Dış Borçlanma Maliyet Değişimi


Dış borçlanma konusunda, Başarılımıyız? Şanslımıyız? Yoksa hiçbirisi mi?

Yurtdışı borçlanma veya var olan borcun vadesini uzatma konusunda ister özel sektör olsun ister kamu adına yani hazine borçlanması olsun, tüm işlemleri birlikte ele alarak bir maliyet analizi yapmak istedim.
 
Bu maliyet analizin de hazinenin borçlanmasının bankalara göre daha uzun vadeli olduğunu bilmeme rağmen, sadece 1 yıllık maliyet değişimini görmek, 1 yıllık değişimi de ölçerek yorumlamak hedeflenmiştir.
 
Döviz bazında değişimin ölçülmesinin yanında ayrıca TL bazlı değişimi de ölçmeye çalışacağım.
 
Bu çalışmada tek bir ana tablonun içindeki 3 farklı iç tabloyu kullanacağım ve renklerine göre bu tabloları tarif ederek karışıklığın önüne geçmeye çalışacağım.
 
Matematik bilgisinden bir hatırlama yapmam lazım, Tabloda değişim yüzdesi kutucuğunda 0,44 yazıyorsa bu %44 anlamına gelir, tabloda 3,44 yazıyorsa bu %344 anlamına gelecektir.
 
Dış Borçlanma Analiz Tablosu;
 
Yeşil renk ile tanımlanan alanda 2017 ve 2018 yıllarındaki Hazine rakamları toplam maliyeti verir, Bankaların rakamları ise Libor (Londra bankalararası faizi) üzerine eklenecek RİSK PRİMİNİ göstermektedir. Ayrıca DEĞİŞİM de yüzdesel olarak göstermektedir. Bilindiği üzere Bankaların dış borcu LİBOR + Risk Primi ile hesaplanmaktadır.
 
Turuncu renkli bölüm ise 2017 ve 2018 yılında döviz bazında Hazine ve Bankalarımızın TOPLAM BORÇLANMA maliyetini ve değişimini göstermektedir.
 
Pembe tablo, 2017 ve 2018 de LİBOR'un değişimini ve USD ile EURO'nun TL karşısındaki değişimini göstermektedir. Bu tablo hem toplam döviz maliyetini ve hem de bunun TL karşısındaki değişimini birlikte ölçmeye yarayacaktır. 
Tabloların Yorumu
  • Yeşil Bölüm : Hazine'nin 2017 ile 2018 arasında %5,20 olan borçlanma maliyeti, %7,50 çıkmıştır. Bu maliyet artışı döviz bazında %44 seviyesindedir. Dolar/TL kur artışı (pembe tablo) %53 olduğuna göre toplam TL maliyet artışı %97 ye ulaşmıştır.
  • Yeşil Bölüm : Hazine 2017 de borçlanırken 266 olan spread, 2018 de 447 ye ulaşmış, bunun anlamı ise işlem yapma isteğinin düşük olması ve alım ile satım fiyatı yani kotasyonu arasındaki farkın açılmış olmasıdır. 
  • Yeşil Bölüm : Bankaların borçlanma maliyetleri %200 ile %350 arasında artmıştır. DİKKAT BU TOPLAM MALİYET DEĞİL sadece LİBOR'a eklenen RİSK PRİMİNDEKİ DEĞİŞİMDİR.
  • Bankalarda bu borçlanmalar sendikasyon kredisi olarak tarif edilen ve ihracatın finansmanında kullanılmak üzere alınan borçlardır. Demek ki döviz bazında ihracatın finansmanında kullanılacak para kaynağının maliyetinde bu büyük artış olmuştur. Bu artışın sebeplerden sadece birisi Türkiye'nin ve Kurumlarının RİSK PRİMİNİN aşırı artmış olmasıdır.
  • Turuncu Bölüm : Tüm rakamlar döviz bazında 2017 ve 2018 yıllarında TOPLAM KREDİ MALİYETİ artışını ve değişim yüzdesini göstermektedir. (Lütfen hatırlayın tabloda 2,22 olarak gösterilen artış %222 olarak okunması gerekir)
  • Pembe tablo : LİBOR oranının dolar bazında %53 ve EURO bazında %12 arttığını yani Dünya da bu dönemde faiz artışı eğilimin de mevcut olduğunu gösterir.
  • Pembe tablo: Ayrıca Dolar/TL ve EURO/TL kur artışını yani TL'nin yabancı paralar karşında değer kaybını göstermektedir. TL Dolar karşısında %53 ve Euro karşısında %48 değer kaybetmiştir.
  • Bu üç tabloyu kullanarak, bankalarımızın da aldıkları borçları TL olarak muhasebeleştirdiklerini ve kaynak maliyetini TL bazında hesapladıklarını bilerek, TL maliyet değişikliğini ölçebiliriz, Dolar kredilerinin TL maliyeti %220 ile %270 (2,5 ile 3 kat) arasında artmıştır.
  • Kısacası bankaların TL sıkışıklığı içinde olduğunu bu dönemde, geçen sene %20 ile kullandırılan kredilerde artık %45'lerin üzerinin kullandırılacak olması normaldir.
  • Fakat kredi kullandıran bankada neredeyse bulunmamaktadır.
Çok fazla tekniğe kaçmadan, kredi kullandırmanın mantığını ve borçlanmanın doğrularını da hatırlayalım.
 
1- Borçlanmamak esastır, borçlanma başarısı diye bir kavram bence yok 😎 "Borç yiğidin kamçısıdır" falan, geçin bunları.

2-Daha düşük faiz ile borçlanma iyidir, tabloda ise hem Libor un hem de risk priminin attığı görülmektedir.

3-Daha uzun vadeli borçlanma iyidir. Vadede bir değişim sanırım yok.

4-Kolay veya istekli işlem yani borçlanma; borçlanılan parada borç verenin uyguladığı alım-satım fiyat farkı (spread) düşük olursa iyidir. Tabloda Hazine ye uygulanan spread'in çok arttığı görünüyor, bankalar içinde bilgi aradım ama bulamadım.

5- İhale yapılıyorsa çok fazla kurumun teklif  vermesi iyidir. Eskiden 15-17 kurumlu borçlanma işlemleri olurdu, kurum sayısının 10'un altına düştüğünü tahmin ediyorum.

6-İhaleye verilen tekliflerin borçlanma ihtiyacından yüksek olması iyidir. Bu konuda şüphelerim var. Hazinenin borçlanması zaten limitli olduğunu tahmin ediyorum. Çok teklifin nasıl gelebileceği konusunda uzmanların fikirleri mevcuttur. Diğer taraftan 2 milyar dolar borç alacağı bilinen bir ihalede 6 milyar dolar teklif gelmesini ben fazla abartmadan ihtiyatlı değerlendiriyorum.

7-Tabiki sonuçta borçlanabilmek iyidir. Krizden çıkış için bir umut yaratır. Fakat 2001 krizi ve Derviş'in bulduğu finansman maliyetinin 2 katı bir maliyet olduğu da bilinmeli.

Soru;  Yukarıdaki 7 maddeden hangisi mevcut veya olumlu/olumsuz sonuçlanmıştır? 
 
Siz karar vereceksiniz?  
 
İpucu vereyim, libor artmış, risk primi artmış, döviz kuru artmış sizce ne olacak?
Bu durumda yurtiçi piyasa faizleri veya yurtiçi banka kredi faizleri nasıl etkilenecek?

Canım sıkılıyor ama canımız sağ olsun,
 
Bu kriz stagflasyona da geçti ama canımız sağ olsun,
 
Canımız sağ olsun da üretim artmadan, tasarruf artmadan, israf projeleri düzeltilmeden canımız nasıl sağ olacak?
 
Çok çalışmadan krizin bitmeyeceğini de bilmek lazım.
 
Borçlan borçlan nereye kadar?
 
Zamanında faiz artışına karşı oluşan direncin, şimdi de para kaynağının adı IMF olunca, ucuz kaynağa karşı tekrar oluştuğunu görüyorum, sanırım işin uzmanları da görüyor bu acı gerçeği.

Bir başka bankamız (Vakıfbank) daha 300 milyon dolarlık tahvil satmış yeni öğrendim ama bilgiyi paylaşan dostum maliyetini söylemedi, bilmiyormuş çünkü, fısıltı gazetesi çalışıyor haber vereyim.
 
(*)Saygı ve sevgilerimi sundum,

 
Erman Dinçel
20 Ekim 2018, İstanbul
 
(*) Türküm, doğruyum, çalışkanım o bakımdan :)
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF'ye Borç Bitti, Hatta Borç Vereceğiz ( Trakya işi ....' aaadi be ya?' , Anadolu işi 'valla mı?' )

EKONOMİ CANLANDI MI? ÖNCÜ GÖSTERGELER NE GÖSTERİYOR?

Vakfet, Yaşa ve Yaşat ....... Türkler'den Dünyaya bir armağan