15 Mayıs 2012 Salı

Tek başına ama yalnız değil



Bugünün hobisini yarına bırakma

YAŞAM MODÜLÜ

Evlerinde lambaları yanıyor, göz göz olmuş ciğerlerim kanıyor. ( bana yalnızlığı hatırlatıyorda )

Bundan iki hafta önce bir akşam 19'30 civarında eve geldim, içeri girdim hemen daha yemeden içmeden salona geçtim, masanın üzerine lap Top’u açıp hemen facebook 'a baktım acaba son sekiz saatte neler oldu?

Kimisi televizyonu açıyor eve gelince, yalnız kalınca, kimisi de radyoyu açıyor, bir ses lazım,  'canım bu evde yaşanıyor' demek için. Belki de  'Yalnız değilim ben, yalnız değilim, değilim', demek için. Kendimi oyalama durumlarındayım. Yoksa kapağı dışarı atsam da dağıtsam mı?

Rahmetlik Leman teyzem sürekli radyo dinlerdi, eskiden zaten başka eğlence yoktu mecburen sürekli radyo dinlenirdi. Sonra pikap, makaralı teyp, transistörlü-pilli radyo, teyp, CD........sonrasını biliyorsunuz mobil meşguliyetler dünyası.

Facebook 'a takılıyorum boş zamanda, dolu zamanda, her yaşta insan bilgisayar başında, twittleyenler var, bilgisayar oyununa takılanı var, takılmayanı var. Her devirde takılacak bir şey gerekiyor galiba insana, yalnızlığını bastırmak için.

En basiti aylak zamanlarda, çalışırken bir ses olsun diye radyo dinleniyor, otel lobisinde, lostra salonunda, takside, inşaatta, bakkalda, kuaförde yalnız değilsiniz, yalnız değilim demek için, bir de haberim olsun yani onun için.    
Yalnızlığıma çare olsun belki de.

Petek arkadaşım geçen hafta bir blog yazısında 'beraber veya solo şarkılar' diye bir yazı yazdı, (  http://ebrulikedi.com/2012/05/11/beraber-veya-solo-sarkilar/ ) mahallede yaşayan yalnız insanlar hakkında,  eski yalnızlar, yeni moda yalnızlar yazısını okudum çok keyif aldım.

Yaşlılık problemlerinden YALNIZ lık 'Yarına Övgü 'nün ana konularından birisi, bu hafta ikinci yazımda bu konuya ben de bir el atayım istedim. Yalnız yaşayan çınar ağacı olmamak umuduyla yazıyoruz tabiki.

Yalnızlıkla 1982 yılında tanıştım, İstanbul Atatürk öğrenci yurdunda bir gece kalmayı denedim, olmadı. Yurt hatta oda çok kalabalıktı ama ben yalnızdım. Tek başına ve yalnız. Merhaba, günaydın, iyi akşamlar, merhaba diyen yok, hapşırsan, çok yaşa diyen yok, uzaydan mı geldi bunlar? diye içimden geçirdim. Soğuk, karanlık, yemeklerde soğuk, insanlarda soğuk, çok sıkıldım, ben burada kalmıyorum arkadaşlar dedim.

Bavulumu aldım yurttan ayrıldım, üst geçitten yürüdüm E5'e indim. İşte o sırada evlerin ışıklarına baktım, arabaların ışıklarına baktım, yazının başlığındaki türkü sözleri bana o ışıklara bakarken ki yalnızlığımı hatırlatıyor. Bu sebeple yalnızlıktan çok sıkılırım ben ama insanın kendi başına kalması ve bir süre sonra kendini keşfetmesi ve yalnızda başarması kadar güzel bir şeyde yok hayatta. Tek başına başarmak konusunda ve çok kolay olamasa da kızımın üzerine de tanımıyorum. Kendisi yalnız başardı, şimdi dimdik ayaklarının üzerinde ve tek başına başardı ama artık yalnız değil.

 Yeterince arkadaşım yok, üstelik bekârım, bir ilişkimde yok, yeni bir yere taşınmışım yâda büyük bir şehirde yaşıyorum, arkadaşlarım var ama yüzeysel arkadaşlara sahibim veya onlar iş arkadaşlarım (1) diye anlatıyordu kitapta yalnızlığın nedenlerini sayarken. Ben katılmıyorum galiba bunlar yalnızlığın nedeni değil. Bunlar yalnızlığın sonuçları olmasın? Galiba insanların büyük çoğunluğu kendilerine kendileri ile yalnız kalmaya müsaade veriyorlar. ( kendi kendine aynaya bakıp 'oğlum/kızım sana müsaade veriyorum, bundan sonra yalnız kalabilirsin' gibi )

Bir gazete haberinde okumuştum, Elvis Presley'de yalnız kalmaktan nefret edermiş ve tenha otel odalarında hemen televizyonu açarmış. Halbuki biz Elvis Presley’i  sosyal, popüler, hareketli bir hayat süren, etrafı hiç boş kalmayan, kalabalıklardan bunalmış, nerede akşam orada sabah bir karakter olarak hatırlarız ama Elvis tek başınaymış.

O zaman Elvis’e hem tek başına hem de yalnız desek sanırım tam teşhis olacak.

Ben müsaadenizle TEK BAŞINA ile YALNIZLIĞI ayırıyorum.

Birçok insan başkalarıyla birlikteyken de yalnızdır. Ayrıca insanın vaktini tek başına geçirmesi onun yalnız olduğu anlamına da gelmez, tek başınayken televizyonun açarsın yalnız kalmazsın olur biter. Ne kadar çabuk çözdüm değil mi?

Tek başına ama yalnız değil seçeneği sanki herkes için en ideal çözüm. Her insan tek başınadır ama bazıları yalnızdır da :((

Yalnız kalmamak için, yalnız kaldığımız zamanı yaratıcı bir takım faaliyetler ile geçirmek galiba en iyi çözüm.

Yalnız kaldığımızda o yaratıcı faaliyet ile topluma veya bir topluluğa kaçabilirsiniz, sığınabilirsiniz böylece topluluk içinde hiç olmaz ise canımız sıkılmadan, yalnız olmadan vakit geçirirsiniz.

Bu seferde toplum-topluluğun-grubun içinde can sıkıntımızdan kurtulduğumuzu düşünürken, o toplulukta bir süre sonra yalnız kalmak da var. Topluluk veya grup sizi değişik nedenlerle yalnızlığa da itebilir. Sonra 'toplum-topluluk içinde tek başıma olduğumdan daha yalnızdım, kimse beni anlamıyordu, dinlemiyordu bu sebeple bu topluluktan, gruptan ayrıldım' demek de var.

Yalnız kalma kapasitesine sahip olmamak, temelde öz güven eksikliğini yansıtır. Sürekli olarak başkalarıyla birlikte olan kişiler Dünya'nın en yalnız insanlarıdır. Birçok yalnız insan, başkalarıyla birlikteyken çok güvenli ve çekicidir. Tek başına kaldığı anda ise koyu bir yalnızlığa düşer (1) ( Örnek Elvis Presley)

O zaman yalnızlığın çözümü dışarda toplumda-grupta değil de, yoksa insanın içinde miymiş?

Yanılmıyorsam Sufi' lik bunu teklif ediyor ve diyor ki  'dışarıdaki kolay aydınlığa yönelme, içindeki ışığı aramalısın'.

İnternette araştırınca özlü sözler de buluyorsun;

' En büyük talihsizlik, yalnız kalma yeteneğinin olmamasıdır', Jean de la Bruyere ve
' Bazen hayata ara verip kendini ziyaret etmen gerekir', Audrey Giorgi.

Tek başına ve yalnız olmak farklı olduğuna göre tek başına olacağız ama yalnız olmamaya çalışacağız galiba en doğrusu bu.   

Charli Modern Zamanlarda yalnızmıydı?
 
Lütfen arada yalnız kalmayı da unutmayın:))

 O zaman yalnız kalmama listesi yapıyorum, yani tek başına yapabileceklerinizin listesi; Bisiklete bin, yürü, koş, bir hobi bul, yoga veya meditasyon yap, okumayı planladığın kitap ve dergileri oku, tek başına gidip görebileceğin yerleri görmeye git, insanları seyret, mektup yaz, kitap yaz, uyu, bahçeyle uğraş, yaratıcı bir şeyler yap, yardım kuruluşunda çalış, parkta yürü, deniz kenarında yürü, yağmurda yürü, müzik dinle, arabanı tamir et veya arabanı yıka, evi tamir et, çiçek yetiştir, balık tut...... lütfen listeyi siz uzatınız.....tek başına yapılacaklar listesi bu unutmayınız.

Peki bugünkü-şimdiki yalnızlığa bir göz attık, ya gelecek deki yalnızlık? Gelecekte yaşlandığında ya yalnız kalırsanız? Bu sizde korkulara neden olur mu? Yalnız yaşayan özellikle çok kadın var. Hem yaşlı, hem yalnız hatta yapa yalnızlık deriz işte, bu en büyük emeklilik problemi.

Sosyalleşebilmek için kıraathaneye mi takılsam? Yoksa, Yeşil Ağaçları ve Köylerini Koruma Derneği lokaline mi  gitsem?

Sosyalleşebilmek için Ziraat Bankası maaş kuyruğunda gönüllü bekleyen, ATM'den veya başka bankadan emeklilik maaşını almak istemeyen emekliler, maaş kuyruğunda tanışıp ikinci bahar denemeleri yapanlar, bir dahaki ay maaş kuyruğuna bir tepsi baklava ile gelenlerden olmak istermisiniz?
 
Dileğim,  'gelecekte yaşlandığınızda en büyük eğlencenizin emeklilik maaş kuyruğundaki arkadaşlarınız ile muhabbet olmaması' umudu ile, yukarıdaki tek başına faaliyet listesi, yaşlıkta da geçerli hatta her yaş da geçerli diyelim. Elime kalemi aldım, kağıdı aldım, tek başıma, çift başıma bugün için bir faaliyet ve hobi listesi yapsam sonra bunu 60 yaşına taşısam ve desem ki şimdiden ben 60 yaşlarımda şu, şu hobileri yapacağım güzel olmaz mı? Bence güzel olur. Hayal kuruyoruz ama yazılı olacak unutmayınız.

Dikkat, 'ben emekli olacağım ve sonra Salacak'tan bakıp Kız Kulesinin resmini çizeceğim'  diyorsanız, hemen git kardeşim o resmi şimdiden çiz, emekli olmayı bekleme, sonra ne olur ne olmaz bir kalp krizi falan filan ! hooop karşıyaka...

Bugünün hobisini yarına bırakma ama yarının hobisini bugünden hayal et ve mümkünse yapmaya başla.

Hadi şansınız, hayaliniz açık olsun, şimdiden aklınıza sağlık, hayalinize sağlık :)))

Erman Dinçel


(1) The Joy of Not Working, Vision International Publishing / Canada, Ernie J.Zelinski, 2004


























2 yorum:

  1. Güzel bir yazıydı...

    YanıtlaSil
  2. Bazı uğraşlar insanı kendisine götürebilir ama bir çoğunu kendinden uzaklaşmak ve içine doğru derinleşmemek için kullananları çok gördüm. Arada hiç bir şey yapmadan, düşünmeden bile, aklı askıya alarak, kendine varmaya da çabalamak lazım. İşte o zaman tek başına olsan da yalnız olmadığını idrak edebilirsin. İşte o zaman uğraşını / merakını kendine varmak için aracı edersin; engel değil. Başka şekilde kendi içine doğru derinleşmek pek olası değil. Eline sağlık güzel yazı için.

    YanıtlaSil