydın, iyi akşamlar, merhaba diyen yok, hapşırsan, çok yaşa diyen yok, uzaydan mı geldi bunlar? diye içimden geçirdim. Soğuk, karanlık, yemeklerde soğuk, insanlarda soğuk, çok sıkıldım, ben burada kalmıyorum arkadaşlar dedim.

Bavulumu aldım yurttan ayrıldım, üst geçitten yürüdüm E5'e indim. İşte o sırada evlerin ışıklarına baktım, arabaların ışıklarına baktım, yazının başlığındaki türkü sözleri bana o ışıklara bakarken ki yalnızlığımı hatırlatıyor. Bu sebeple yalnızlıktan çok sıkılırım ben ama insanın kendi başına kalması ve bir süre sonra kendini keşfetmesi ve yalnızda başarması kadar güzel bir şeyde yok hayatta. Tek başına başarmak konusunda ve çok kolay olamasa da kızımın üzerine de tanımıyorum. Kendisi yalnız başardı, şimdi dimdik ayaklarının üzerinde ve tek başına başardı ama artık yalnız değil.

 Yeterince arkadaşım yok, üstelik bekârım, bir ilişkimde yok, yeni bir yere taşınmışım yâda büyük bir şehirde yaşıyorum, arkadaşlarım var ama yüzeysel arkadaşlara sahibim veya onlar iş arkadaşlarım (1) diye anlatıyordu kitapta yalnızlığın nedenlerini sayarken. Ben katılmıyorum galiba bunlar yalnızlığın nedeni değil. Bunlar yalnızlığın sonuçları olmasın? Galiba insanların büyük çoğunluğu kendilerine kendileri ile yalnız kalmaya müsaade veriyorlar. ( kendi kendine aynaya bakıp 'oğlum/kızım sana müsaade veriyorum, bundan sonra yalnız kalabilirsin' gibi )

Bir gazete haberinde okumuştum, Elvis Presley'de yalnız kalmaktan nefret edermiş ve tenha otel odalarında hemen televizyonu açarmış. Halbuki biz Elvis Presley’i  sosyal, popüler, hareketli bir hayat süren, etrafı hiç boş kalmayan, kalabalıklardan bunalmış, nerede akşam orada sabah bir karakter olarak hatırlarız ama Elvis tek başınaymış.

O zaman Elvis’e hem tek başına hem de yalnız desek sanırım tam teşhis olacak.

Ben müsaadenizle TEK BAŞINA ile YALNIZLIĞI ayırıyorum.

Birçok insan başkalarıyla birlikteyken de yalnızdır. Ayrıca insanın vaktini tek başına geçirmesi onun yalnız olduğu anlamına da gelmez, tek başınayken televizyonun açarsın yalnız kalmazsın olur biter. Ne kadar çabuk çözdüm değil mi?

Tek başına ama yalnız değil seçeneği sanki herkes için en ideal çözüm. Her insan tek başınadır ama bazıları yalnızdır da :((

Yalnız kalmamak için, yalnız kaldığımız zamanı yaratıcı bir takım faaliyetler ile geçirmek galiba en iyi çözüm.

Yalnız kaldığımızda o yaratıcı faaliyet ile topluma veya bir topluluğa kaçabilirsiniz, sığınabilirsiniz böylece topluluk içinde hiç olmaz ise canımız sıkılmadan, yalnız olmadan vakit geçirirsiniz.

Bu seferde toplum-topluluğun-grubun içinde can sıkıntımızdan kurtulduğumuzu düşünürken, o toplulukta bir süre sonra yalnız kalmak da var. Topluluk veya grup sizi değişik nedenlerle yalnızlığa da itebilir. Sonra 'toplum-topluluk içinde tek başıma olduğumdan daha yalnızdım, kimse beni anlamıyordu, dinlemiyordu bu sebeple bu topluluktan, gruptan ayrıldım' demek de var.

Yalnız kalma kapasitesine sahip olmamak, temelde öz güven eksikliğini yansıtır. Sürekli olarak başkalarıyla birlikte olan kişiler Dünya'nın en yalnız insanlarıdır. Birçok yalnız insan, başkalarıyla birlikteyken çok güvenli ve çekicidir. Tek başına kaldığı anda ise koyu bir yalnızlığa düşer (1) ( Örnek Elvis Presley)

O zaman yalnızlığın çözümü dışarda toplumda-grupta değil de, yoksa insanın içinde miymiş?

Yanılmıyorsam Sufi' lik bunu teklif ediyor ve diyor ki  'dışarıdaki kolay aydınlığa yönelme, içindeki ışığı aramalısın'.

İnternette araştırınca özlü sözler de buluyorsun;

' En büyük talihsizlik, yalnız kalma yeteneğinin olmamasıdır', Jean de la Bruyere ve
' Bazen hayata ara verip kendini ziyaret etmen gerekir', Audrey Giorgi.

Tek başına ve yalnız olmak farklı olduğuna göre tek başına olacağız ama yalnız olmamaya çalışacağız galiba en doğrusu bu.   

Charli Modern Zamanlarda yalnızmıydı?
 
Lütfen arada yalnız kalmayı da unutmayın:))

 O zaman yalnız kalmama listesi yapıyorum, yani tek başına yapabileceklerinizin listesi; Bisiklete bin, yürü, koş, bir hobi bul, yoga veya meditasyon yap, okumayı planladığın kitap ve dergileri oku, tek başına gidip görebileceğin yerleri görmeye git, insanları seyret, mektup yaz, kitap yaz, uyu, bahçeyle uğraş, yaratıcı bir şeyler yap, yardım kuruluşunda çalış, parkta yürü, deniz kenarında yürü, yağmurda yürü, müzik dinle, arabanı tamir et veya arabanı yıka, evi tamir et, çiçek yetiştir, balık tut...... lütfen listeyi siz uzatınız.....tek başına yapılacaklar listesi bu unutmayınız.

Peki bugünkü-şimdiki yalnızlığa bir göz attık, ya gelecek deki yalnızlık? Gelecekte yaşlandığında ya yalnız kalırsanız? Bu sizde korkulara neden olur mu? Yalnız yaşayan özellikle çok kadın var. Hem yaşlı, hem yalnız hatta yapa yalnızlık deriz işte, bu en büyük emeklilik problemi.

Sosyalleşebilmek için kıraathaneye mi takılsam? Yoksa, Yeşil Ağaçları ve Köylerini Koruma Derneği lokaline mi  gitsem?

Sosyalleşebilmek için Ziraat Bankası maaş kuyruğunda gönüllü bekleyen, ATM'den veya başka bankadan emeklilik maaşını almak istemeyen emekliler, maaş kuyruğunda tanışıp ikinci bahar denemeleri yapanlar, bir dahaki ay maaş kuyruğuna bir tepsi baklava ile gelenlerden olmak istermisiniz?
 
Dileğim,  'gelecekte yaşlandığınızda en büyük eğlencenizin emeklilik maaş kuyruğundaki arkadaşlarınız ile muhabbet olmaması' umudu ile, yukarıdaki tek başına faaliyet listesi, yaşlıkta da geçerli hatta her yaş da geçerli diyelim. Elime kalemi aldım, kağıdı aldım, tek başıma, çift başıma bugün için bir faaliyet ve hobi listesi yapsam sonra bunu 60 yaşına taşısam ve desem ki şimdiden ben 60 yaşlarımda şu, şu hobileri yapacağım güzel olmaz mı? Bence güzel olur. Hayal kuruyoruz ama yazılı olacak unutmayınız.

Dikkat, 'ben emekli olacağım ve sonra Salacak'tan bakıp Kız Kulesinin resmini çizeceğim'  diyorsanız, hemen git kardeşim o resmi şimdiden çiz, emekli olmayı bekleme, sonra ne olur ne olmaz bir kalp krizi falan filan ! hooop karşıyaka...

Bugünün hobisini yarına bırakma ama yarının hobisini bugünden hayal et ve mümkünse yapmaya başla.

Hadi şansınız, hayaliniz açık olsun, şimdiden aklınıza sağlık, hayalinize sağlık :)))

Erman Dinçel


(1) The Joy of Not Working, Vision International Publishing / Canada, Ernie J.Zelinski, 2004


























14 Mayıs 2012 Pazartesi

Yaşam Süresi / Yaşlılık Süresi-2 ( Bilgi dosyam ve emeklilik bütçem )


Bilgi dosyam ve emeklilik bütçem

YAŞAM MODÜLÜ- BİRİKİM MODÜLÜ

Bir önceki yazımda ortalama yaşam süremizi üç aşağı beş yukarı hep birlikte hesaplamaya çalışmıştık. Umarım başarılı olmuşumdur. Yazıyı okuyanlar kendilerine bir ortalama yaşam süresi belirlediğini umuyorum.

Eğer bunu yapmadıysanız sizden ricam bir önceki yazımı ( Yaşam Süresi / Yaşlılık Süresi-1 ) okuyarak, kendiniz için ortalama bir yaşam süresi hesaplamanızdır.

Ortalama yaşam süreniz ile ilgili bir fikir sahibi olduysanız devam edelim mi?

Bu kısımda işimi kolaylaştırmak ve bir örnek teşkil etmek adına 20 yaş grubundan  Model-1 isimli karakterim Osman Demirci'yi sizlere sunarım ( gerçek bir kişi değildir )

Model-1 ( Bilgi Dosyası )
Adı : Osman Demirci,
Yaşı : 28
Mesleği :  Bankacı
Mesleki tecrübesi : Dört yıl
Kariyer Beklentisi : Bankacılık'da kariyer yapmak
Askerlik durumu:  Askerliğini yapmış.
Aylık kazancı :  3000 TL brüt.
Yıllık kazancı : 36.000 Brüt
Beklenen ortalama yaşam süresi : 93 yıl
SGK'dan emeklilik yaşı : 65
SGK'dan beklenen emekli maaşının bugünkü karşılığı : 1200 TL
Hobisi : Yeni merakı var, yamaç paraşütü, eğitimi almaya başlayalı 3 ay oldu, fotoğraf çekmekten keyif alır.
Hobisindeki hedefi : Kişisel hedefi bu spor dalında ilerlemek, değişik yerlerde uçmak, fotoğraf çekmek, yurtiçi ve yurtdışı uçuşlara katılmak, yarışmalara katılmak.
Gelecekteki hedefleri : 'Uçarak Gördüm' isimli bir foto safari kitabı yayımlamak.
Yaşam ortamı : Ailesiyle birlikte yaşıyor.
Kadınlar ve Erkekler : 2 yıldır çıktığı bir kız arkadaşı var.
Aile beklentisi : Zamanı gelince önce evden ayrılmak ve kısmet olursa bir kişiden fazla bir ailesi de olması.
Yaşam Vizyonu : Hayatı keyif alarak yaşamak, farklı ülkeler, insanlar görmek ve lezzetler tanımak
Hayat Felsefesi : Yüzde elli bana yeter, mutluyum.
Her ay tasarruf yapabileceği miktar : 200-300 TL
Psikolojik Durum / Motivasyon : Duygusal / Yüksek
Sağlık : Ailede yüksek tansiyon ve kalp problemi var.
Sağlık Sigortası : SGK ve Özel olarak ayrı ayrı var.
Düzenli yaptığı spor ve faaliyetler: Her hafta bisikletiyle 6 saat geçiriyor.
Sosyal Sorumluluğu : Greenpace'e üye, ' yemezler' faaliyetini destekliyor.
Hayat Sigortası : Ferdi Kaza Poliçesi var.
İşsizlik Sigortası : Evet
Eğitim Sigortası : Çocuğu olmadığı için yaptırmamış.

Ek ama çok önemli sorular :

Bugünkü problemlerim :
Gelecekteki problemlerim:
Bugünkü başarılarım :
Gelecek deki başarılarım:
Bugünkü keyiflerim:
Gelecek deki keyiflerim :
Bugünkü Sağlığım:
Gelecek deki sağlığım :

Sanırım 20 yaş grubundaki Osman için yeterli bilgi topladık.


Model-1'in Emeklilik Bütçesi :

A- Aylık tasarruf miktarı 200 TL X 360 (ay) = 72.000 TL birikim ve  + bunun  30 yıldaki tahmini kazancı 628.000 = Toplam 700.000 TL bugünkü değer ile ( nasıl hesapladım önceki yazılarımda var )

B- Emekli olacağı 65 yaşından ortalama beklenen yaşam süresi 93 yaşına kadar bugünkü değer ile her ay 3000 TL programlı geri ödeme planından ödeme almak.

 C- Emeklilik deki toplam bütçesi : 3000 TL BES +  SGK maaşı 1.200 + babasından kalacak evin kirası 1000 TL = 5200 TL tek başına bir gelir elde etmek.

Hesaplamalar Emeklilik Gözetim Merkezi internet sitesinden A- Birikim bölümü ve B-Programlı geri ödeme bölümü ( http://emeklilik.egm.org.tr/  ) kullanılarak yapılmış olup, iyimser tahmin modeli kullanılmıştır.

Model-1'in Sağlık ve Hayat Planlamasını bir sonraki yazıma bıraktım yavaş yavaş yapacağım.

Şimdi sizlerden ricam öncelikli olarak kendi bilgi dosyanızı oluşturmanız ve kendiniz için bir emeklilik bütçesi yapmanız olacak. Lütfen unutmayın bilgi dosyanızı oluşturmak, bütçe yapmaktan daha zor olarak, hadi kolay gelsin. Korkmayın hayal kurun nasıl olsa her yıl hayallerinizi 1 kez kontrol ederek gideceğiz.

Bu konuda destek veya yardım isterseniz lütfen detayları benimle ermandincel@gmail.com adresine mail atarak paylaşınız ve çok konuşmama müsaade ediniz :))

Erman Dinçel

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Yaşam Süresi / Yaşlılık Süresi

SAĞLIK MODÜLÜ

Yaşam Süresi  veya Yaşlılık Süresi Ne Kadar?

Sorunun cevabı allah bilir olmayacak, yaşlanmak sadece bazı kişilerin kavuşabildikleri bir ayrıcalık da değil. Hastalık, sakatlık veya genç yaşta bir ölüm durumu oluşmaz ise veya ailenizde nesilden nesile aktarılan özel bir sağlık problemi de yoksa tahmin ettiğinizden daha uzun bir yaşam süreceğimizi düşünebilirsiniz.

Yaşam süresi üzerine yapılan araştırmalar veya demografinin ( nüfusun ) özellikleri araştıranlar, yaşam süresinin, yaşa ( yani doğum yılına ), cinsiyete ( kadın ve erkek ), yaşadığınız çevrenin özelliklerine, yaşam biçiminize, beslenme alışkanlıklarınıza ve nihayet ailesel-kalıtımsal özelliklere bağlı olduğunu söyleyeceklerdir.

Bir başka demografik özellik ise toplumlarda yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranının giderek arttığı yönündedir.

Kuzey Amerika'da 1990 yılı itibariyle 60+ ( üzeri ) kuşağın toplam nüfus içindeki oranı %16.6 iken, 2030 geldiğinde %25.4' yükselmesi bekleniyor. Japonya'da 1990 da bu oran %17.4 iken, 2030'da %35'e yükseleceği tahmin ediliyor. Asya ve Latin Amerika ülkelerinde ise bu oran 1990'da %7.2'den, 2030'da % 16'ya yükselecektir. Türkiye ve Almanya'yı mukayese edersek 2040'da yaşlı kişilerin toplam nüfusa oranı Almanya'da %35'e ve Türkiye’de %25'e ulaşacaktır (1)

Mortalite: Ölme veya hayatta kalma olasılığını, yaşa ve cinsiyete bağlı olarak gösteren ve ülke bazında yapılan bir istatistiki tablodur. Bu tabloya bakarak içinde bulunduğunuz yaşda ölme veya hayatta kalma olasılığınızı bulabilirsiniz. Bu tip istatistiki tablolar bir ülkedeki ölme oranlarına, yaşlarına ve sebeplerine göre oluşturulmaktadır. Tabiki bu tabloları Hayat Sigortası şirketleri daha çok oluşturmakta ve kullanmaktadır.

Bu tablolardan yola çıkarak Türkiye’de ortalama yaşam süresinin kadınlarda 73-75 ve erkeklerde 71-73 olduğunu söyleyebiliriz.

Yine aynı tablodan yola çıkarak kişilerin doğum yılları 10 yıl gençleştikçe yaşam sürelerinin ortalama olarak 2 yıl arttığını da söyleyebiliriz.

Özet olarak 1940 doğumlu kadınlar ortalama 74-76 yaşıyorlarsa, 1950 doğumlular ortalama 76-78, 1960 doğumlular 78-80, 1970 doğumlular 80-82, 1980 doğumlular 82-84, 1990 doğumlular 84-86, 2000 doğumlular 86-88 ve 2010 doğumlular 88-90  yaş ortalama ile yaşayacaklardır.

Bu arada önümüzdeki 40 yılda Türk insanının ortalama yaşam süresinde bir miktar daha Avrupa veya Kuzey Amerika ülkelerini yaklaşacak, 1980 doğumlular için +3 ve 1990 doğumlular için +4 ortama yaşam süresine ilave olacaktır diyebiliriz.

Yeniden hesaplamalar yapacak olursam, 1980 doğumlu bir kadın 82-84 ortalama fakat +3 yıl ile 85-87 ortalama ile yaşayacaktır. 1970 doğumlu erkek 77-78 ortalama fakat +2 ile 79-80 ortalama ile yaşayacaktır.

Şimdi sizden ricam lütfen kendiniz için yukarıdaki üç paragraftan yola çıkarak ortalama yaşam sürenizi hesaplayınız:)))

Hesapladınız mı?


Şimdi bulduğunuz rakama aşağıdaki rakamları ekleyin veya çıkarın.

A-Hayata pozitif bakıyorsanız, yani bardağın dolu tarafını görüyorsanız, neşeli ve keyifli bir hayat sürüyorsanız ortalamanıza +2 yıl daha ekleyin.

B-Sigara kullanıyorsanız -2 yıl çıkarın.

C-Düzenli spor yapıyorsanız, açık havada haftada en az 3 kere 1 saat hızlı tempoda yürüyebiliyorsanız +3 yıl ekleyin.

D-Düzenli ve yüksek oranlı alkol kullanıyorsanız -3 yıl çıkarın. ( günde 1 kadeh kırmızı şarabın ideal olduğunu söylerler)

E-Ailenizde kalp ve damar hastalıkları, kanser, MS benzeri tehlikeli hastalıklar varsa bunların ortaya çıkmaması için veya bunlara karşın yaşayabilmek için bir düşünceniz, stratejiniz veya fikriniz olmalı. Aile kökenleriniz yaşam süreniz üzerinde çok çok etkili olacak, lütfen ailede cinsiyetinize bağlı olarak büyüklerinizin yaşam süreleriniz ve ölüm nedenlerini de göz önüne alınız. ( kadınlar ailedeki yaşı büyük ve kan bağı olan diğer kadınlara, erkekler ailede yaşı büyük ve kan bağı olan diğer erkeklere bakmalı )

Tüm bu hesaplamaları neden yaptık?

1-Birgün gerçekten hepimiz emekli olacağız, eğer ortalama olarak ne kadar yaşayacağımızı bilirsek veya ölçebilirsek ona göre geleceğimizi daha gerçekçi bir şekilde planlayabiliriz. Bu sebeple hep birlikte ortalama yaşam süremizi tahmin etmeye çalıştık. Evet birçok sağlık problemi ve hayat riskimiz var ama unutmayınız tüm bunlara karşın ortalama yaşam süresi uzamaktadır.

Birikim, Sağlık ve Hayat planımızı yaparken bu süreye dikkat edeceğiz. 78 yaş ortalama yaşam süresi olan bir kişinin gelecek beklenti ve planları ile 88 ortalama yaşam süresi olan bir kişinin beklentileri aynı olmayacaktır.

2-Bu noktada ikinci hedefimizin de sadece uzun yaşamak veya yaşam süresini ölçmek değil, yaşarken yaşam kalitesinin de yüksek olmasını, yani yaşlılık ve yaşlılık bakımı ile ilgili problemleri de düşünmek bunlara da çözüm üretmektir.

Eskiler daha uzun yaşamıyordu, daha sağlıklı ve doğal beslendikleri için sağlık problemleri daha az oluyordu ve biz onlara bu sebeple 'eski toprak' diyorduk.

Hadi kalın sağlıcakla, artık ortalama ne kadar yaşayacağınızı biliyorsunuz?

Sağlıklı ve keyifli uzun bir yaşam dilerim.

Erman Dinçel

----------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1) Roloff, J. 1996. 'Alternde Gesellschaft in Deutchland. Eine bevölkerungsstatistissche Analyse' in Aus Politik und Zeitgesschichte 35: 3-11 / Tufan İsmail 2006, Antalya  ' Yaşlılıkta Bakıma Muhtaçlık ve Yeni Bir Bakım Kültürü, Gero Yay Yayınları.



4 Mayıs 2012 Cuma

BES'de Birikimlerin Tahmin Edilmesi-1

Birikim Modülü

Bireysel Emeklilikde Birikimin Tahmin Edilmesi-1

Yazıya başlarken belirtmeliyim, bu haftaki ilk konumuz biraz ağır, başlarken açıkça ifade edeyim de can sıkıntısına neden olmayayım dedim.... Hesap kitap işi bu ne yapalım arada böyle de olacak.

Bireysel emeklik sisteminde katılmış bir kişinin sorduğu ilk sorulardan birisi: Mesela  'Ayda 100 TL yatırsam 10 yıl sonra ne kadar birikimim olur?' sorusudur.

Bu sorunun tam ve doğru cevabı : Seçtiğiniz emeklilik fonunun kazancına veya kaybına bağlı olmaktadır.

Diğer tarafdan yukarıda açıkladığımız cevap katılımcıları tatmin etmemekte ve belirsizlik de yaratmaktadır.

Mevzuatta bu belirsizliği ortadan kaldırmak için ve BES mevzuatında katılımcıların sorularına tek bir cevap verebilmek amacıyla birikim miktarının tahmin edilmesi, fakat bu tahmin katılımcılara söylenirken bunun sadece fikir vermek amaçlı olduğunun belirtilmesi gerektiği söylenmektedir.

Özet olarak yukarıda belittiğimiz ( altı çizilmiş olan ) cevap tam doğru olmakla birlikte katılımcıya, fikir vermek için tahminde bulunulabilecek ve BES'de getiri garantisi anlamına gelen bir ifade kullanılmayacaktır.

Hesaplama:

Birikimin hesaplamalarda kullanılan formülün adı 'Anüite Formülü' (taksitli ödeme formülü ) olmaktadır.
Formül :  FV= A*((((1+R)^N )-1) /R)  bu formüldeki değişkenlerin adları FV= Birikim, A= Ödeme Miktarı (TL), N= Dönem Sayısı ve R= Kazanç oranı olmaktadır. Bu noktada formulü bilmeniz gerekmemektedir. Ben sadece meraklısı için hesap makinasına veya excelle tablosuna girilecek şekilini yazmak istedim.

Örnek: Ayda 100 TL yatıran bir katılımcı, 120 Ay ( 10 yıl ) boyunca ödeme yaparsa ve seçtiği emeklilik fonu aylık %083 ( yılllık %10 ) kazandırırsa, 10 yıl sonra ne kadar birikimi olur? Cevap: 20.437 TL olur.

Garanti mi? Hayır garanti değil; seçtiği emeklilik fonuna bağlı bu rakamdan daha az da olabilir daha çok da olabilir.

Yukarıda yapılan örnek yıllık %10 reel ( enflasyondan arındırılmış) kazanç elde eden bir emeklilik fonunun sonucudur. BES mevzuatatı buna iyimser tahmin denilmektedir. Eğer yıllık kazancı reel %6 ( aylık karşılığı  %05 ) alınırsa buna da kötümser tahmin adı verilir. Burada dikktinizi çekmek istediğim bir başka nokta da söylenen rakamların net bugünkü deger ile ifade edilmesidir. Yani bugünkü şimdiki 20.437.- TL'den bahsediyoruz.

Soru : 'Ben yukarıdaki formülü bilmeden hesap yapamam mı?'

Cevap: Yaparsınız, tüm emeklik şirketlerinin internet sitelerinde yukarıdaki iyimser veya kötümser tahmini yapan hazır hesap makinaları olduğu gibi Emeklilik Gözetim Merkezinin de ilgili sayfasına giderek http://emeklilik.egm.org.tr/?sid=34 bu hesaplamayı yapabilirsiniz.

Soru : Tüm bu hesaplamaların yapılmış olduğu hazır bir tablo veremezmisiniz?

Cevap: Verebiliriz ama buradaki rakamların garanti olmadığını da tekrar hatırlatırız.

Tablonun Varsayımları:

Varsayımımız-1, yıllık %10 ( aylık 0.0083 ) getiren bir emeklilik fonunda birikim yapılırsa ( iyimser )
Varsayımımız-2, her yıl ödenen katkı payını enflasyon kadar bile artırmadık hep 100 TL kabul edilirse
Varsayımımız-3, BES vergi teşvikini, işveren veya devlet teşvikini hesaplamamıza hiç katmazsak

<><><><><><>
TABLO                           
12 Ay
120 Ay
180 Ay
240 ay
360 Ay
456 Ay
A= TAKSİT(TL)
100
100
100
100
100
100
N=DÖNEM (AY)
12
120
180
240
360
456
R=GETİRİ ( AYLIK)
0.0083
0.0083
0.0083
0.0083
0.0083
0.0083







FV=BİRİKİM (TL)
 1.256
 20.437
 41.300
 75.500
 225.000
 510.175







ANAPARA
 1.200
 12.000
 18.000
 24.000
 36.000
 45.600
NEMASI
 56
 8.437
 23.300
 51.500
 189.000
 464.575






ANAPARA %
%96
%59
%44
%32
%16
%9
NEMASI %
%4
%41
%56
%68
%84
%91


 Tablonun yorumlanması:

1-12 ay boyunca ayda 100 TL ödeyen bir kişi ( 12 ay sütunu ), aylık 0.0083 ( yıllık %10 reel) getiri sağlayan bir fona birikimlerini yatırırsa yılın sonunda 1.256 TL birikimi olur. Bunun 1.200 TL'si anapara, 56 Tl ise yıllık kazançtır. Bu size düşük gelebilir ama unutmayınızki her ay 100 TL ödediniz, yılın başında 1.200 TL ödediyseniz sonuç daha farklı olurdu. ( 1.440 TL civarında)

2-120 Ay ( 10 Yıl sonra ) 20.437 TL'niz, 360 Ay sonra 225.000 TL niz olabilir.( Bugünkü değerle )

3-Ne kadar uzun süre biriktirirseniz sonuçta toplu paranızın içinde cebinizden çıkan para miktarı oran olarak azalır. 10 yılda ana paranız %59'da iken, 30 yılda anaparanız toplu paranız içinde %16 ya düşmüş, nemanın neması yöntemi ile birkim kartopu gibi yıllar içinde hızla büyümüştür.

Son soru : Yukarıdaki tablodaki rakamlar kadar kazandıran fonlar BES'de gerçekten var mı?

Cevap: tabiki daha fazla veya daha az kazandıran fonlar her emeklilik şirketinde mevcut. Özellikle her emeklilik şirketinin Dengeli veya Esnek Fon Performanslarını mutlaka internet sitelerinden inceleyiniz, yıllık enflasyonun üzerinde kazandıran fonları seçmeye çalışınız. Likit Fon her gün kazandırır ama yılın sonu geldiğinde kazancınız enflasyonun altında kalacaktır. Likit Fon bireysel emeklilik sistemi içinde bir yatırım aracı değil, bir risk yönetim aracıdır unutmayınız ve Likit Fon alıp büyük birikim hayaline kapılmayınız.

Buradan çıkarılacak sonuç veya tavsiyelerimiz ise: ( aşağıdaki başlıkların  her birinde ayrı ayrı yazılarımız olacak)

1-Emeklilik fonu seçiminiz çok önemlidir, bilerek, öğrenerek veya yardım alarak seçim yapınız.

2-Her yıl aynı günlerde birikim durmunuzu kontrol ediniz. Yukarıdaki sistemleri kullanarak her yılın sonunda ne kadar paranız olmalı? gerçekten birikimiz hangi rakama ulaştı, mutlaka ama mutlaka yılda en az bir kez kontrol ediniz. Bunu yapamıyorsanız emeklilik şirketinizden yani yetkili bir kişiden ( BES aracısından ) destek isteyiniz.

3-Yıllık hedeflerinizi tutturamadıysanız yanlış fon seçimi yaptınız! Yanlış bir ödeme planınız var! Yanlış bir şirkettesiniz demektir. Düzgün bilgilendirme hizmeti de alamıyorsanız, fon dağılımızı yılda 6 kez, plan değişiminizi yılda 4 kez ve şirketinizi  de 1 yılı tamamladıktan sonra değiştirebileceğinizi unutmayınız.

Son söz:  Hemen üst paragrafdaki 2. maddeyi eğer planlayıp uygulamaya başlarsanız, HAYIRLI OLSUN, emeklilik birikimlerinizi planlamaya başladınız demektir.

O zaman bir sonraki yazılarımızn  konusu hangisi olsun siz karar verin?

A-56 yaşına kadar ne kadar birikim yapmalıyım?

B-Bu kadar birikim yapabilmek için aylık nekadar tasarruf yapmalıyım?

C-Birikim hedefime ulaşırsam bu birikimle ne yapabilirim?

D-Kaç çeşit emeklilik yöntemi mevcut?

E-Kaç yaşına kadar yaşarım ki, bu kadar birikim yapayım? Ne gerek var?

F-Hangi emeklilik fonu? Fonların içindeki yatırım araçları nelerdir?  Fonların riskleri nelerdir?

E-Menkul kıymetlerin özellikleri ve riskleri nelerdir?

G-Emeklilik sonrası maaş alternatiflerinden 'Gelir Sigortası' Nedir? Nasıl Hesaplanır? Nasıl Uygulanır?

Erman Dinçel

4 Mayıs 2012