8 Mayıs 2021 Cumartesi

Kotasyon'a Bakış, Borçlanma, Enflasyon ve Risk Yönetimi

 KOTASYON ve BORÇLANMA 

Bugün konumuz 128 Milyar dolarlık işleme bir başka açıdan bakmak olacak.

“yıktın serbest piyasası eyledin viran, gideyim Adam Smith ‘e haber vereyim heman”..."Hacivat'ın ifadesi ile serbest piyasanın durumu" )

TCMB Açık Piyasa İşlemleri (API) adı altında iki yöntem ile bankalararası piyasada işlem yapar (müdahale eder), bunlardan birisi ihale yöntemi (ihale düzenlemek) ve  ikincisi ise doğrudan satış yöntemi (kotasyon yöntemidir)

Her iki yönteminde ortak özelliği çalışma biçiminin;
a)kuralların önceden belli olması,
b)limitlerin ve
c)işlem yapanların (bankalar) belli olmasıdır. 
d)işlemlerin şeffaf yapılması ve
e)işlem yapılırken arz/talep e göre fiyat oluşmasına müsade edilerek
f)en iyi fiyata (ideal denge) piyasa dengesi içinde ulaşılmasıdır.


İşte bu noktada DİKKAT TCMB nin Hazine üzerinden (hazine ile bilinmeyen bir sözleşme ile) Hazine -Kamu bankaları marifeti ile döviz satma müdahalesi;
a)SERBEST PİYASA değildir ve

b)Fiyat ŞEFFAF oluşmaz kısaca
c)ARZ/TALEP dengesi oluşmamıştır.
Bu üç teşhis satılan dövizin,
d)satış etkisinin sınırlı kalması anlamına da gelir, kısaca devlet
e)REKABET bozucu yönde
f)MANİPÜLATİF işlem yapmıştır. 
Diğer bir yönü ile
g)SWAP ile borçlanma mekanizması (emme basma tulumba ile aynı kuyudan su çekip aynı kuyuya boşaltıp tekrar tekrar borçlanarak borç batağına saplanmak) kısaca kontrol dışı ve yetki dışı yöntemler ile yeni borçlanma kapasitesi yaratarak hem TCMB hem de kamu bankalarının bilançolarını bozmak ve kamu bankalarında sermaye kayıplarına neden olma potansiyeli anlamına da gelir. 

RİSK-1: Serbest piyasa kurallarının işlememesi ile birlikte, yetkisiz, limitsiz ve farkında olmadan, kontrolsüz ve denetimsiz aşırı borç altına girme (borç ana para riski) RİSK-1 oluşmuştur. Bu risk henüz ekonomi ile uğraşan siyasetçilerin söylemine yansımamıştır bu konuda politika geliştirilmemiştir.

Şimdi KOTASYON ve ENFLASYON'na bakalım;

Konuya başlarken yukarıda doğrudan satışı kotasyon yönteminden bahsetmiştik ama konunun biraz daha detayına bakarsak hiçbir siyasetçinin görmediği bazı detayları daha görebilir ve RİSK-2 yi de dile getirebiliriz.

Doğrudan satışın da iki piyasası var, birisi Bankalararası Piyasa (ekranlardan izlenir ve kuruma özel limitli ve kurallı olan) diğeri TCMB nin doğrudan bir banka ile işlem yapması ve gerekirse özel limitli ve özel yöntemli vey kuralları esnek olan.

Her ikisinde de kotasyon yöntemi tercih edilir tabiki.

Kotasyon yöntemi nedir? 

Anlatım; TCMB telefon veya dealing sistemleri aracılığı ile bir Bankayı arar (veya tam tersi) alış ve satış yönünü belirtmeden döviz piyasası işlemi ise mesela 1 milyon ABD doları için kotasyonunuz nedir? Diye sorar? 
Karşı taraf (Banka) almak ve satmak için aynı anda bir alış ve bir satış kuru belirtir, buna kotasyon denir.

TCMB karşı tarafın alış fiyatını kabul ederse fiyatı tekrar ederek onaylar (bunun anlamı TCMB döviz satış yaptı olur) ve peşinden “işlem tamam” “deal done” der. 

TCMB peşinden ikinci bir adım atarak şimdi kotasyonunuz nedir? Diye tekrar sorabilir veya telefonu kapatabilir.

Eğer TCMB tekrar fiyat sorarsa, karşı taraf (Banka) TCMB nin satıcı olduğunu anlamıştır ve daha ucuza almak için kotasyonundaki alış fiyatını aşağı çeker ve böylece banka ile TCMB arz/talep dengesi gözeterek yeni kotasyon oluştururlar ama lütfen dikkat fiyat aşağıya düştü.

Kotasyon çift taraflı fiyat vermek anlamına geleceği gibi alım kotasyonu veya satım kotasyonu gibi yönünü belli eden fiyat müdahalesi de yapılabilir. Tüm bu işlemlerde bankalar belli bir limit içinde (günlük kredi line) hareket ederler, 

Bu işlemlerde karşılılı konuşanlar ile limitleri önceden belirlenmiş ve banka YK tarafından yetkilendirilmiş kişiler işlem yapabilirler.

Şimdi TCMB hazine arasında şartlarını bilmeyen bir sözleşmeye dayanarak yapılan işlemlerde, kotasyon yöntemimi bozuldu mu acaba? Eğer bu yöntem bozulduysa bakın neler gerçekleşir. 

Kotasyon yöntemini bozduğunuz an aşağıdakiler gerçekleşir;
a) denetimsizlik
b)yetkisizlik
c)limitsizlik
d)şeffaf olmayan yöntemle işlem yapma sonuçta kontrolsüz biçimde 128 milyar dolar kaybetme, hatta durumdan haberin olmaması (veya benzeri rakam) bu durumda
e)Bankacılıkta haksız rekabet
d)35 yıllık organize ve tezgahüstü Bankacılık ve Merkez Bankacılığı kurallarının çiğneme ve en kötüsü 
f) Bilinçsiz Swap yöntemi ile (Latin Amerika’dan kötü yöntemi kopya çekme) ile BORÇ ALINAN döviz ile piyasaya müdahale etme aymazlığına düşme.
g)tüm bunlar yaşanırken BDDK nın yabancı bankalara ve piyasalara işlem kısıtı getirmesi, döviz zorunlu karşılıkları ile oynayarak sanal zorunlu karşılık yaratarak ek kaynak varmış gibi oluşan bankaların zorunlu karşılık emanetlerinden de döviz varlığı varmış gibi kaynak oluşturulması. 

Bu yöntemi bir miktar daha açalım son iki yılda DTH 165 milyar dolardan 235 milyar dolara çıktı bu mevduat artışı 80 milyar dolar ve zorunlu karşılık %10 desek TCMB de TL döviz nakit veya döviz varlık ile TL varlık olarak tutulacak karşılıkları artırmak da TCMB açısından kaynak yaratmaktır. Özet olarak bu kaynak da satılmıştır.

Diğer taraftan çok dikkat.... TCMB ile Bankalar arasındaki ROM/ROK mekanizması + SWAP'ın TL ayağındaki kaynağın da TCMB'de emanet kalması veya Kamu Bankasında kalması durumunda vadeye kadar ortaya birden AŞIRI TL bollaşması ortaya çıkmıştır ki bugün yaşanan enflasyon artışının arkasında bu TL kaynağın 2020 de (Kredilerin 2,5 Trilyon TL'den 3,4 Trilyon TL ye çıkarak 900 Milyar TL kredi artışı)) kredi olarak kullandırılmasının etkisi bulunmaktadır. Lütfen dikkat tüm bu çabaya rağmen ekonomi canlanmamıştır.  
(Döviz işlemi ile enflasyonda ortaya çıkardık maşallah) RİSK-3*

Kotasyon konumuza geri dönersek, kanuna uymama, yönetmelik ve tebliğlere uymama, kuralsız ve denetimsiz işlem yapma sadece aşırı borç yaratma sonucunu doğurmamış veya döviz rezervini ve ihtiyat akçesini kaybetme riskini doğurmamış, Türkiye’nin finansal imajını zedelemiş ve bu sebeple yaşanan güven kaybı sebebi ile ülke riskli ülkeler liğinde üst sıralara yükselmiş ve 5 yıllık CDS oranı 2020 de 600 puanı yani en az %6 ek faiz maliyeti ile borçlanma yolunu açmıştır. 
Ek faiz maliyeti derken sadece piyasa borçlanma usullerindeki faziden bahsetmiyoruz, SWAP'ın fiyat hesabında kullanılan döviz faizinden de bahsetmek istiyoruz.(Bunu da kimse sorgulamaz bu SWAP'ların hesabında kullanılan faizin maliyeti acaba nedir? bu adamlar neyin karşılığınada SWAP yaptılar?)

EVET KONUNUN SONUNA GELDİK, sadece ana para değil, ülke bu işlemler ile aşırı FAİZ BORCU ile karşı karşıyadır. (Türkiye faize ne ödüyor hesaplaması yapan dostlar SWAP maliyetindeki faiz artışını maalesef ölçemiyoruz haber vereyim de sonradan sıkıntı olmasın)

(Aklıma iyi şeyler gelmiyor, amacım uyarmakdı, korkuyorum çünkü  "iliğimize kemiğimize kadar sömürüleceğiz" diye düşünüp gelecek için panik oluyorum.

Biz buna RİSK-2 diyelim yani faiz maliyetinin ve faiz miktarının olağanüstü artması RİSK-2

Bu yazıda RİSK-1, RİSK-2 ve RİSK-3 ile tanışmış ve farketmiş olduk.

Türkiye'nin önünde RİSK-4 Türkiye Varlık Fonu'nun borçlanması ve Hazine garantileri'nin bilinmeyen riski ile RİSK-5 KÖİ Ödemeleri'nin şimdi ve gelecek için yarattığı riskler de mevcut.

Umarım siyasi partilerin ve yöneticilerinin tümü bunu farkeder ve gerekli sorumluluklarını yerine getirirerek uygun ekonomi politikası geliştiriler. "Ekonomi Politikası" geliştirin artık....

Erman Dinçel
8 Mayıs 2021


*RİSK-3 bu yazının konusu değil sadece fark etmesi için belirtildi. Sadece ENFLASYONİST etki değil ROM/ROK mefanizması da bozulmuş ve piyasalardaki istiksarsızlığın bir nedeni de bu tip mekanizmaların bozulması olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder