Herkese selam ve sevgilerimi sunarım,
İleri de hatırlamak için bugün ekonomiye yukarıdan kuş bakışı yani uzaktan ve genel olarak bakmaya çalışacağım.
Amacım "Türkiye Ekonomisi Nereye gidiyor?" Sorusuna cevap vermek ve peşinden problemlere özet bir çözüm sunmak, görüş bildirmek.
Ayrıca bu yazının İYİ bir gelecek için, Türkiye’nin güzel
günleri için yazıldı da hatırlatmak isterim.
Ekonomi için acil eylem planı(100 günlük) Temmuz 2018 de açıklandı, Yeni
Ekonomi Planı(YEP) ise yani Orta Vadeli Ekonomi Plan Eylül 2018 de açıklanmıştır.
2019 bütçe kanunu tasarısı meclise göndermesi ise Ekim 2018
de gerçekleşti.
Merkez Bankası Başkanı geçtiğimiz hafta içince ekonomi için
büyüme ve enflasyon tahminlerini ile para piyasası beklentilerini de açıkladı.
Artık tüketici güveni endeksi hakkında da net bilgiye sahibiz, peşinden
geçtiğimiz hafta içinde vergi indirim paketi de açıklandı sanırım şimdilik geriye bugün açıklanacak enflasyon verisi kaldı.
Hükümetin 2019 da ekonomi için büyüme tahmini %2,3 olarak
açıklanmıştır.
Öncelikle belirtelim ki ben bu büyüme tahminini gerçekçi
bulmuyorum.
Ekonomik veriler Türkiye ekonomisinin 2019'da büyüme
ihtimalinin olmadığını ve hatta ekonominin küçüleceğine işaret ediyor. (Birazdan
konu ile ilgili bilgi sunacağım)
Bankaların bireylere ve kurumlara kullandırdıkları
kredilerde düşüş,
Sanayi üretiminde düşüş, sanayi kapasite kullanım oranında
düşüş,
Ekonomik güven endekslerinin tümünde düşüş,
Ağustos ayında kurlarda artış ve Eylül ayında TL faiz de
artış ile birlikte enflasyonda aşırı artış var.
TL geçtiğimiz 120 günde büyük değer kaybına uğradı,
TL geçtiğimiz 120 günde büyük değer kaybına uğradı,
Kurdaki artış Ağustos ayında cari işlemler açığını azalttı,
bu haber olumlu görülse de bu durum iki sebepten oluştu, ithalat aşırı düştü
çünkü imalat sanayinin girdilerinin %60-80 kısmı döviz ile yurt dışından
alınıyordu ve döviz TL karşısında çok yükselmişti. Üretici fiyat artışı yıllık
%46 ilke rekor seviyede arttı, ithalat birden kesildi, ihracat ise kur
artışından dolayı TL olarak yüksek hesaplandı.
Gönül isterdi ki ihracattaki artış, rekabet gücümüzün
artması, üretim maliyetlerimizin azalması ile rekabetçi olarak artsın ama bu
mümkün olmadı. Tüm bu gelişme dış ticaret açığını da azalttı ve cari açığın
fazlaya dönme noktasına geldiğini gördük. Kısacası gerçekçi olarak sevinmek pek
mümkün değil.
Faizlerde artış, özel sektörün yüksek borçluluk içinde
olması, borçları ödemede yaşanan güçlük, sayıları giderek artan konkordato ilan
haberleri, tekstil fabrikalarında çıkan yangınlar (satılamayan stokların
sigortadan tazminat almak için yakıldığı iddiası) firmalarda ve yatırımcılarda
ek yatırım, yeni yatırım isteğini tamamen bitirmiş ve varlığını korumak önemli
hale gelmiştir.
Şimdi 2018 ve 2019 için bu verilerin ışığında Londra'dan bir
yatırım bankasının Türkiye büyüme tahminini burada paylaşalım, bu raporun
tarihi de 1 Kasım 2018'dir.
Bu ekonomik araştırma raporuna göre Türkiye büyüme
rakamları
Yıllık gerçekleşme ve tahminler:
2017 %7,4,
2018 %3,3 ve
2019 %02 (tahmin)
Bu tahminleri 3'er aylık dönemler için de yapmışlar;
2018Q3 için-%9,6 (2018 Temmuz-Ağustos-Eylül)
2018Q4 için-%3,9 (2018 Ekim-Kasım Aralık)
2019Q1 için-%2 (2019 Ocak-Şubat-Mart)
2019Q2 için %3,3(2019 Nisan-Mayıs-Haziran)
2019Q3 için %5,5 (2019 Temmuz-Ağustos-Eylül)
Tabi ki yukarıdaki rakamların bir kısmı tahmin ama bu
tahminlerin dayandığı gerçekler bizim yeni ekonomi planımız da ve 2019 bütçe
kanunu taslağında da göz ardı edilmiş olduğunu görünce kararlarımızı gerçekçi
görünen bu rapora göre almakta fayda olduğunu düşündüm. Bu tip basit hesapları görünce
de üzülüyor insan, gerek yoktu bence.
Şimdi önemli bir konunun altını çizelim, Türkiye'de her yıl
1 milyon çocuk dünyaya geliyor, bunun anlamı büyüme oranının bir kısmı tahminen
%3-4’lük kısmı (kişi başı milli gelir hesabına göre aslında) bu yeni doğumlar
ile birlikte brüt büyüme oluyor. Yani gerçek büyüme olamıyor, tam ve reel
büyümenin bu rakamın %3'ün üzerindeki rakamlar olduğunu belirtelim.
Özet olarak %3'ün üzerinde gerçekten büyürsek bir gün bu bir
reel büyüme kabul edilmelidir. (Suriyeli 4 milyon göçmeni hiç yazmadık ve
hesaplamadık lütfen bunu da dikkate alın)
Diğer taraftan Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH
veya GSYİH) yani bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin toplam değeri
850-870 Milyar dolar seviyesinde hesaplanır.
Bu rakam bizi Dünyanın 16. veya 17. büyük ekonomisi
yapıyordu. Bu rakamın 2018 karşılığı hesaplandığında TL'nin yaşadığı büyük değer
kaybından dolayı 20. sıraya düşeceğimiz tahmin ediyorum.
Kısacası G20 dedikleri, gelişmiş 20 ülke sınıflamasının
sınırındayız artık.
2023 'de ilk 10 ekonomi içinde olacağımızı defalarca
söyleyen ekonomi danışmanları 2019'un içinde, 2018 verileri bu şekilde
açıklandığında ne diyecekler merak ediyorum. (Belki TÜİK ile konuşmak talimat
vermek daha iyi bir seçenek)
Şimdi bir grafik paylaşacağım, tüketici güven endeksi ve
GDP'nin (bizim GSYİH dediğimiz) büyümesi yani değişimini- gelişimini göreceğiz.
Türkiye de GSYİH düşüyor yani negatif büyüme(küçülme) söz
konusu, tüketici güveni endeksinin çökmesi de tüketimin yapılmadığına,
yapılmayacağına işaret ediyor.
Üretim yapılmıyor, Tüketim yapılmıyor, bu ekonomi
nasıl bir ekonomi?
Lütfen cevabınızı aşağıdaki seçenekler arasından
belirleyiniz?
a) Ekonomi büyüyecek, 5 yıl içinde dünyanın ilk 10 ekonomisi
içine gireceğiz. GSMH 1,5 Trilyon dolar olacak.
b) Ekonomi küçülüyor, büyüme olmayacak ve üretim ve tüketim
düştüğüne göre ekonomi durdu.
Durgunluk var buna resesyon deniyor.
c) Yukarıdaki b seçeneğinde ki durgunluk var ama buna ek
olarak, enflasyon da artıyor. Bu iki ters olayın aynı anda oluşmasına ekonomi
dilinde stagflasyon deniyor. Şu anda ülke de stagflasyon var.
d) Yukarıdaki c seçeneğindeki stagflasyon gerçek ama buna ek
olarak ekonomide işsizlikte artıyor ve artık histeri nöbeti geçiren bir ekonomi
var. Bunun ekonomi literatüründeki adını yazmayacağım, canım istemiyor.
Evet, cevabınızı rica edeyim?
Tüketim, döviz kuru, faizler ve enflasyonun aşırı artmasıyla
yani TL'nin değer kaybı yüzünden tıkandı.
Üretim ise yine kredi faizlerinin artışı, kur artışı,
borçlarını ödeyemeyen firmaların yaşadığı nakit bulma sıkıntısı ve biriken mal
stokları sebebiyle durma noktasına geldi.
Üretmenin anlamı yok satamıyorsun.
Stok birikiyor, sermayeyi depoya bağlıyorsun ve bu
üretim-tüketim yani satış döngüsünün kırılması sonucu olarak, firmalar
küçülüyor, işçi çıkarıyor, konkordato ilan ediyor.
Faiz, enflasyon ve kurlar düşmeden üretim-tüketim ve kısaca
satış döngüsünü yeniden kurmak mümkün değil.
Güven üzerine kurulu ticaret hayatında yaşanan bu bozulma,
nakit sıkışıklığı ile birlikte diğer yan sektörleri de etkiliyor. (Lojistik
sektörü gibi)
Dikkatinizi çekmek istediğimiz bir başka nokta, bankacılık
kesimi, şimdiye kadar konuşulan reel
sektörün kriziydi, şimdi ile mali
sektörün konuşulması lazım.
Mali sektör deyince akla ilk gelen bankalar, bankaların
batık kredileri çoğalma eğiliminde, bu durum bankaların zarar karşılığı
ayırarak hazırlık yapmalarını gerektiriyor.
BDDK bu konuda bankacılık kesimini kısmen de olsa
rahatlatıyor ve bankaların kredilerini yeniden yapılandırma tavsiye
ediyor. Bu yeniden yapılandırma yapılırken, bankaların müşterisine
sundukları seçenekler, “borcunuzu yeniden yapılandırdık, 40 gün sonra, 3 ay
sonra hatta 6 ay sonra ödemeye başlayın ama yeni faizden” şeklinde ifade ediliyor.
Ya sabır deyip bunun ne anlama geldiğini söyleyelim, aslında
kişi veya firma zordadır, ödeme güçlüğü yaşamaktadır. Yeniden yapılandırma
yapılıp da birkaç ay ödemesiz dönem imkânı olunca biraz nefes alıyor ama borç
hala borç olarak duruyor, kısacası sanki 1-6 ay için tüm ülke olarak adeta
konkordato ilan etmiş gibiyiz, konkordato görevlisi borçlarımızı tasfiye etsin
diye bekliyoruz.
Ülkenin bu kadar önemli ve zor gündemi varken, yerel
seçimlere hiçbir şey olmamış gibi gitmek ve para harcamak bana hiç akıllıca
gelmiyor.
Ödeme yapmayacağız ama borcumuz borç, seneye Allah kerim
diyoruz.
Bunun anlamı YEREL SEÇİM YATIRIMI olduğunu artık hepimiz
biliyoruz.
Görünen ilk ekonomik sonuç
A-Bu yorumu yazarken geldiğimiz bu nokta batık firma ve
batık kredi patlamasının 2019 ilk 3-9 ayı arasına ertelendiği,
B-Ekonomik büyüme tahminleri 2019'un 4-5-6-7-8-9 aylarında
negatif büyüme gösterdiği,
C-Ekonomi raporlarında TCMB haftalık repo faizi düşüş
tahmini için 2019 Ekim-Kasım-Aralığı işaret ettiği,
D-Bütçe kanunu tasarısında bütçe gelirleri için yapılan
aşırı iyimser tahmini ve bütçe giderleri için yapılan bazı kalemlerdeki
olağanüstü artışı hiç konuşmadığı,
Bütçenin gerçekçi değil hayal ürünü olduğu, bir gelir/gider
tahmini var ama yeni ekonomi planı ile tutarlı olmadığı,
2019'da bütçe bu tahminlere göre 72 milyar TL açık verecek
ve Devletimiz bunu borçlanacak çözmeye çalışacağıdır.
Tahminim 2019 bütçe açığı tarihe rekor bir rakam olarak
geçecek, biz seneye bütçe açığının toplam bütçeye oranı veya toplam borçlara
veya GSMH'a oranını konuşuyor olacağız.
Tüm bilgileri bir araya getirelim ve ön bir sonuç çıkaralım:
1-Tüm veriler ve analizler krizin bitmediğini ve henüz
krizin dibini de görmediğimizi gösteriyor.
2-2019'un Nisan ayından itibaren 6 aylık en ağır kriz
döneminin gelmekte olduğunu tahmin ediyorum.
3-2019 yıl başına kadar hiç vakit kaybetmeden ciddi ve
etkili adım atılırsa, 2019 da dibi görsek dahi uçakların pisti pas geçtiği gibi
ekonomide dipte uzun süre kalamadan toparlanır.
4-Dün sayın ekonomi bakanı tarafından VERGİ İNDİRİM PAKETİ
açıklandı ve hemen hemen tüm ekonomistler aşağıda belirttiğim şekilde aynı
yorumu yaptılar.
Aaaa "SIKI PARA Politikası (faizler artmıyor hatta
düşürme çabası var) ile GEVŞEK MALİYE politikası uygulanıyor"
Şimdi soruyoruz ekonom i için tedavi reçetelerine baktığımızda bu hangi rahatsızlığın tedavisinde kullanılmış acaba?
Cevap, durgunluk ile enflasyonun aynı anda olduğu
STAGFLASYONDA tedavisi.
Yılbaşı’na kadar olan bu tedavinin tüketim canlanması
yaratması hedefleniyor ama büyük etkisinin olmayacağı, etkinin sınırlı olacağı yönünde
piyasa beklentisi oluştu bile.
Biraz evvel Ekim 2018 enflasyon rakamları açıklandı, tüketici fiyatları %2,67 artmış olduğu açıklandı, yani bu rakamın doğru olduğunu kabul edersek (tahminimiz 2,5 in üstüydü), enflasyona devam ediyoruz ve daha yeni açıklanan TCMB tahminleri şimdiden şaşmış. 15 yılın en yüksek enflasyonu ile ülke yıpranmaya devam ediyor.
Biraz evvel Ekim 2018 enflasyon rakamları açıklandı, tüketici fiyatları %2,67 artmış olduğu açıklandı, yani bu rakamın doğru olduğunu kabul edersek (tahminimiz 2,5 in üstüydü), enflasyona devam ediyoruz ve daha yeni açıklanan TCMB tahminleri şimdiden şaşmış. 15 yılın en yüksek enflasyonu ile ülke yıpranmaya devam ediyor.
“Pardon, şimdi sen krizi kabul ediyorum demek mi
istedin!” Cevap, evet doğru öyle dedim!
Peki bizim hastalık sadece stagflasyon mu? ayrıca bu
tedbirler çözüm olur mu?
Cevap, bizim hastalık sadece stagflasyon değil, borç
ödeyememe yani batık kredi ve firma iflas sorunu ve artan işsizlik de
var.
Bu tedavi iyileşme sağlayacak mı? sorusunun cevabı ise
üzülerek söyleyeyim bu tedavi bu rahatsızlığı iyileştirmez çünkü:
I-Faiz, kur ve enflasyon arasındaki oransal ayarlamalar ile
stagflasyonu çözmek mümkün değil.
II-Maliye politikası gevşedi, vergiyi nasıl
toplayacaksın? Süre yılbaşına kadar sınırlı zaten?
III-Para politikası sıkılaştı, faizi indirmeyi başarsan bile
borç batağını nasıl çözeceksin?
IV-Yukarıdakilerin tümünü başardın, üretimi artırma
önlemlerin yok, yeni yatırımcı yok, Devlet bütçesinde üretim için yatırım
kararı yok, tüketimi yeniden canlandıracak güven yaratacak ekonomik şartlar
oluşturacak adım da yok.
Evet hafta başı pazartesi içinize sıkıntı gelmiş olabilir yazıyı
okuyunca, biz yeniden nasıl ekonomiyi kurtarılacağını da yazalım
1-Bürokratlar yeniden liyakat uygun olma kuralına göre
baştan atanmalı.
2-Yeni OVP Orta Vadeli Plan hazırlanmalı
3-Bütçe yeniden revize edilip gerçekçi hale gelmeli
4-Acil Eylem planı yeniden yapılmalı ve önceden duyurularak
1 Aralık’ta uygulamaya alınmalı
5-Önümüzdeki 3 yıl için Sanayi'de ve Tarım üretiminde Devlet
yeniden yatırım yapmalı, gerçekçi davranılmalı ve yabancı tekeline girmiş üretim
alanları düzeltilmeli, kısaca ciddi ÜRETİM REFORMU ve YATIRIMI planı yapılmalı.
6-Bütçenin kenarına saklanmış bulunan tüm hastane, köprü,
tünel, havaalanları, tüm HES projeleri TL'ye dönmeli, sözleşmeler makul biçimde
kâr marjı ile yenilenmeli. (Olmaz deme bal gibi olur)
7-Varlık Fonu kapatılarak tüm kurumlar Hazineye geri
alınmalı ve Sayıştay denetimine geri dönmeli.
8-Devlet komple tasarrufa gitmeli, lüks tüketime son
verilmeli ve Devlet acil harcamalar hariç harcamayı durdurma frenine basarak
tasarruf tedbirleri uygulanmalı.
Tek para harcanacak yer sanayi ve tarım üretimini artıracak yatırımlar olmalıdır.
Tek para harcanacak yer sanayi ve tarım üretimini artıracak yatırımlar olmalıdır.
9-Mali piyasaların toparlanması için, BDDK, SPK, Bankalar
Birliği ve TCMB tüm yönetimi değiştirilmeli ve yürürlükteki yasalara uygunluk
açısından geçmişe yönelik denetim yapılmalı.
10- Anlık çözüm ve anlık ekonomi fantezileri ile ülke ekonomisi yönetilemez, ekonomi yönetiminde bütünlük olmalı ve sorumluluk dağılımı yeniden düzenlenmeli, ekonomik yangın kökünden söndürülmeli, deneme yanılma davranışına ve sonu gelmeyen denemelerinin son verilmeli.
11-Yeni Ekonomi Programı ile bütçe kanunu tasarısının büyüme ve enflasyon tahminleri neden farklı? Merkez Bankasının bankasının enflasyon tahmini neden bunlarla uyumlu değil? Devlet yönetmek ciddi iş, neden ekonomi yönetiminde koordinasyon yok?
10- Anlık çözüm ve anlık ekonomi fantezileri ile ülke ekonomisi yönetilemez, ekonomi yönetiminde bütünlük olmalı ve sorumluluk dağılımı yeniden düzenlenmeli, ekonomik yangın kökünden söndürülmeli, deneme yanılma davranışına ve sonu gelmeyen denemelerinin son verilmeli.
11-Yeni Ekonomi Programı ile bütçe kanunu tasarısının büyüme ve enflasyon tahminleri neden farklı? Merkez Bankasının bankasının enflasyon tahmini neden bunlarla uyumlu değil? Devlet yönetmek ciddi iş, neden ekonomi yönetiminde koordinasyon yok?
Bana soracak olursanız bu önlemler dahi bu ekonomiyi kurtarmayacak aslında,
Bizim önce bir nefes alıp sonra hep birlikte, ekonomi
yapısal değişim reformuna imza atmamız lazım.
Kibar davrandım, zaman değişti yeni şartlar ve yeni Dünya
ekonomik ortamı için DEVRİM, REFORM veya YAPISAL DEĞİŞİM PROGRAMI adı ne ise
ondan yapmamız lazım.
Bunları yapmak için ön koşulumuz TOPLUMSAL MUTABAKATTIR,
kendimize özgü ekonomi modelini iyi eğitimli, tecrübeli genç TÜRKLERE görev ve
imken vererek yapmalıyız,
Ben bu yazı ile ekonomik duruma genel bir teşhis koymanızı
istedim ayrıca ekonomide değişim ve inkişaf (inovasyon) ihtiyacını ortaya koymaya
çalıştım.
ABD ile aramızın yumuşaması, krizin bittiği anlamına gelmiyor, doların 5,40 olması kurun düşüş trendine henüz işaret etmiyor, gerilimin azalması ve çalkantının dinmesi (volatilitenin azalması) güzel ama bu piyasa tahmini, ekonomi için tahmin değil unutmayın, makro ekonomik verilerin düzelmesi ve ülkeye olan güvenin yeniden oluşması için daha önümüzde 1 yıl var, bu bir yıl da kolay bir süreç değil tüm yazı bunu anlatıyor.
ABD ile aramızın yumuşaması, krizin bittiği anlamına gelmiyor, doların 5,40 olması kurun düşüş trendine henüz işaret etmiyor, gerilimin azalması ve çalkantının dinmesi (volatilitenin azalması) güzel ama bu piyasa tahmini, ekonomi için tahmin değil unutmayın, makro ekonomik verilerin düzelmesi ve ülkeye olan güvenin yeniden oluşması için daha önümüzde 1 yıl var, bu bir yıl da kolay bir süreç değil tüm yazı bunu anlatıyor.
Kalınız sağlıcakla, kendinizi, ailenize iyi bakınız ve en
büyük varlığınız olan sağlığınızı bu süreç de korumaya çaba gösteriniz, zor
günler hemen değil ama bir gün geçecek.
Selam ve Sevgiler,
Ekonomi Danışmanı ve Eğitimci
5 Kasım 2018, İstanbul
5 Kasım 2018, İstanbul
Toplumsal mutabakat derken işçi memur emekli enflasyonun altinda ücret artışı yapılsın anlamında değildir umarım.
YanıtlaSil