3 Kasım 2015 Salı

Adama '' her boyayı boyadın fıstığı yeşil mi kaldı '' derler :) ama yine de yazdım ( ABD'de 2016 Başkanlık Seçimleri ve Demokratlar'da Sosyalist Bir Başkan Aday Adayı ve Verdiği Sözler )

ABD Seçim Dedikosu

ABD'de 2016 Kasım ayında yapılacak Başkanlık seçimlerinde adayların kendi partilerinin içindeki mücadeleleri tüm hızıyla sürüyormuş.

Demokrat Parti'de Hilary Clinton ( Eski Dış İşleri Bakanı ve Politikacı ) ve Bernie Sanders ( Senatör ) geriye kalan iki aday adayı iken, Cumhuriyetçi Parti'de Donalt Trump ( ünlü emlak zengini ) ve Ben Carson   ( Beyin Cerrahı ) ön plana çıkmaktaymış.

ABD halkı 8 Kasım 2016'da  58. kez başkanlık seçimi için sandık başına gidecek. Her iki parti de şubat 2016 ayından itibaren belirlenen takvime göre parti kurullarını toplayacak ve aday adayları, eyaletlerde yapılacak ön seçimlerde avantaj sağlamaya çalışacakmış. 
Ön seçimlerin tamamlanmasının ardından Temmuz ayında yapılacak kongrelerle iki partinin başkan adayları netleşmiş olacakmış. ( Daha önceki seçimlere bakarak katılımın düşük olduğunu belirtelim son seçimlerde %58 ondan önceki seçimde %67 seviyesinde ) 

Bu arada karıştırmayalım ve hatırlayalım lütfen ABD'de Cumhuriyetçiler sağ ve muhafazakar kesimi temsil ederken, Demokratlar sol demeyeceğim ama değişime daha açık, farklı görüşlere ve renkleri bünyesinde bulunduran, sosyal fikirleri bulunan daha topluma dönük partisidir ABD'nin.

Demokratlarda durum

Demokrat Parti'deki siyasi tablo, Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın aday adayı olmayacağını açıklaması ile büyük oranda netleşmiş. Birkaç ay önce oğlunu kaybeden ve zor günler geçiren Biden, uzun bir süre kararsızlık yaşasa da sonunda Başkanlık yarışına girmeme kararı almış. Bu gelişmenin, anketlerde zaten Bernie'nin önünde gözüken Clinton'a fazlasıyla yarayacağı yorumları yapılıyor. Biden'ın yarışa katılması durumunda Clinton'ı daha zorlu bir adaylık süreci yaşayacakmış çünkü her iki isim de Demokrat Parti'de benzer bir seçmen kitlesine hitap ediyormuş. Gazete dedikodusunu biraz derinleştirirsek aslında Bayan Clinton'un öne geçmesinin nedeninin geçen ay kongrede 11 saat ifade vermesi  sırasında ( Libya Bingazi'deki ABD Büyükelçiliğinin basılması olayı ile ilgili olarak ) ifade sırasında oldukça tecrübeli davranarak bu olayın tüm sorumluluğunu alması ve siyasi irade ve olgunluğu ile rakiplerinin kamuoyu yoklamalarında önüne geçmesiymiş. 

Diğer taraftan Bayan Clinton'un özellikle CNN'i arkasına aldığı ve basından büyük destek ( maddi manevi ) aldığı veya bulduğu konuşuluyor. Bu konuşmanın yapılmasının nedeni ise CNN'de ki mülakatta parti içindeki rakibini de yani Bernie yi de aynı şekilde kamu oyu önünde geride bırakması olarak görünüyor. Hatırlayanlar bilirler Bayan Clinton için Dış İşleri Bakanı olduğu dönemde özel e-posta adresini devlet işlerinde kullanması ve bu gmail postanın hacerlar tarafından ele geçirilmesi ile yazışmalarının deşifre olması bir scandal olarak kabul edilmişti ve partisinden çok eleştiri almıştı.

Bayan Clinton önde olmasına rağmen parti içindeki rakibi olan Senatör Bernie Sanders üzerinde biraz durmak ve sizin biraz dikkatinizi çekmem gerekiyor, bu başkan aday adayı ( Bernie ) seçilirse yapacaklarınına baktığınızda, 1-Üniversite Öğrencilerinin Banka kredi borçlarını silmek-azaltmak veya yeniden yapılandırmak istediğini ( ABD'de Üniversite okumak için alınan kredilerden oluşan batık borcun 1 Trilyon Dolar olduğu ve mezun olan öğrencilerin 150-250 bin dolar arası borçlu olduğu ve bu borcu mezun olduktan sonra iş bulup ödeme imkanlarının olmadığı konusunda 2014'de ABD'de araştırmalar açıklanmıştı ), 2- Üniversiteleri bedava hale getireceğim demekte Bernie, 3- Emeklilerin sağlık problemlerini tam çözeceğim yani Devlet karşılayacak demekte ve bedava sağlığı toplumun ihtiyaç duyan kesimlerine yaygınlaştıracağım ve 4-Hapishanelerdeki yaşam koşulları ile hala ayrımcılığa veya ırkçılık ile karşı karşıya kalan kesimlerin durumlarını düzelteceği sözünü veriyor. Bu sözlere baktığınızda Bernie'nin ilk sosyalist başkan adaylarından birisi olduğunu söylemek mümkün. ( hadi hayırlısı demokratik-sosyalist diye yeni bir kavram var :) ). 

Demokrat Partide Bayan Clinton'un şansının daha yüksek olduğu veya geçen iki haftadan beri kamuoyu yoklamalarında önde olduğu rahatlıkla söylenebilir ama unutmamak gerekir ki eğer Clinton ABD Başkanı olarak seçilecek olursa, Bernie'de başkan danışmanı olacak ve bu topluma verilen sözleri Başkan ve Başkan danışmanları birlikte tutmaya çalışacaklar. Kısacası ABD'nin daha sosyal bir devlet olacağını, vatandaşına daha fazla harcama yapacağını, toplumsal problemlere daha fazla eğilebileceğini ve insan haklarında ülkenin mesafe alabileceğini söylemek mümkün. 

Bayan Clinton seçim kampanyası boyunca gittiği eyaletlerde büyük kalabalıklar toplayan ve partinin sol kanadını temsil eden Bernie ise ileri yaşına rağmen özellikle gençlerden aldığı destekle dikkat çekiyormuş. Bununla birlikte, kendisini "demokrat sosyalist" olarak tanımlayan ve gelir dağılımındaki eşitsizliğe yaptığı vurgusu ile tanınan Bernie'nin, Dünyada belki de kapitalizmin en hakim unsur olduğu ve toplumun geniş kesiminin sosyalizmin tartışılmasına bile derin şüpheyle baktığı ülke olan ABD'de şansının sınırlı olduğu yorumu yapılıyormuş. ( tartışılabiliyor olması bile güzel bence )

ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarının anketlerini bir araya getiren "realclearpolitics" adlı internet sitesindeki son anketlere göre Clinton, yüzde 25'e karşı yüzde 48 ile Bernie'nin açık ara önünde gözüküyor ve Biden'ın aday olmamasıyla Clinton'ın hedefine bir adım daha yaklaştığı belirtiliyor.  
Bu arada Bernie'nin bir özelliğini daha söyleyelim, '' bağış kabul etmeyen ve etmeyecek tek başkan aday adayı '' ünvanına da sahip.

Cumhuriyetçilerde durum 

Cumhuriyetçi Parti'deki yarış ise Demokratlara göre biraz daha karmaşık gözüküyor. Şuanda 15 adayın yarışa devam ettiği partide, şimdiye kadar sadece iki aday yarıştan çekilmiş. Cumhuriyetçi Parti'nin 2012 yılındaki başkan adayı Mitt Romney, bu seçime katılmayacağını daha önce ilan etmiş.

Cumhuriyetçi Parti'de ismi ön plana çıkan adayların başında emlak zengini Donald Trump ile ünlü beyin cerrahı Ben Carson geliyor. Ancak, eski Florida Valisi ve eski ABD Başkanı George W. Bush'un kardeşi Jeb Bush, Teksas senatörlerinden Ted Cruz ve Florida senatörlerinden Marco Rubio'nun da yarışın ilerleyen safhalarında atılım yapabilecekleri belirtiliyormuş.

AP-Basın anketine göre Cumhuriyetçi seçmen başkanlık yarışında Trump'ı en güçlü aday olarak görürken partinin önde gelenleri ise ona hiç şans vermiyormuş. Ankete katılan 10 kişiden 7'si Trump'ın, 6'sı ise Carson'ın aday gösterilmesi halinde 2016 seçimlerini Cumhuriyetçilerin kazanabileceğini düşünüyor. 

Bununla birlikte CBS televizyonu ile New York Times'ın Cumhuriyetçi seçmenler arasında yaptırdığı son ankette ise Carson'ın yüzde 26'lık oy oranı ile Trump'ın 4 puan önünde olduğu görülüyor. Farklı anketler, Trump ile Carson arasındaki rekabetin tüm hızıyla sürdüğünü gösteriyormuş. 
Ancak her iki adayın da şimdiden tartışma konusu olan açıklamaları hafızalardaki tazeliğini koruyormuş. Derin bir nefes alın ve Carson'ın, "ABD Başkanı Müslüman olmamalı" açıklaması hala tepki toplarken, Trump'ın cami karşıtı açıklamaları ile Meksikalı göçmenleri "suçlu" ve "çapulcu" ilan etmesi gündemi meşgul ediyormuş.

Siz anladınız mı? durumu, bize en yakın  ve sempatik duran kim? Tabiki Bayan Clinton :)

Trump ve Carson'ı takip eden Bush, Cruz ve Rubio'nun adaylık şanslarının birbirine yakın olduğu değerlendirilse de Bush, Musevi lobisiyle yakın ilişkileri ve arkasındaki Hispanik ( latin amcalar teyzeler ) desteği nedeniyle bir adım öne çıkıyormuş. 

Sonuç;

Medya kuruluşlarının anketlerini bir araya getiren realclearpolitics verileri ''bir takım ihtimallere ışık tutuyor''  denilmekte ve  buna göre başkanlık seçiminde Clinton, Trump'a karşı yarışırsa birkaç puan farkla seçimi kazanabilecekmiş. 

Carson veya Bush'a karşı yarışması halinde ise birkaç puan farkla kaybedebilecekmiş. Aynı anketler Berinie nin Trump'ı yenebileceğini ancak Bush'a yenilebileceğini gösteriyormuş :) ( bize ne yav )

Şimdi seçime 1 yıl kala hal böyle iken, süre oldukça uzun iken ve adayların mücadelesi bize devam edecek görünüyor iken,  2020 yılına doğru ABD'yi kimin yöneteceği tabiki bizi de Dünyayı da etkileyecektir. 

Bayan Clinton'un ( Bernie fikirleri ile destekli ) şansının giderek artacağını yönünde tahminde bulunanlar çoğunluktayken, son 15 yılda ( 2000 yılı Eylül olaylarından beri ) halkına nazaran daha güçlü hale gelen ve Dünya'da güçlü konumu koruyan Devlet olarak ABD'nin bu zenginliğini haklı ile daha fazla paylaşabileceği de konuşuluyor. 

Azıcık Ekonomi ve Türkiye

Diğer taraftan bu ekonomik gelişim düzeyi ve büyüme oranları ile 2030 yılı geldiğinde Çin'in beklenen GSMH rakamı ile ( 30-33 trilyon USD olma olasılığı ) 1.numaralı ekonomi olma riskinin karşısında ABD'nin Pasifik İşbirliği'ni devreye almaya çalıştığını da hatırlatmak isteriz.  Yani Dünya değişim içinde yatırım yapılan alanlar önümüzdeki yıllarda Çin'den, Pasifik adalarına doğru kaymak durumunda eğer ABD, Japonya, Rusya ve Avrupa Birliği bu anlaşmayı uygulayabilirse. *

Şimdi ABD'de faizlerin kaçınılmaz olarak 2016'da artacağını yani sermayenin yeni yönünü bulmak üzere ABD'de geri döneceğini  ( zaten 2013 Mayıstan beri durum bu ) daha sonra pasifiğe doğru, yeni yönüne doğru akacağını tahmin etmek zor değil. İşte bu noktada önümüzdeki dönemde sıcak para çıkışının süreceği ve büyümesini dış kaynakla yapan bizim gibi ülkelerin ekonomik olarak zorlanacağını söyleyebiliriz. 

Şimdiki rakamlar ile 2023 hedefi oluşturmanın sakıncasını, büyüme ve enflasyon rakamları ile faizleri tahmin ederken ve bütçe oluştururken bunların varlığını artık seçim söylevlerinin ötesine taşımak daha gerçekçi projeksiyonlar ve bal gibi risk yönetimi yapmaya devam edilmesi gerekiyor.

Siyasi mücadeleler ve dalgalanmalar ülkede risk yönetiminin yapılmamasına ve büyük kitlelerde birikim ve sermaye kaybına neden oluyor. Sürekli inşaat sektörü ile büyümeyi sağlamak veya sürdürmek gerçekçi değil.

*( Şuanda ABD GMSH 16 trilyon USD ( 1. sıra ) ve Çin'in GSMH 9 trilyon ( 2. sıra ) USDve Türkiye GSMH 0.8 trilyon USD 17.sırada ve 11. sırada G.Kore var sanırım 1.4 Trilyon USD )

Saygı, Sevgiler ve güzel günler

Erman Dinçel
3 Kasım 2015, Salı

Not: Bu yazıdaki kaynakça ABD yerel gazetelerin yazı ve haberleri, bu gazetelerin politika ve dedikodu köşeleri, internet siteleri ve 2014 yılı yapımı '' Ivory Towers '' belgeselidir. Ekonomik veriler ise bir ekonomist olarak  zaten takip ettiğimiz verilerdir. Türkiye ile ilgili çok birşey yazmamaya çalıştım amaç genel gidişata bir bakış.