29 Ağustos 2018 Çarşamba

Fırtına Öncesi Sessizlik Vardı, Hayal Alemine Dalmışım, Hayalimde Bayram Yapıyorum


ŞİMDİ ARKANIZA YASLANIN, BU YAZIYI SAKİN BİÇİMDE SONUNA KADAR OKUMAYA ÇALIŞIN           Sayı 9/2018

(yanında bir de çay iyi gidebilir)

BÖLÜM-1 KISA VADELİ EKONOMİK DURUM

Bayram süresince yani son 10 günde ekonomimizde değişen pek birşey olmadı. 


Devam eden ve risk yaratan durumlar ise varlığını sürdürüyor hatırlayalım; 

1-Döviz kurlarının artma TL'nin değer kaybetme riski devam etmektedir
2-TCMB faiz artırmaya direnmekte ve bu durum kurlar üzerinde baskı yaratmaktadır (literatürde olmayan faiz artışı garanti enflasyonu artırır yaklaşımı yürümüyor artık anlamak lazım)
3-ABD ile papaz ve ABD vatandaşları ile ilgili problem ve bunun süreci devam ediyor.
4-ABD ile S400 problemi ve süreci devam ediyor
5-ABD ile Rıza davası cezası süreci neticeye kavuşmadı
6-ABD ile Suriye'nin kuzeyi konusundaki belirsizlik devam ediyor.
7-Türkiye'nin ve kurumların kısa vadeli para arayışlarına devam ediyor.
8-Türkiye'nin CDS'leri hala 478 de yani aşırı riskli konumumuzu koruyoruz.(CDS yi önceki yazıda anlatmıştık)
9-Alınmış olan ekonomik tedbirler ile ilgili olumlu etki devam ediyor ama bu durum tamamen iç piyasadaki görünüm bu olumsuz durumu yaratan etkenler hala çözülmüş değil.
10-Hükümet Orta Vadeli Plan açıklandı, şimdi bakanlıkların tek tek buna katkıları açıklanıyor ki bu durum olumlu bir yaklaşım.
11-Tasarruf tedbirleri hala net değil, harcamalar hala azaltılmadı ayrıca can sıkıcı bir durum olan, hazine tek hesabına alınan işsizlik fonu keyifleri kaçırdı.
12-Enflasyonun artma eğilimi devam ediyor. Eylül, Ekim ve Kasım ayında açıklanacak enflasyon verileri için tahminler olumsuz. Tüketici güven endeksini hiç konuşmayacağız. TÜİK'in veri güvenilirliğini hiç konuşmayacağız.

Yukarıdaki 3-4-5-6-7-8. maddelerdeki riskler de değişim olursa anında fiyatlanacak(döviz kuru ve faiz olarak) gibi duruyor.

13-Tüm bu gerginliğin ortasında bayram tatili yapan Türkiye'de alınan kararların nasıl bir sonuç doğurabileceğini ve kararların teknik detaylarını bu yazı da ele aldım.

Kısa vadedeki riski hatırlatmaya çalıştım, orta vadede makro ekonomik bir analize sıra gelmedi, yapısal reformlar neler olabilir kısmına sıra gelmiyor, şimdi günü, ayı ençok yılbaşına kadarki zaman dlimini konuşuyoruz.

Amacımız ve dileğim tabi ki olumlu yönde bir değişim olması, bu RİSKLERİN azalması ve bitmesi yönündedir.

Bunun için yapılacaklar ve reçete çoktan belli, yapacak insan gücü ve tecrübe ise var ama bu yönetim anlayışıyla değil.



BÖLÜM-2-BAYRAMDA TATİL YAPILIR MI?                                                                                                          

Bayram tatili bu ekonomik ortamda yapılır mı?
Hala bu şekilde tatil yapılır mı? (şımarıklık, rezillik, kepazelik ve israf toplumun boyunu aştı)
Tatile itirazım yok ama bu şekilde yapılmaması gerektiğini hepimiz biliyoruz.
Aslında bu kadar uzun süreli tatile de ihtirazım var ama şimdi sırası değil.

Bodrumun nüfusu 1,5 milyonu geçmiş bayramda, 1 top dondurma 5 TL olmuş kimin umrunda! Yunan adalarında dondurmanın topunu 2 Euro ya (16 TL ye ) olduğunu duyunca Bodrum ucuz kalmış ama sütün kilosu da 5 TL pazarlarda unutmayın.

İşsizlik sigortası fonu da hazine tek hesabına devredilmiş, bunun da önemi yok biz tatildeyiz o kadar. Gitti 125 milyar TL, ekonomi bakanı "kaynak lazım olunca kullanılacak" demiş, üzüldüm artık kimse bu laflara kanmıyor anlamak lazım.

Titanik batarken orkestra "hello dolly" çalışyormuş aklıma ilk gelen bir de Ağustos böceğinin hikayesini hiç unutmadım ben.

Bayramın neşesi ve coşkusu bizim evde eksik nasıl olsa dedim, çocuklarım gurbette, benimde bayram günü çok da keyfim yok açıkçası, kirli bir denize girip, kendimizi temizdir, temizdir nasılsa diye kandırdığımızı bal gibi biliyorum.



TAKINTILAR
Tasarruf tedbirleri, acı reçete, planlı harcama, bütçe kurallarına uyma, yeni borçlanmama vb RİSK YÖNETİMİ tedbirleri geçerli olmalıydı ama olmadı, yeniden borçlanabilme imkanlarını konuşmalıydı ekonomi yönetimi tarafında ama olmadı.

"Balık baştan kokar" mı desem!,  “battı balık yan gider” mi desem! son 3 ayda %50 artmış benzin fiyatı ile yolculuk yapıldı vesselam. Dolar 6,05 TL de kaldı piyasa ekranlarında ama yıl başından beri TL nin değer kaybı %50 lerde desem.

Patatesin kilosu 5 TL olunca kıyamet kopmuştu üç ay önce ve şimdi pazarda 2,5 TL ye düşünce aaa hala 2,5 TL dedik ve tarlada patatesin 0,50 kuruş kilosu olduğunu da hemen unutup sevindik.

Türkiye'nin küçükbaş ve büyükbaş hayvan stogu, hızla tükeniyor son 10 yıldır.

Tarımda dışa bağımlılık sürekli artıyor, tarım üretiminde ülke yabancı tekellerin eline geçiyor, et fiyatları can yakıyor ve dışarıdan canlı hayvan ithal ediyoruz. Hesap kitap defter bütçe tutmuyor artık, hem de hiç bir alanda, ekonomik realite geçerli değil haberiniz olsun.

Bu şartlar altında kurban kesimi de problem benim için, çünkü gösteriş ve israf demek hesap kitap bilenlere. 
Ayrıca Suriyelilere kurban kesiminin yasaklanmasını talep ediyorum, ençok kurban karşılığı STK'larımıza para bağışında bulunmaları gerekir. Suriyelileri finanse edeceğiz diye, sosyal güvenlik açıkları rekorlar kırıyor kimse farkında değil. 1 milyon daha Suriyeli kapıda bekliyor en ufak bir siyasi hata ile yollara düşecekler.

Bu Suriyelilerin biliyorsunuz "Ayranı yok içmeye tahteranvanla gidiyor bayram ziyaretine" durumu mevcut. Bende takıntı oluştu yapacağım birşey yok.

Toplumda bozulma her yönüyle devam ediyor, daha çok Doğu kültürünün getirdiği gösteriş merakı, desinler merakı, bizde en iyisi var merakı, ithal eşya kullanma merakı, hesapsız ve limitsiz davranma ve hovardalık merakı varken işler pek de kolay değil.



Büyük sermayeye gelince dert daha büyük, maaşları aylardır ödeyemeyen inşaat sektörü, "ödeme güçlüğü içindeyim" diye kıvranırken ve bu zavallı durum normal karşılanıp finansal borçlar yeniden yapılandırılma yasası da çıkmışken gelin bir kez olsun dürüst davranalım, borçları yapılandırılanların yurtdışında ne kadar nakit ve iş olarak varlıkları olduğu da araştırılsın teklifim bu.

Önce yurtdışında varlığını istifle, sonra gel burada bankalara battım diye ağla, sonra da adamım diye, büyük iş adamıyım diye ortada dolaş, bu şımarık tavır, halden anlamaz zengin çocuk modası varken, bu ülke nasıl, tasarruf yapacak, nasıl kemer sıkacak, borçları nasıl döndürecek, ayrıca nasıl borçlarını düzenli geri ödeyecek?

Neyse siz bana bakmayın, geçmiş bayramınızı kutlarım, sağlık, huzur ve biraz da keyif dilerim.

BÖLÜM-3-BİR GECE ANSIZIN AKLIMA TAKILDI

Yukarıda ağladığım durumlar için bana hak verdiğini bilmek beni biraz rahatlatıyor ama söylemeden geçemem bayramın birinci günü uykum kaçtı, kalktım, oturdum, düşündüm ve aşağıdaki durumdan dolayı uyuyamadım. 

A-Zaten çok da gürültü vardı dışarıda, hangi görgüsüzler, hangi bilmediğim ülkenin süprüntü turisti sabah ezanına kadar yüksek volumde müzikle eğleniyor onu da çözemedim.

Didim'de, Bodrum'da, Marmariste ve bilmem Antalya'nın neresinde yaşanan bu maganda eğlence tarzını şiddetle kınıyorum.  Bu ilçelerin, Belediyeleri, Zabıta, Emniyet görevlileri falan hep birlikte bayram tatilindeyiz sanırım.

B-Gece bir kabus ile uyandım, dolar 7,5 TL olmuş rüyamda, bizim TCMB bayram tatiline gitmiş haberi yokmuş doların kurundan, o sebeple Türkiye de kimsenin haberi olmamış bu durumdan, birazdan doların fiyatı daha da artacakmış diye konuşuluyormuş Singapurdaki bankacılar arasında hatta .....TL  diyenler varmış, öff öfff


FAZLA KURCALAMA KARDEŞİM  (bi dur neden böyle rüya görüyorum anlatmam lazım)

Bayram’ın 1. günündeyiz, Türkiye hariç dolar/TL paritesi tüm Dünya da serbest piyasada alınıp satılıyor, spot yani günlük piyasa Türkiye olmadığı için pek piyasa canlı değil AMA

1-Dolar/TL vadeli işlem yapmak mümkün
2-TL cinsi ve/veya döviz cinsi Türk tahvilleri Dünyada işlem görmeye devam ediyor 
3-Londra da Türk Eurobond (tahvil) işlem görmeye devam ediyor.

Şimdi ben Singapurdan XBank olsam Türk tahvili satmak istesem satabilirmiyim?
-Cevap-evet satarım.

Güzel peki, diyelimki bir ülke mesela ABD bir yaptırım kararı aldı, bu TL nin değerini belirleyen TL kur ve TL faizi etkiler mi? -Cevap- evet tabiki etkiler? 

O halde soruyorum -"TCMB tüm Dünyada TL nin değerini korumakta görevliyse, nöbetçi ve aktif bir TRADER ekibi bayramda TL yi kontrol ediyor mu?" "paramızın değerini koruyan bir ekip var mı?"

Meraktan ölmek üzereyken eski bir TCMB çalışanı, ekonomist dostum yardım etti bana. Telefon etti Merkez Bankasına sonra bana dedi ki, 
-"Merak etme, TCMB'de böyle zamanlar için bir nöbetçi varmış" aman iyi dedik biz de, artık o bir nöbetçi trader bizi kurtarır.

Tam biraz rahatlamışken bu dostumuz ekleme yaptı, -"normal mesai zamanında TCMB'nin artık pek etkisi yok ki, şimdi olsun yani bizim tatilde tüm Dünya'nın açık olduğu piyasada olsun" dedi. Üzüldüm demek ki dedim bazı korkularımda haklıyım, bu ortamda TCMB'nin bu halde olmasına bir isim bulmak istedim ve "Allaha emanet ekonomisi ve merkez bankası" dedim. 

Neyse gerçekler acı söyler, rüyalar tatlı sözler tezi çöktü, rüyalarda acı söyler bundan sonra.

Bayramın 2.günündeyiz, ABD dün bir açıklama yaptı yine Türkiye ile ilgili, her an bir aksiyon alabilirler, heran tabiri caiz ise, “bizi öpecek” diye ben oturdum parite ve açıklama izliyorum artık üzgünüm. 

Bu akşamki rüyam sipariş üzerine olsun istedim mesela, dondurmanın topu 10 TL olsun bakalım olacak mı?

NELER YAPABİLİRDİK?

Hayat devam ediyor, Ağustos böceği gibi davranamayız, ben kendimi abartılı bayram kutlayacak bir ortam da göremiyorum aslında biliyorsunuz. 

Türkiye büyük bir kaosun içinde ve ekonomimiz iyi durumda değil ve bu kadar içeriden ve dışarıdan müdahale varken, ne tatili? demekteyim hala ve demeye devam edeceğim.

1980'lerde 32 sayılı Türk Parasının kıymetini koruma kanunu çıktı ve TL Dünya'da dolaşıma başlamıştı, işte o günlerde TCMB'nin de kanunununda değişiklik yapılarak TCMB'ye bazı görevler ilk defa verilmişti. 

Bu görevler kanunla verilmiştir, amaç Dünyada TL'nin değerini korumasına ve istikrar içinde alınıp satılmasını sağlamaktı. 

Bu kanunun ile 1-para hacmi, 2-TL faiz ve 3-döviz kurlarını piyasayı kontrol ederek belirleme yetkisi TCMB ye verilmişti. 

Bu 3 değişken TCMB'nin belirli hedefler kapsamında serbestçe belirleyeceği alandı. 

Bu değişkenlerden FAİZ'i enstrümanını çok uzun süredir TCMB kullanamaktadır. Bu durum doğal değildir, yasalda değildir.

TCMB önce bu kısıtlama ile zorlandı, sonra yan yollara sapmaya başladı.  1-"geç likidite penceresine" veya 2-"SWAP" gibi işlemlere yöneldi. Her iki tip de istediği faizi kullanıyor, uyguluyor ama gün sonu geldiğinde gün içinde faiz hiç değişmemiş gibi oluyordu.

SWAP' denilen işlemi yapan iki para taciri daha var, bunlardan birisi Bankalar ve ikincisi ise Türkiye ye parasını getirip Türk yatırım araçlarına parasını koyan yabancılar. 

Bankaların nasıl SWAP yaptığını daha önceki makalede anlatmıştım. 

İkinci grup yatırımcının ise parası ile mesela bugün parasını TL'ye çevirip, Türk TL Tahvilerden alıp, altı aysonra TL'sini tekrar dövize çevirme garantisi veren işlemi SWAP ile yapmaktaydı. 

BDDK kararı ile bu da sona erdi ve yabancılar bugün ellerindeki Türk yatırım araçlarını satıp artık Türk piyasasından çeliyorlar. Faizin artmasına müsade edilmediği için dövizin kurunu düşürme ihtimali hemen hemen kalmadı gibi.

Kısacası bu alınan tedbirler, belki belli bir etki yaratır piyasayı rahatlatır ama geçici bir süre unutmayın. Yabancı kurumların TL açığa satışını da durduğu için, yabancı yatırımcılar, borsadaki ve Türk borçlanma araçlarındaki varlıklarını bozdurmaları neticesinde tekrar tekrar faiz artışı ve TL'nin tekrar değer kaybetmesi anlamına gelecek olan kur artışına neden olur.

BDDK SWAP kararları;
1-TCMB'yi kısıtladı, 2-Bankaları kısıtladı ve 3-Yabancı yatırımcıyı kısıtladı ama bunun etkisi faiz ve kur üzerinde çok uzun süreli olamayacak bunu haber vereyim.

Burada biraz duracağım, miğdem bulanmaya başladı, bayramın tadını tuzunu nerede bulacağız bilemedim kardeşim

MERKEZ BANKASI BİLANÇOSU 


Ekonomi yazarı Sayın Uğur Gürses makalesinde yazmış, TCMB verilerine göre yaptığı hesabı aşağıdaki şekilde açıklamıştı;

"Merkez Bankası bilanço verilerinden yaptığım hesaba göre; 10-17 Ağustos haftası Merkez Bankası toplam rezervleri 8.5 milyar dolar azaldı. Bunun ne kadarının altın, ne kadarının döviz olduğunu henüz bilmiyoruz. Böylece 3-18 Ağustos arası 15 günde bankanın döviz ve altın rezerv kaybı toplam 10.1 milyar dolara ulaştı. Yaptığım hesaba göre Merkez Bankası’nın toplam altın ve döviz rezervleri 17 Ağustos itibariyle 92.7 milyar dolara geriledi. 3 Ağustos haftasında 102.9 milyar dolardı."

Bu noktada TCMB döviz rezervinin ne kadarının hemen kullanılabilir olduğu sorusunu soruyorum ve cevabı ise sanrım 25 Milyar dolar.

Geçmiş olsun söz bitti yorum sizin.

Türkiye için CDS'nin 10-17 Ağustos haftası 525'e çıktığı, Türk tahvillerinin çöp konumuna düştüğü ama geçtiğimiz Cuma 478'e gerilediği unutmayalım, bundan önceki yazıda CDS konusu da kısaca teknik olarak anlatılmıştı.

Üzülmeyin her derdin çaresi var, sadece fark edin diye yazıyorum, 

"acı biber gibi bu yazı, yazdıkça daha da acıyor, acıyor, artık tad alma duygumu yitirmek üzereyim" şikayetim bu kadar.


Bir de BDDK'nın aldığı kararlara incelemek isterim;

BDDK'nın SWAP ile ilgili aldığı kararları daha önceki makalede açıklamıştık bu sefer BDDK'nin iki farklı yönetmeliğini açıklayalım ve biraz da yorumlamaya çalışalım, çünkü bayramdan önce tam da bu nokta da kalmıştık.

1-Bankalar için batık kredi karşılık ayırma sisteminde değişiklik oldu.

2-Kredi geri ödemede zorlanan firmalar için, bireysel krediler ve kredi kartları için Finansal Yeniden Yapılandırma yönetmeliği yayımlandı. (yeniden yapılandırma sözleşmesi örneği henüz yok, şartları teknik detayları da henüz yok)

Şimdi bu iki madde için uygulamaya başlandığında eğer dikkatli şekilde uygulanmaz ise başımıza gelecekleri burada yazacağım. (danışman oldu size müneccim başı)

BU YAZACAKLARIM UYGULAMANIN ETKİ VE BAŞARISINA BAĞLI DEĞİŞEBİLİR LÜTFEN UNUTMAYINIZ

Bu yorumdan gaz alıp koşmak yerine temkinli olup, kendimi, firmamı, ailemi bu krizden nasıl korumum kısmına konsantre olmanızı dilerim. Bu kararı alan bürokratların hiçbir sorumluğu olmadığı için bizim dikkatli olmamız gerekiyor. Dikkat tekrar tekrar ifade ediyorum bunlada yazanları uyarı olarak almanızı dilerim.

Önce 1. madde, yani bankaların batık kredilerine karşılık ayırma sistemi ile ilgili olan durumu açıklayalım.

Bankalar bilançolarında kredileri A, B, C ve D diye gruplara ayırırlar. Bu kredilerin RİSK durumuna ve müşterinin GERİ ÖDEME durumuna göre yapılmış bir sınıflamadır. Yayımlanan yönetmelik ile bu sınıflamadan A ve B grubu kredilerin karşılık ayırma ve dolayısıyla ödenmeyen kredinin takip ve icra sürecinde değişiklik olacaktır. Kısacası uluslararası finans standartına yıllar içinde adım adım geçen Türkiye için bu geri adım anlamındadır ve hatta karşılık ayırma durumunu yani bilançonun güvenilirliğini de gelecekte tartışılacaktır.




Sonra 2. madde, finansal yeniden yapılandımayı kimin için uygulayacak?, bunun yönetmeliği henüz ortada yok ama burada tüm batık krediler mi? sorusunu sormadan edemiyorum çünkü kurtarılacak krediye bir standart getirmeden sadece tanıdık kurumlar kurtarılmaya veya farklı yapılandırma sistemleri ve bunun da simsarlığı ortaya çıkarsa ülkede finansal sisteme olan güven iyice sarsılabilir.

Ek bir soru daha yeniden yapılandırma için 1 yıl süre vermiş ama bir yılda kaç kere yeniden yapılandırmaya başvurulacağı sınırlaması yok yani rahatlıkla bir kurumun kredisi yapılandırıla yapılandırıla laçkalaşmış kredi olabilir.

İşte bu noktada dikkat edilmesi gereken 3. nokta ise bilanço ve kredileri bu şekilde yapılandırmış bir kuruma, ülkeye dış piyasalar, kredi verir mi? vadesi gelen kredileri yeniler mi? bu bankalar Londra'dan sendikasyon kredisi bir daha bulabilir mi? bu bankalar vadesi gelen kredileri uzatabilir mi?

Batık büyük krediler için banka bilançosu oyunlarına başlayan ve her aysonu krediyi kapatıp, ay başında yeniden açan uyanık bankacılar için söyleyeyim, YAPMAYIN, Türk bankacılığı imajını bozuyorsunuz daha gerisini yazmayayım.

Kredi kartından bayramda Bodrum da 5 TL'den 1 top dondurma harcaması yapan güzel kardeşim, Yunan adasında dondurmanın topuna 2 Euro dan dondurma yalayan güzel kardeşim ile beraber, kredi kartı borcunuz için yeniden yapılandırma talebinde bulunursanız,  hiç bir banka hayır demeyecek ama sanırım sizin kredi puanınızı ve limitinizi artık düşürülmesi gerekecek.

4.Madde-Eğer bankalarımız bunu yapmaz ödememe durumunu kredi derecesine yansıtmaz ise o bankanın kredi kartı ile bu bankanın kredi kartı piyasada aynı güvenilirlikte de olmayacak bilmiş olasınız.

BDDK kararları için yazdıklarım bir kısım müneccim başlılık olmaktadır, amacım daha öncede olduğu gibi kurumları, kişileri ve aileleri varlıklarını krize karşı korumak için uyarmaktır. 

Türkiye uzun yıllardır global marketin içinde ve üstelik parası uluslararası dolaşıma kabul edilmiş bir paradır. 

Bu piyasada piyasa oyunları ile değil, üretim, kalkınma ve kalkınma yolu ile büyüme ile daha çok sözünüz geçecektir. 

Paramızın gücü veya değerini belirleyen ekonomimizi değeridir. 

5.madde- Uluslararası kurumlar olan bankaları sermaye yeterliliği olarak korumak ve bu bankaların sermayedarlarına bir takım diğer işlerinde kısıtlamalar getirmek, bankaların sermayelerini artırmak da tavsiye edilen bir çözüm türüdür. (üstü kapalı ifade ettim anlayın artık)


LÜTUF'a DAYALI EKONOMİK SİSTEM

Asıl olan Devletin sermayeyi yukarıdaki yöntem ile kurtarması değil, şirketleri iş ve üretim yapar halde tutması ve çalışarak borçlarını ödemeleri sağlamasıdır.

Sistemde ve kanunda yeri olmayan, 
lütufa dayalı kredi, 
lütufa dayalı ihale, 
lütufa dayalı iş alma ve 
lütufa dayalı kredi kurtarmalardan özenle kaçınılması ve bankacılık için tüm Dünyada kullanılan sistemlere tekrar geri dönülmeldir. TFRS-9, SYR ve BASEL-III kuralları bizi bekler.

Seffaf, hesap verilebilir, denetlenebilir bir finansal yapılandırma süreci uygulanmasını dilemekteyim.


Yukarıdaki bölümde çok ama çok önemli Türkiye için yeni tanışacağı 5 finansal riskten bahsettim, bu risklerin oluşmasını kesinlikle istemiyorum. ( tahmini bu noktada durdurdum ama aklımızda her zaman 3 adım sonrası var bilinmesini isterim)

Haftaya buluşuncaya kadar, ya sabır ya sabır ya sabır... ve kısmet

30 Ağustos Büyük Taarruz ile Zafer Bayramı ve 9 Eylül İzmir'in Düşman İşgalinden Kurtuluşu kutlu olsun, 
elbet bir gün Türkiye Ekonomisinde de çiçekler açar...


Erman Dinçel
29 Ağustos 2018, İstanbul
Ekonomi Danışmanı ve Eğitimci


Uyarı Notu : 
Bu makale yazılırken, Merkez Bankası kanunu, Bankacılık kanunu, Sermaye Piyasası kanunu ve 32 sayılı Kambiyo Rejimi kanun ve yönetmeliklerine uyularak, sadece bilgi mahiyetinde vatandaşın, sermayedarların, şirket yöneticilerinin, bankalarımızın risklerini görmeleri ve kriz-risk ile mücadelede daha bilinçli olmaları, varlıklarını ve sermayelerini korumaları, alınan ekonomik tedbirleri doğru yorumlamaları ve bilgilendirilmeleri hedeflenmiştir. Bir ekonomist olarak doğru bilgi ve yorum ne kadar yayılırsa, önce çalışanlara sonra sermayeye kısaca toplumun tüm kesimlerine ve nihayet Türkiye Cumhuriyetine o kadar gerçekçi destek olunacağı ve fırsatçılık ile manipülasyonun önüne geçileceği düşünüyorum, saygı ve sevgilerimle. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder