5 Ocak 2015 Pazartesi

Merkez Bankası ile Hazinenin bitmeyen sonsuz aşkı ( borçlanma üzerine ) 2015'e başlarken durum


Merkez Bankası ''Zorunlu Karşılıkları'' artırırsa, ''bana ne yaa, artırsın?'', ''ben işime bakarım!', ''Merkezin derdi benimi gerdi!'' diyemediğim için yazdım. 

( BİR SIKICI VE UZUN YAZI DAHA ne yapayım '' LIGHT  EKONOMİSTLİK BİZE GÖRE DEĞİL '' )

Bugün medya'da yer alan habere göre Merkez Bankası ''Zorunlu Karşılık'' oranlarını yükseltmiş. Bu haberi tam ve eksiksiz yorumlamak lazım gazete haberleri maalesef tam detayı yansıtmadığı gibi halk açısından ne anlama geleceğini de belirtmiyor.
2014 yılı son döneminde önce IMF'den sonra Londra Merkezli derecelendirme kuruluşu Fitch'den yazılan değerlendirme raporlarında Türk Bankaları için bir uyarı vardı, bu uyarıda Türk Bankalarının yabancı para ile kaynak bulmasının bir BAĞIMLILIK haline geldiği dikkat çekilerek, bankalarımızın kısa vadeli döviz borçlanma eğitimlerinden dolayı kur riskinden ( döviz kurunun  TL karşısında artmasından veya azalmasından ) aşırı etkilenebilecek yapıda oldukları konusunda uyarmıştı.

Bu arada, 2014 yılı büyüme oranının tutmadığını ve enflasyon hedefinin de tutmadığını hatırlatmak isterim ve Gayrisafi Milli Hasılanın 760 Milyar dolar ile 19. büyük ekonomi haline gelmiş ( artık 17. büyük ekonomi değiliz ) olduğumuzu da hatırlatmak isterim ( daha önceki yazımda bahsettiğim ölçüde ).

İşte bu noktada zorunlu karşılık nedir? kısa bir bilgi vermek gerekir okuyanlar açısından, tüm bankaların bilançolarında Pasif kısımda bulunan ve bankaya ait olmayan geçici bir süre için emaneten duran, bankaların aldıkları borçlar ( aldıkları krediler ) ve Mevduat benzeri emanet varlıklardır.
Bu varlıklar bankaya ait olmadıkları için bankalar bu aldıkları emaneti yani borcu çok iyi yönetmeleri gerekir.
Bu varlıkların hem miktarını kontrol etmek, hemde bankaların aldıkları riski kontrol altında tutmak için Merkez Bankası iki haftada bir kez hesaplanarak bu varlıkların bir kısmının kendisinde tutulmasını ister ( vadeli veya nakit olarak ) buna zorunlu karşılık denir kabaca.
Bu karşılıkları TL için ve Dövizler için ayrı ayrı belirlediği gibi bankalara gelen varlığın vade yapısına göre de belirler. Peki bu konu bizi neden ilgilendirir halk veya kurumlar olarak? Cevap bankalar için bu konu kaynak maliyetini yani müşteriye uygulayacağı faizin limitlerini belirlemesi açısından önemlidir, diger bir ifade ile önümüzdeki dönemdeki faizlerin ne olacağını tayin eder ve okuyabilenlere faizlerin geleceği konusunda fikir verir.
Bankaların riskleri hakkında fikir verir. Merkez Bankasının para politikası beklentileri hakkında fikir verir.

Yukarıdaki hatırlatmadan sonra merkez bankamızın yaptığı uygulama ise birkaç sonuç doğuracağını artık tahmin etmeye çalışalım;

1-Bankalar ellerinde bulundurdukları kendilerine ait olmayan her türlü döviz varlığının ( mevduat ve aldıkları borçlar ) %12.8'ini ( eski oran %11.7 ) merkez bankasında bulunduracaklar veya nakit olarak hazır tutacaklar.

Bu sonuç olarak merkez bankasının deposundaki dövizi 3.5 milyar dolar artıracak ama bir kaç etkisi daha var. ( gazeteler buraya kadar yazar )

2-Bankaların kaynak maliyetleri artacak, dolayısıyla kar marjları daralacak ya karlılıkları düşecek yada, bunun yerine ( ikinci seçenek) kullandırdıkları kredilerin maliyeti artacak yani faizler yükselecek ( faizlerin düşürülmesi fantazisini unutun ) demek.

3-Kısacası Merkez Bankamız bankaların kısa vadeli döviz borçlanmasından vazgeçilmesini ( yapılan yorumları haklı çıkararak ) ve 5 yıldan daha uzun borçlanılmasını istiyor. Biz de bu isteye tebessümle bakıyoruz ve diyoruz ki, '' olur arkadaşım başka bir isteğin arzun varmıydı?, önceden söyleyeydin eyiydi be yaa '' ( aslında belirtti bunu Merkez Bankası başkanı ama biz anlamak istemedik )

4-Türk bankaları Londra'dan sendikasyon kredisi adı altında borç alırlar ve bu borcu veren Londra bankaları tek başlarına borç vermezler bir konsorsiyum ( grup ) olusturarak borç verirler. 
Size ama ama kötü haberim şu ki TC Hazinesi garantisi almadan da borç vermiyorlar yıllardan beri. 
Yani ne demek şimdi bu? Dışarıdan gelecek paranın maliyeti de yükselecek demek ve başa döndüm aslında bir süre önce Türkiye riski yükseldiği için tüm bunlar oldu ve ve ve dış borç özel sektörün üzerinde görünmesine rağmen Hazine garantisinden dolayı aslında Türkiye'nin borcu artmış olacak ve artmaya devam edecek.

5-Şimdi buraya '' faiz lobisi var ya o bizi öpecek '' yazacağım bana kızacaksınız.

6-2013 Temmuz sonundan başlayarak 2014 Mart ayı sonuna kadar Merkez Bankası başkanını faiz düşür diye sıkıştırılmasaydı, muhtemelki IMF ve Fitch uyarı raporu bu şekilde yayımlamadan bu bölüm atlatılacaktı ama üzgünüm olmadı, biz yine uyanık duralım, döviz borçlanmak yok, döviz borcunuz varsa, hem kur hem de faiz riskiniz var demek, mutlaka bu riskleri takip etmeyi öğrenmeli veya ona göre borçlanmalı ( yani borçlanmamalı )

7-Türkiye içindeki kurumlar yurtdışından kredi almak istediklerinde yurtdışındaki kredi veren kurumlar buna Hazine'nin de garanti vermesini isterler. Bu amaçla çıkarılmış kanun ve yönetmelik var, diger bir ifade ile Hazine finans kurumları yani bankalar yurtdışından kredi aldığında garantör olmak durumunda ve bu durum hiç de olağanüstü bir durum değil yani doğal, çünkü aynı Hazine ve Merkez Bankası bankaların bilançolarını derinlemesine biliyor ve izliyor. 

Fakat Hazine başka bir kurumun yurtdışından alacağı bir krediye veya proje finansmanına arada bir banka olmadan garanti verir ise işte bu noktada ayrı bir risk izleme merkezince bu riskin izlenmesi ( gelen kredi alım şartları ve geri ödemesi açısından ) gerekiyor. 

2010 yılında Hazine Garantörlük Yönetmeliğine kamusal kurumlardan belediyeler ve projeleri de eklenmişti şimdi yani 2014 yılı Aralık ayı son haftasında ülke ve ülkelerde eklenmiş tek bir farkla Hazine kendi başına yapamıyor, Bakanlar Kurulu kararıyla denilmektedir. 

Bir ekonomist olarak bu noktada ben zorlanmaya başlıyorum, merak ediyorum ülkemin toplam borcu ne kadar, bu borcun ne kadarı özel sektörün, bu özel sektörün alt dağılımı nedir? ve ne kadarı kamunun ve yerel yönetimlerin ( proje dahilinde olanları neler? ) ve bu borçların ne kadarına Hazine garantisi var? Ayrıca son düzenlemeden sonra bir başka ülkenin borcuna veya ortak projesine Hazine garantisi verdik mi? 


Erman Dinçel
Ekonomist, Eğitmen





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder