EKONOMİ CANLANDI MI? ÖNCÜ GÖSTERGELER NE GÖSTERİYOR?
ARTAN KREDİ HACMİ EKONOMİYİ CANLANDIRDI MI?
ÖNCÜ GÖSTERGELER NE GÖSTERİYOR?
Ekonomi’nin canlanıp
canlanmadığını TÜKETİM veya TALEP artışı ile bu artışa
cevap veren ÜRETİM yani ARZ artışının birlikte yeni
bir dengeye (her ikisinde de bire bir aynı olmasa da artarak yani pozitif
değişerek) oturması ile anlaşılır.
Tabiki bu dengenin içinde ithalat ve ihracatın
da üretim ve iç tüketim malına öncelik verdiğini kabul ederek hareket
edilmiştir.
Öncü gösterge nedir?
Toplam talep ve toplam
arzı oluşturan bazı alt veriler arz ve talebin bazen 1, bazen 3 ay ve
bazen de 6 ay öncesinden değişimine işaret eder. Aşağıdaki tablo ÜRETİM ve TÜKETİM’in son 3-6 aylık
değişimi hakkında önceden bilgi vermektedir.
Neden bu analize ihtiyaç var?
Ekonomi yönetimleri aldıkları kararlarda sürekli başarılı olduklarını ve böylece krizin bittiğinin, ekonominin büyüyeceğini, istihdamın ve ihracatın artacağını ve buna bağlı olarak ekonomi politikasının ve yönetim kararlarının doğru olduğunu ifade ederler.
Ekonomi yönetimleri aldıkları kararlarda sürekli başarılı olduklarını ve böylece krizin bittiğinin, ekonominin büyüyeceğini, istihdamın ve ihracatın artacağını ve buna bağlı olarak ekonomi politikasının ve yönetim kararlarının doğru olduğunu ifade ederler.
Bu çalışmada ekonomi yönetimlerinin ifadeleri ve uyguladıkları
stratejiler gerçekten istatistik ile ekonomi bilimine ve finans piyasaların ve yatırımcıların algılamaları açısından doğru mu?
Hedefler ve tahminler gerçekçi mi?
Bu sorulara cevap
bulmaya çalışılmıştır.
Tablo-1 (3 ve 13 Temmuz)
Tablo-1 / 3Temmuz
Tablo-1’in İncelenmesi
· Tablo’nun en önemli verisi Sanayi Üretimi verisi
olmaktadır. Bu veri 2 ay gecikme ile yayımlanmaktadır.
Sanayi üretimi Mart 2020’
de bir önceki aya göre -%1,3 düşmüştür. Nisan 2020 de ise önceki aya göre
-%31,4 düşmüştür. Mayıs verisi ise 12 Temmuz’da gelecek.
Bu çok ama çok
tehlikeli bir sonuç çünkü ekonomistler ve Sosyal Güvenlik uzmanlarının çok iyi
bildikleri gibi sanayi üretiminde her %1’lik azalma yaklaşık 200 bin yeni işsiz
demektir.
Mart ve Nisan 2020’ de toplamda %32 düşüş X 200 bin = 6.400.000 yeni
işsiz potansiyeli demek ama sadece üretim ile ilgili sektörlerde (hizmet
sektörü bunun içinde yok)
· Bu üretim düşüşü nereden
hangi sanayiden gelmektedir?
Cevap; imalat sanayi (-42,5%
Nisan2020) ve dayanaklı tüketim mallarında (-49% Nisan 2020)
· Bu durum nasıl bir etki
yaratacak ekonomide?
Cevap; Ekonomi
küçülecek, GSYİH düşecek, ihracat azalacak ve işsizlik artacaktır.
· Üretimin düzelme sinyalini
nereden anlayacağız?
Cevap; Kapasite kullanımı üst
üste 3 ay artarak 80 lerin üzerinde tutunduğunda anlayacağız. Mart ayında
imalat sanayi kapasite kullanımı 75’den 61’e kadar düştü ve Haziranda tekrar 77
ye ulaştı. Temmuz sonunda Temmuz 2020 kapasite kullanımı 80’in üzerine çıkar,
Ağustos ve Eylül’de 80 üzerinde kalırsa mutlaka hem ihracat düzelecek hem de
imalat sanayi toparlamış olacaktır. Şimdilik bu öncü göstergeler hem de içinde
bulunduğumuz ay ile ilgili bilgi vermesi açısından hem de sanayi üretimi düşüne
salgın ve yasaklardan geri dönüşte 3 ay üretimin durmuş olmasına tepki olarak
da değerlendirilebilir.
Ekonomide ve üretim de tüketimde kesinlikle salgın öncesi halinde değil, daralan ekonomide yeni bir denge arayışı devam ediyor.
· Bir gün öncü göstergeler
düzelmeye başlarsa, tüketim ve talep tarafına iyileşme varsa, kapasite
kullanımı düzenli artıyor demek üretim mallarına ve ihracata talep gelmeye
başladı anlamına gelecektir. Bu sebeple
önce tüketim ve ihracat için talep gelecek, sonra kapasite kullanımı 80 üzerine
çıkarak tutunacak ve imalat sanayini ayağa kaldıracaktır.
· Diğer taraftan 6,4 Milyon
işsizlik tahmini sadece sanayi üretiminde ortaya çıkacak diye tahmin
yapıldığında bu 6,4 milyonun içinden 3,5 Milyon kişinin kısa çalışma ödeneğine
başvurduğu ve ekonominin %45’de kayıtdışı (3 kişi kayıt dışından gelecek
işsizlik) rakamı ile toplam rakam 6,4 milyonu geçecektir. Bu durum önümüzdeki
aylarda sanırım geniş tanımlı işsizliği %25-%30 seviyesine belkide üzerine
taşıyacaktır.
Görüldüğü üzere, Öncü Gösterge
Tablosu aslında DOĞRU VE ZAMANINDA yorumlamak kaydı ile bize ekonomik
canlanma hakkında önceden bilgi vermekte ve kriz anında ekonomi politika
kararlarının acaba doğru mu? Sorusunun cevabına imkân yaratmaktadır.
13 Temmuz güncellemesi:
Sanayi üretimi Mayıs ayında 17,4 arttı (13 Temmuz verisi) imalat sanayi de 17,4 artış var, bunlar olumlu ama önceki ay -%31 düşüş olduğu için toplam azalma -%18 olareak gerçekleşti. Bunun anlamı 18X 200.000= 3,6 Milyon işsiz potansiyeli demek. Önceki ayın verisinde bu durum 6 milyon ile devam ederken bu ay toparlanma oldu. Diğer taraftan 13 Ağustosta Haziran üretim verisi geldiğinde, kısa çalışma ödeneği hariç kaç kişinin kabaca salgından işsiz kaldığını daha gerçekçi tahmin edeceğiz, henüz ekonomide canlanma yok, alt sektörler toplodan incelenebilir.
13 Temmuz güncellemesi:
Sanayi üretimi Mayıs ayında 17,4 arttı (13 Temmuz verisi) imalat sanayi de 17,4 artış var, bunlar olumlu ama önceki ay -%31 düşüş olduğu için toplam azalma -%18 olareak gerçekleşti. Bunun anlamı 18X 200.000= 3,6 Milyon işsiz potansiyeli demek. Önceki ayın verisinde bu durum 6 milyon ile devam ederken bu ay toparlanma oldu. Diğer taraftan 13 Ağustosta Haziran üretim verisi geldiğinde, kısa çalışma ödeneği hariç kaç kişinin kabaca salgından işsiz kaldığını daha gerçekçi tahmin edeceğiz, henüz ekonomide canlanma yok, alt sektörler toplodan incelenebilir.
Ekonomi Politikası, Bankalara Kredi Kullandırarak Ekonomiyi Canlandırma
Stratejisi Tuttu mu?
Aşağıdaki Grafik-1 de kredi büyümesinin (mavi renk ile) kamu bankaları
üzerine yoğunlaştığını ifade etmektedir.
Grafik-1
Aşağıdaki grafik-2 de ise mavi renk Ticari Kredileri, sari renk ise tüketici kredilerin deki artışı göstermektedir.
Grafik-2
Aşağıdaki Grafik-3’te ise 3 er aylık dönemlerde mavi çizgi kredi genişlemesi,
turuncu işaretler ise 3’er aylık dönemlerde kredi büyümesini göstermektedir.
Grafik-3
Sonuç
Sonuç olarak agırlıklı olarak kamu bankaları aracılığı ile kredi kullandırılmış ve
ekonomi canlansın diye beklenti içine girilmiştir ama bu strateji yürümemiştir.
· Mart 2020 sonu itibariyle
bankalarımızda toplam 2,85 Trilyon TL kredi hacmi varken, 15 Haziran haftası
itibariyle kredi hacmi 3,23 Trilyon TL’ye çıkarak salgın döneminde 380 Milyar
TL ticari ve tüketici kredisi kullandırılarak ekonomi
canlandırılmaya çalışılmıştır. (Yılbaşından beri 550 Milyar TL)
·
Ekonomi CANLANMAMIŞ,
işsizlik AZALMAMIŞ,
üretim ARTMAMIŞ
ve
kredi almış olmasına rağmen tüketim iştahı yani talep de ARTMAMIŞTIR.
Ayrıca
ihracat da ARTMAMIŞTIR.
·
Krediler ile ekonomiyi canlandırma
stratejisi İŞLEMEMİŞTİR.
·
Diğer taraftan ekonomi
yönetimin BÜYÜME tahmini hatası iyici görünür hale gelmiştir.
Dünya Bankası,
IMF ve S&P Ekonomi İzleme Raporlarında, Dünya Ekonomisinin 2020 de ortalama
-%4-5 küçüleceği, Türkiye için ise -%5-6 olacağı tahmin edilmektedir. Ekonomi
yönetimimiz ise Türkiye’de hala 2020 yılı büyümesini +%5 olarak tahmin
etmektedir.
· Kredi hacminin 3,23 Trilyon
TL’ye yükselmesi ve bunun yaklaşık %15’unun son 3 ayda açılan yeni krediler
olması başka bir sorunu beraberinde getirebilir. Bu sorun bankalarımızın karşı
karşıya kalacakları kredi riskinin değişimi problemidir. Sorunlu kredi miktarlarında toplam kredilere oranının %5
den, %20 lere kadar çıkacağı yönünde araştırma raporları var, bu gerçekleşmese dahi bu tip raporlar borç bulmayı zorlaştırmaktadır.
Bankacılıkta ÖZ SERMAYE İHTİYACI ortaya
çıkabilir. Tüm bunlar tabiki yönetilebilir RİSKLERDİR AMA zamanında doğru yöntemler ile müdahale edilmesi veya düzenleme yapılmasını gerektirir.
· Bu problemler farklı yöntemler ile 1 yıl içinde çözülebilir.
Kamu Bankalarının bu riske maruz kalması Hazinenin veya Varlık Fonunun Kamu
Bankalarına sermaye koyması anlamına gelir ki bu da sonuç olarak kamu kaynağı
veya kamunun borcu niteliğinde olan bir kaynaktır.
· Diğer taraftan özel bankaların kredi kullandırmakta kamu
bankaları gibi istekli davranabilmeleri için kullandırdıkları krediden kazanç
elde etmeleri gerekir ki bunun içinde faizlerin artması ve makul kâr marjının oluşması gerekir.
· Mart-Nisan-Mayıs ve Haziran 2020 döneminde, 4 ay içinde
piyasaya bu yolla para sürülerek emisyon hacmi de artmıştır ama paranın tedavül
hızının düşük olması ve tüketim talebi olmadığı için piyasayı canlandırmadığı görülmüştür.Haziran ayından itibaren enflasyon artışı olması, TÜFE'nin yıllık %12,62 ye yükselmesi bundan sonraki aylarda enflasyon riskini de gündeme getirecektir.
· Öncü ARZ ve TALEP göstergelerini önümüzdeki haftalarda
izlemeye devam etmek gerekir.
Ekonomi politikası kararlarının etkisini bu
şekilde hızlı biçimde ölçebiliriz.
Bu durum tüm ekonomi Dünyasına yeni ekonomi
politikası için karar vericilere ve bu yeni politikaların başarını ölçmek
isteyenlere yardımcı olacaktır.
· İstatistik bilgilerinin doğru üretilmemesi gerekir, bazı verilerin hesaplanmasında sürekli hesaplama yönteminin değiştirilmesi ama yeni yöntemin geriye doğru
işletilmemesi, ekonomiyi görmede, okumada veya ölçmede giderek körlük yaratacaktır.
İstatistiki bilginin doğru üretilmemesi Türkiye’nin “büyük veri seti” tam ve doğru olarak oluşturulamamasına neden olmakta ve
riskler ile ekononomi politikalarının başarısı da tam olarak ölçülememektedir.
Bu durum ekonomide
karanlık noktaların oluşması ve hatalı tahminler yapılmasına neden olur.
Bugün bu çalışma ise basitçe ekonomi politikasının başarısı ölçülmüştür aynı
netlikte, doğru biçimde ölçüm yapmak için enflasyon, işsizlik ve büyüme
rakamları da tam ve güvenilir olması gerektiğini tekrar hatırlatmak lazım.
· Tüm bunların dışında umarız bir gün kalkınma
ölçütleri de tüm detayı ile ölçülmeye ve buna uygun ekonomi
politikası belirlenmeye başlar.
Erman Dinçel
Ekonomist ve Eğitimci,
4/Temmuz/2020, Aydın
Yorumlar
Yorum Gönder