17 Temmuz 2012 Salı

ÖZEL BÖLÜM ....2012 Malatya - Harput - Fırat ( 34 ED 0044 )

Malatya’dan Harput’a gittim, Fırat'ın  yanından

Bu yaz memleketim Malatya'ya gittim ama aynı zamanda Elazığ'a, Harput'a ve Fırat Havzasına da kısa bir haftasonu seyahati yaptım, fotoğrafladım ve sizlerle paylaşıyorum.

Önce kısa bir tarih özeti Malatya için;  Malatya üçüncü kez bugünkü yerinde kurulmuş 134 yıl önce, bugünkü Malatya 'Aspuzu' da denilen bağlardan oluşan bir bölgeymiş, halk eski Malatya'dan bu bölgeye yazın göç eder, yazı bağlarda, bahçelerde geçirir kış olunca da geri Eski Malatya'ya dönermiş. 1838 yılı yaz mevsiminde Doğu Anadolu'daki ordulara komuta eden Hafız Paşa Karargâhını Eski Malatya’ya kurmuş ve askerlerini de Aspuzu'ya göç eden Malatyalıların boş evlerine yerleştirmiş. Ordu o kışı Malatya'da geçirince halk bağlık evlerinde oturmak zorunda kalmış. Bir yıl sonra ordu Eski Malatya'dan ayrılmış ama Malatyalılar evlerine dönememişler çünkü askerler oturdukların evlerin tahtalarını odun niyetine yakıp ısınmışlar bu sebeple askerin oturduğu evler onarılamayacak kadar hasarlıymış.

Yeni bir şehir kurmuşlar Aspuzu bağlarına, bugün adı Malatya. Şehir o zamanlar ormanlık olan Beydağı'nın eteklerinde bağların içinde kurulmuş.

Beş Konaklar Malatya


İçli Köfte / Malatya



 
Ayva Yaprağından Ekşili Köfte
Aspuzu bağlarının 'Deyr-i Mesih' ve kutsal sayılan sularının İsa Peygamber zamanında onun bir işareti ile çıktığı ve bağları suladığı söylenir. Başka bir söylentiye göre bu bölgede seyahat eden azizlerden bir aziz, susamış, su bulamamış, o zaman asasını toprağa üç kere vurup ' Çağlasın Sular' ........ ' Sulansın Bağlar' demiş.... işte turuncu sulu, çok tatlı Malatya Kayısıları da bu kutsal su  ile yeşermişler :)))

Bugünlerde Doğu Anadolu'nun kıraç tepelerini yemyeşil eski haline dönüştürmeye çalışan Fırat Nehri, üzerindeki Keban ve Karakaya barajları ile  Malatya ile Elazığ'ın sınırını oluşturuyor, iki şehrin de etrafını çeviriyor. Kitaplara bakarsanız MÖ 12 binli yıllara inen bir kültürel zenginlik var ve Fırat Havzasında 800'den fazla arkeolojik alan mevcut.

Mezopotamya’nın başlangıcı burası,  hoş geldiniz...

Malatya'dan kapıyı açtık ama Elazığ'da gideceğiz. Benim tavsiyem THY ile direkt olarak uçmanız Malatya'ya nedenini Face'de anlattım. Havaalanı’ndan şehir merkezi 25-30 km, yol boyunca şehir girişine kadar etraf bağlık bahçelik üstelik kayısı ağaçları ile dolu. Bu sene kayısı üreticisi tarlada kilogramı 0.50 kuruştan satmış kayısıyı, şehirdeki halde kayısının kg 1.25 TL ile 3 TL arasında değişiyor. İstanbul’da Malatya Kayısısının fiyatı ise 5 TL ile 9 TL arasında değişiyor. Bu kayısının, kurusu var turuncu renkte, gün kurusu var, çekirdeği var, pestili var, reçeli var ( Petek'in yaptığı gibi değil ), lokumu var, kremi var, kolonyası var, kayısı döneri var, dürümü var malum bu bir ekonomik değer aynı zamanda Malatya için hem de çok önemli ve benzersiz bir değer.

Türkiye'nin herhangi bir yerinde Malatya kayısısına rastlarsanız unutmayın o gördüğünüz çeşitler yola, taşımaya dayanıklı cinsi, sizin yiyemediğiniz ve tadını bilmediğiniz en az 30 çeşit daha kayısı var. Bazılarının ilk görünüşte albenisi yoktur ama tadına bakarsanız ancak anlarsınız. Bir de satana sorun 'bunun kutusunu bana göster' diye. Artık özel karton kutularda Türkiye'ye dağıtılıyorlar. Beni çağırırsanız bende tadına bakabilirim hatırlatayım. GDO yok, hormon yok, bazılarında gübre bile yok. Hasanbey cinsini bulursanız kaçırmayın.

Ayva Yaprağından Ekşili Köfte / Malatya
 Yemeklerimiz, bir yemek öğretmeninin oğlu olarak annemin hakkını da vereyim; en sevdiklerim yemeğimiz, Ayva Yaprağından Ekşili Köfte ( küfte de derler, küftelerin yaprak çeşitleri, ayva, kiraz, fındık ve asma yaprağı ile de yapabilirsiniz bu tip 20 civarında köfte olduğu söyleniyor), içli köfte ( buharda haşlaması veya sebzeli sulu olanı yani Tiritli Köfte- analı-kızlı), Kâğıt Kebabı ( en az 3-4 saatte taş fırında pişeninden), su böreği, peynir helvası ( höşmerim gibi değil ), kulak çorbası, yoğurtlu çorba, pir pirim çorbası bu kadar yeter mi? Benim karnım acıktı yahu..... Azıcık yemeklerimizi saydım ama dikkatinizi çekti mi? öyle Urfa-Adana tipi bir kebap biz de yok, bulgur ve sebze ağılıklı güzellikler var. Adında kebap geçen yemeğimiz  bile mangalda değil 4-5 saat sebzeyle fırında halleştikten sonra sofraya gelen cinsinden.


Su Böreği hamuru 40 kat


Malatya Hükümet Meydanı
 Malatya Merkezdeyiz, Kışla Caddesi ve İstasyon Caddesi iki büyük cadde ve şehrin meydanında buluşuyorlar yani Hükümet Meydanın’ da, cumbalı konaklardan kala kala Beş Konaklar Caddesi kalmış sadece bu sokakta da numunelik konaklar kalmış. Yemyeşil Şehir Merkezi şimdi bir beton yığını, bilinçsiz belediyeler, yöneticiler neredeyse tüm eski yapıları kaybedilmesine neden olmuşlar. Bir Niyazi Mahallesi ( Niyazi Mısri ) yok artık, adı var sadece. 1990-2000 yıllarda belediye meclisinde görev yapanlara, burayı istimlak edip satanlara saygılarımı ilettim, dedem ve babam adına sadece.......Neyse sinirlenmeyeceğim, ben iyi tarafına bakacağım kendime söz verdim.

Beş Kanaklar Malatya


Gazi İlkokulu / Malatya

İsmail bey Malayta Hal binazında kayısıları seçiyor
  

Yeni Cami, Şire Pazarı, Bakırcılar Çarşısı, hamamlar, kumaşçılar, ayakkabıcılar, gürül gürül akan sular, dereler, kernek deresi, kanal boyu bu şehirde yaşanılan yerler. Bir zamanlar, Sümerbank Fabrikası ve tabiki Şeker Fabrikası Malatya'nın güzel yerleri. Sümerbank'ın yerinde bir alışveriş verkezi yükseliyor, çok yatırım yapılmış belli ama şehrin dokusuna verdiği zararı takan yok, böyle bir hassasiyet yok. Şeker Fabrikası için söyleyecek lafım çok ama buraya sığmaz, içim sızlıyor, top sahasının yerinde TOKİ'nin yaptığı bilmem kaç yataklı dev bir hastahane inşaatı var. Başka yer mi yoktu, yer kıtlığınami girdiniz diyoruz zevksiz ve görgüsüz kendinden menkul adamlara.

Yeni Cami

Yeni Cami adı ama inşaatı 1912'den kalma, 3 minaresinden birisi yarım ve o da Selçuklulardan kalma, eski Hitit yerleşim merkezi Aslantepe şehir merkezine 6 km uzağında, Temmuz ayının 2. hafta sonu, 'Malatya Fuarı ve Uluslararası Sanat ve Kayısı Festivali' ( hey allahım festivalin adına bak yahu...bir kayısı güzeli bile seçmiyorsanız ben ne yapayım fuarınızı ). Önemli Temmuz ayı 2. veya 3. hafta sonu Arguvan Müzik Festivali var, bu festival çok ama çok önemli? Neden? çünkü 10 yıldır yapılan bu festivalde Anadolu’nun her yerinden halk ozanları Arguvan’da toplanıyor. Türkü çığıranlar bilir, Arguvan ağzı diye bir ağız var, artık...... sazını kapan gelsin gelin canlar bir olalım...........

Yeni Cami


Malatya Ulu Cami 13. YY
   
  
Balı Akan Kayısı Ağacı


Aşağı şehir yada Eski Malatya, bugünkü adı ile Battalgazi ilçesi, tarihi eserlerle bezeli bir açık hava müzesi gibi, Ulu Camii, Akminare, Ertunan Evi, Nefise Hatun Kümbeti, Kale Suru, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı ve Emir Ömer Mescidi  görülmesi gereken yerler. Anadolu’nun çoğu yerinde olduğu gibi, bu kentteki her ilçe allahın bir armağanı gibi Yeşilyurt, Darende, Arguvan, Arapkir, Hekimhan, Pütürge ve diğerleri her birisini ayrı ayrı yazmak lazım. Gidin herhangi bir, kapıyı çalın ben tanrı misafiriyim deyin, sonucunu görün.... değerlerimiz İstanbul’da ve Ankara'da yitiriliyor ama Anadolu’nun her yerinde yaşıyor merak etmeyin....


Beş Konaklar Müzesi / Malatya



Malatya Açık Ekmek ve Hal Binası
23 Elazığ
Bu kadar Malatya yeter, bindik Mehmet Ali'nin minibüsüne Elâzığ’a yola çıktık, hedefimiz önce Elazığ ve hemen Harput tabiki. Gakkoşların memleketi ( kardeş demek ), dürüst, mert insan demek, keyif, eğlence demek, müzik demek Elazığ.

Elazığ'da yedi yıl kaldık İlkokulu ve Orta Okulu okudum, sınıfta öğretmenin sorardı kim türkü söyleyecek?  Bir ben elimi kaldırmazdım. Malatyalıyım ya.  Herkes elini kaldırırdı, sen oğlum, kızım sen söyle derdi öğretmenim Mehmet Öztürk, söz verilen öğrenci önce uzun hava söylerdi ,sonra da türküsünü söylerdi. Çok severim Elazığlı kardeşlerimi, siz ramazanda sahura hiç kemanla kalktınız mı? Hiç klarnet ile uyandınız mı? Bunlar Elâzığ’da mümkün, davul yok klarnet, var, keman ve cümbüş var. Yüzü gülen neşeli gakkoşlar var.


Harput Kalesi

Harput-1
 Elazığ bağlarının, öküzgözü üzümü var, eski Tekel şimdi Kayra markası var, İtalya'nın Toskana bağlarını aratmayan Elazığ bağlarını görmek gerek, Şükrü Baran'ın bağını ziyaret etmek gerek. Ayrıca her sene Mayıs ayında kokulu küçük çilekleri var, bunun hikayesi de ayrı.........

Harput’taki deniz!

Malatya Elazığ arası 100 km, Keban gölünün üzerindeki, Karakaya Barajından geçerek ulaşıyorsunuz, bu karayolu geniş meralardan oluşuyor, bahçeler, bahçeler, meyve çeşitleri, bağcılık, barajlar, göller, balık çiftliklerini geçince Elâzığ’a ulaşılıyor.

   

Elâzığ’ın tepesi adı Harput, bu bölgenin Osmanlı Sancağının Merkezi, Harput Elâzığ’a 5 km mesafede,

Elazığ'ın eski yerleşim merkezi, ticaret yolları üzerindeki konumu ile asırlar boyunca inanç, kültür ve idare merkezi, Harput'un tarihi MÖ 2000 li yıllara uzanıyor, sokakları dolduran camiler, medreseler, manastırlar, kümbetler ve hamamlar, şimdi çok ama çok sesizler. Harput Kalesi MÖ 9. YY da Urartular tarından yapılmış, Ulu Cami ( Artuklu Sanat eseri ), kare şeklinde caminin minaresindeki bitki motifleri var,  fakat pizza kulesi gibi hafif eğri, meydanda iki cami var, Sara Hatun Camii, Akkoyunlu ve Kurşunlu Camii  Osmanlı  eseri. Kalenin altındaki Meryem Ana kilisesi 12.YY'da inşaedilmiş ve şimdilerde yağmalanmasın diye kapalı tutuluyor.


Harput-2



Harput Balakgazi Malatya tarafına bakıyor
Harput Amerikan Koleji Anadolu’daki 14 Amerikan Kolejinden birisi ( Robert , Üsküdar ve Tarsus Amerikan Kolejlerinin kardeşi 19.YY sonunda faaliyete geçmişler) yeri kalenin yanındaymış. Bugün bir taşı bile yok ama çok çok önemli bir yer burası. Cevat Fehmi Başkurt'un 'Harput’ta Bir Amerikalı' hikâyesini bilmeyen yoktur. Birgün kısmet olur onu da yazarız, ne yazarız, Harputlu 2000 tane genç kızın Süryani Kadim Cemaati tarafından önce Detroit’e oradan da Küba'ya gönderilişinin hikayesini  ( bu da Erman’dan özel bilgi ). Bugün Küba'nın 1/3 Harputlu kızlardan oluşuyor. Neden Küba'ya kanımız kaynak:)) sadece puro mu? Fidel mi? Latin kızları mı? Devrim mi? nedir? Neden Küba'nın en yüksek tepesinin ismi Türk Tepesi? Neden Küba’nın kırsalında menemen pişiriyorlar? ..... Harput’tan dolayı....
Arap Baba Türbesi-1


Arap Baba Türbesi-2
Harput da önce Arap Babaya gittik sonra,  Balakgazi parkında mola verdik. Kardeşim her taraf, evliya dolu Arap Baba, Marsur Baba, Ahi Musa, Beşikli Baba, Üryan Baba ve Fethi Ahmet Baba Türbeli var. Biz Arap Babayla ilgiliyiz, çocukken okul gezisinde o nun odasına girip sandukayı açıp bakmaya korkardık da ondan. Bir mumya var karşınızda, çocuk psikolojisinin pek kaldırası yok yani, mumyanın kafası var ama sanırım o kafa ona ait değilmiş. Arap Baba hakkında pek çok efsane anlatılır. Bunlardan en fazla söyleneni şöyledir; Bundan yaklaşık 700 yıl önce Harput ve yöresinde bir yıl yağmur yağmaz. Kuraklık ardından kıtlık kapıya dayanır. Halk perişandır. Alacalı mescidin yakınındaki bir evde Selvi adlı yaşlı bir kadın rüyasında Arap babanın başı kesilipte bir dereye atılırsa yağmur yağacağını görür. Yaşlı kadın önceleri buna pek bir anlam vermez. Ancak aynı rüyayı üç gece üst üste görünce karar verir ve bir gece Arap babanın cesedinin başını gövdesinden ayırır. Kesik başı dereye atar. Gerçekten de yağmur yağmaya başlar. Ama ne yağmur... Yağmur değil adeta tufan. Dereler coşar, her yanı sel basar bir türlü dinmek bilmez. Yağmuru dört gözle bekleyen insanlar bu seferde bu felaket karşısında muzdarip olurlar. Selvi kadın rüyasında Arap babanın kesilen başı yerine konulursa yağmurun dineceğini görür. Arar, bir kesik baş bulur, yerine koyar yağmur durur. Harputlular bu olay üzerine Selvi kadının korkunç bir hastalığa yakalanarak günlerce ıstırap çektiğini sonrada öldüğünü söylerler........

Harput’tan Elâzığ’a baktım güneye doğru, uzakta solda Keban Baraj gölü görünüyor, kaleye de çıktım tam karşımda tekrar Keban Barajı görüyordu, Harput’un arkasına da gittim, kuzeyden güneye Keban Barajı görünüyor, Harput’tan kuzey doğuya baktım, baktım taaa uzakta Arapkir, Malatya Keban ve Karakaya Barajlarını da gördüm ( hayal ettim ),  Harput’un etrafı deniz olmuş kısacası, Keban Denizi ama biz bunu kabul etmiyoruz. Harput’un Denizinin adı Harput’tan Güneydoğu'da bulunan Hazar Gölü yani namı diğer Sivrice gölü, sevgili kardeşim, arkadaşım Mehmet Ergin Sezer'in baba evi.



Malatya Keban Gölü

Hazar Gölü

Hazar Gölü
Hazar Gölü Elazığ şehir merkezinden 20 km uzakta, bu göl bir çökmeden oluşmuş, gölün içinde adacıklar var, çok kuş var, gölün bir kenarı bir zamanlar bataklık olduğu için, kuş ve böcek ne arasan var. Gölün suları altında bir antik kent var, çölün ortasında masmavi olan Hazar gölünün üzerinde ve kıyılarında martı sürülerine rastlamak mümkün, bu sebeple burası Harput'un denizi Hazar Gölü olarak anılmaktadır.

Benim için Hazar Gölü ise,  hafta sonu piknikleri, askeri kamp her sene iki hafta, bisikletin Bisan mı? Beldesan mı?, saklambaç, masa tenisi, yakan top, futbol, sana yağlı ekmekle ile meysu'nun üçgen vişne suyu içmece, gölün suyu tatlısu çok tehlikeli sürekli boğulma vakası, gölün içinde antik şehir var, birçok efsanesi var.....vırak vırak kurbağalar var, kurbağaya sigara içireceğim diye ellerin siğil olmalar var,  ambulansla hastaneye kaldırılmalar var, hemde her yıl, kampta çadırda kalanlar ayrı hikaye, karşıya yüzerek geçenler var...... kızma birader'in dibini bulmuştuk sonra tavlaya transfer olmuştuk.



Hoca Hamamı

Harput
   

Harput’ta molamızı Balak Gazi tesislerinde verdik, yöresel yemeklerimizden yedik yöresel yemeklerimiz neler sayalım, Nohutlu Yoğurt Çorbası, Cevizli İşli Köfte Yağda, Sırın ( yoğurdun içinde yufka mantısı ), çökelek peynirli kellecoş.  Harput’un içinde gezdik fotolardan görebilirsiniz, Harput yenileniyor, tamir ediliyor, restore ediliyor, tarihi kalede hem kazı hem de restorasyon çalışması var, evler eski haline dönüyor, çevre temizleniyor, 5-10 yıla Antalya kale içi gibi bir yer olur çok da güzel olur....

Yukarı Fırat Havzasının azıcık paylaştım, Arapkir’i konuşmadım, Kemaliye Kanyonunu konuşmadım, Arguvan'ı konuşmadım, Nemrut'u konuşmadım....ama.. fotoğraflarımı ekledim.

Bu bir aile-abi-kardeş-yeğen-kuzen-dayı-teyze-yenge buluşmasıydı, özel bir amacı da vardı ama o bende saklı, 34 yıl önceki lise arkadaşlarımla buluştum, bol bol güldüm, 17 yaşıma geri göndüm, zamanı unuttum, rehabilite oldum, seneye arkadaşlarımla birlikte biraz daha farklı bir rota için fikir geliştirdim, Turan Emeksiz Deneme Liseme de gittim, hava 36 dereceydi ama İstanbul kadar nemli değildi, yine bol bol kayısı yedim, erik yedim, vişne yedim, dut yedim ve dondurma yedim, tansiyonum normal ama kan şekerim tavan yaptı sanırım, Malatya yemeklerinden yedim ( yengeme, dayıma ve teyzeme çok teşekkür ederim ) yorgunum ama keyfim yerinde umarım sizde keyif almışsınızdır! Tahmin edersiniz nostalji tavan yaptı.

Songül arkadaşım, Arguvan'a festivale davet etmişti, gelirim dedim ama gidemedim, üstelik yöresel yemeklerimizden de yaptırmış, bağda bahçede mangalda yakmıştı. Kısmetse ilk festivalde oradayım, içimde kaldı yahu.... ufff bitti.

Erman Dinçel
34 ED 0044, Temmuz 2012, İstanbul
* Diger tüm fotoğraflar Facebook'daki albümde bulunmaktadır. http://www.facebook.com/media/set/?set=a.10151044254233979.454723.644723978&type=3

** Malatya-Elazığ- Hazar Gölü- Keban ve Karakaya için https://maps.google.com/maps?hl=en&ll=38.628673,38.905334&spn=0.608287,1.352692&t=m&z=10























































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder