Bir Gazetecinin BES Haberi ve BES'i öğrenme süreci
Bir Gazetecinin
BES’i öğrenme süreci
28 Aralık tarihinde .......... den bir gazeteci arkadaşımız aşağıda 1 nolu başlıktaki yazısını yayımladı.
Bu yazı üzerine kendisine aşağıda 2 nolu başlık altındaki
e-postayı gönderdim.
Bu güne kadar gönderdiğim e-postaya bir yanıt alamadım.
4 Ocak 2013 de ise aşağıda 3 nolu başlıktaki yazısını yayımladı. ( 7 gün sonra )
Böylece toplam 7 günde BES’i öğrenmeyi tam olmasa da başardı.
Bu güne kadar gönderdiğim e-postaya bir yanıt alamadım.
4 Ocak 2013 de ise aşağıda 3 nolu başlıktaki yazısını yayımladı. ( 7 gün sonra )
Böylece toplam 7 günde BES’i öğrenmeyi tam olmasa da başardı.
Sadece ama sadece haber yapması gerektiğini, bilmediği konularda
yorum yazmanın doğru olmadığını, yorumlarının bazen kendisini böyle ters köşe
yapabileceğini, yorumların insanları doğru yönlendirmesi gerektiğini de umarım bu
kadar kısa yoldan öğrenmiştir.
İkinci yazısında da hatalar olmasına rağmen artık belirtme
ihtiyacı duymuyorum buna da şükür.
Bu yazıya sonuç bölümü ise eklemiyorum, sonuç bölümündeki özlü sözlerin anlamını da anlamıyorum.
1
BES'te yüzde 25 getiri baştan
garanti mi?
Bireysel emeklilik 2003 yılında yürürlüğe girdi.
Geçen yıl sonunda 14.3 milyar liralık birikim oluşmuştu, rakam bu yıl 20.3
milyar liraya çıktı. Yüzde 42.5 artış kaydetti. Katılımcı sayısı da 3 milyon 81
bin kişiye ulaştı. Yeni yıldan itibaren devletin her katılımcıya brüt asgari
ücretin dörtte biri kadar katkısı olacak. 100 TL katılımcıdan ise 25 TL de
devletten konulacak. Katılımcının hesabı otomatikman 125 liraya çıkacak.
Üzerine portföy yönetim şirketlerinin kazandıracağı getiri de eklendiğinde 125
lira olacak 135 lira diyelim. Bu açıdan yeni yıldan itibaren bireysel emeklilik
sistemi çok cazip olacak.
DEZAVANTAJLARI DAVAR: Buna karşılık sistemin bazı dezavantajları da bulunuyor.
■ Bu yatırımın süresi diğer bütün yatırımlardan uzun. Asgari 3 yıl, normalde 10 yıl. Arada bir yerde sistemden çıkarsanız kamu katkısı belli oranda tıraşlanıyor.
■ Elde edilecek kazançtan veya hesaplamalardan fon yönetim ücreti en başta düşülüyor. Katılımcının ödediği 100 lira içinden yönetim ücreti kesiliyor ve kalan miktar yatırıma yönlendiriliyor. Bu yönetim ücreti de şimdiye kadarki gerçekleşmelerle birlikte şirketine göre yüzde 5-8 arasındadır. Gayet yüksek bir oran. Bu da katılımcının elde ettiği getiriyi azaltan bir faktör.
■ Bir de 10 yılın sonunda emekli olurken veya toplu tazminat alırken, kesilecek vergiler var. Yani olaya sadece para yatırırken elde edilen getiri açısından bakmak kısmen yanıltıcı bir durum.
■ Ayrıca bireysel emeklilik fonlarının vasat bir getirisi olduğunun altını dün çizmiştik. Sebep rekabet eksikliği, şeffaflık eksikliği ve dağıtım kanallarının oligopolistik yapısı. Dağıtım kanalını elinde bulunduran da, müşteriyi bulan da, fonu yöneten de aynı. Bireysel emeklilik fonlarını yönetirken kendi grup menkul kıymetlerine yatırım yapıyor. Geçmiş dönem için ortaya çıkan getiriler bu nedenle parlak değil. Fonların büyük çoğunluğunun getirisi baz alınan ana yatırım aracının getirilerini yenebilmiş değil.
KATILIM HIZLA ARTAR: 2003 yılından bugüne istenen sonuç sağlanamadı ki, kamu tarafından böyle bir teşvik mekanizması devreye sokuldu. Bu yıl sisteme 6 milyar liralık katılım olmuş. Yüzde 25 teşvik bu yıl uygulansaydı 1.5 milyar lira olacaktı. Kamudan, bireysel emeklilik sistemine böyle bir kaynak akıtılacaktı. Şimdi bu kaynak olduğu ve vakıflar da bu tarafa yönlendirileceği için, katılımın daha hızlı artması beklenmeli. 6 milyarlık artışın katlanması bile mümkün. Ama diyelim artış 10 milyar oldu, bütçeden de 2.5 milyar katkı ödenecek. Yüzde 25 getiri baştan garanti. Faize yatırım yapanların elde edeceği kazanç nominal yüzde 5 civarında olsun. Büyüme yüzde 5'in biraz üzerine çıksın. Baştan yüzde 25'i yakalamanın cazibesi çok yüksek. Bu nedenle verilen teşvik etkili olacak ve adresini bulacaktır.
Kamu sistemi düzeltmeliDEZAVANTAJLARI DAVAR: Buna karşılık sistemin bazı dezavantajları da bulunuyor.
■ Bu yatırımın süresi diğer bütün yatırımlardan uzun. Asgari 3 yıl, normalde 10 yıl. Arada bir yerde sistemden çıkarsanız kamu katkısı belli oranda tıraşlanıyor.
■ Elde edilecek kazançtan veya hesaplamalardan fon yönetim ücreti en başta düşülüyor. Katılımcının ödediği 100 lira içinden yönetim ücreti kesiliyor ve kalan miktar yatırıma yönlendiriliyor. Bu yönetim ücreti de şimdiye kadarki gerçekleşmelerle birlikte şirketine göre yüzde 5-8 arasındadır. Gayet yüksek bir oran. Bu da katılımcının elde ettiği getiriyi azaltan bir faktör.
■ Bir de 10 yılın sonunda emekli olurken veya toplu tazminat alırken, kesilecek vergiler var. Yani olaya sadece para yatırırken elde edilen getiri açısından bakmak kısmen yanıltıcı bir durum.
■ Ayrıca bireysel emeklilik fonlarının vasat bir getirisi olduğunun altını dün çizmiştik. Sebep rekabet eksikliği, şeffaflık eksikliği ve dağıtım kanallarının oligopolistik yapısı. Dağıtım kanalını elinde bulunduran da, müşteriyi bulan da, fonu yöneten de aynı. Bireysel emeklilik fonlarını yönetirken kendi grup menkul kıymetlerine yatırım yapıyor. Geçmiş dönem için ortaya çıkan getiriler bu nedenle parlak değil. Fonların büyük çoğunluğunun getirisi baz alınan ana yatırım aracının getirilerini yenebilmiş değil.
KATILIM HIZLA ARTAR: 2003 yılından bugüne istenen sonuç sağlanamadı ki, kamu tarafından böyle bir teşvik mekanizması devreye sokuldu. Bu yıl sisteme 6 milyar liralık katılım olmuş. Yüzde 25 teşvik bu yıl uygulansaydı 1.5 milyar lira olacaktı. Kamudan, bireysel emeklilik sistemine böyle bir kaynak akıtılacaktı. Şimdi bu kaynak olduğu ve vakıflar da bu tarafa yönlendirileceği için, katılımın daha hızlı artması beklenmeli. 6 milyarlık artışın katlanması bile mümkün. Ama diyelim artış 10 milyar oldu, bütçeden de 2.5 milyar katkı ödenecek. Yüzde 25 getiri baştan garanti. Faize yatırım yapanların elde edeceği kazanç nominal yüzde 5 civarında olsun. Büyüme yüzde 5'in biraz üzerine çıksın. Baştan yüzde 25'i yakalamanın cazibesi çok yüksek. Bu nedenle verilen teşvik etkili olacak ve adresini bulacaktır.
Sisteme kamu kaynaklarını akıtan devletin ve ekonomi yönetiminin de,
bireysel emekliliği doğru düzgün çalıştırması gerekiyor artık. Geçmişten gelen
düzenle ya da yapıyla devam etmek sigorta faaliyeti gösteren gruplara kaynak
aktarmak sonucuna çıkabilir. Çünkü aynı alışkanlıkla ve aynı yapıyla gitmenin
sonunda "nasıl olsa devletten gelen garanti bir gelir var, katılımcıya
başka kazanç sağlamak gerekmez" tutumuna götürebilir bazı şirketleri. Bu
durumda yüzde 25'in üzerindeki ekstra getiriler budanır. Sisteme aktarılan kamu
kanakları da etkin bir şekilde kullanılmamış veya istenen amaç sağlanamamış
olur. Bu açıdan kaynağı veren kamunun sistemin sağlıklı işleyişini de
sağlaması, denetimini yapması gerekir. Böyle bir teşvikten sonra düzgün,
rekabetçi, şeffaf bir yapı kurulursa sistem çalışır, tasarruflar artarken cari
açık azalır. Ama bundan da önemlisi Türkiye bireysel emeklilerini mutlu eder.
SONUÇ: "Tedavi hastalıktan daha acı verici olmalıdır." Dr. Alvin Tierstein
SONUÇ: "Tedavi hastalıktan daha acı verici olmalıdır." Dr. Alvin Tierstein
2
Yukarıdaki yazıya cevap;
BES konusunda bilgi
sahibi olmadan yazdığınız yazınızı okudum ve sizin adınıza üzüldüm;
Yazınızın başlığının dikkat çekmek, yazıyı okutmak için bu
şekilde olduğunun farkındayım ama yazının içeriğine bakıldığında; uzmanı
olmadığınız bir konuda eksik bilgileriniz,
buradan yola çıkarak yapılan yanlış yorumlarınız, sizin içinizi rahat
ettiriyorsa, haber kanalınız bundan rahatsız olmuyorsa, IMKB ’deki dostlarınız, SPK, Hazine, Portföy
Yönetim Şirketleri, Emeklilik Şirketlerindeki tanıdıklarınız size hatalı
olduğunuzu ifade etmiyorsa, merak etmeyin Türkiye için de sorun yoktur, böyle
yazmaya devam edersiniz.
Sizinle 1998’de Inter Yatırım’da tanışmış olmak ve
yazılarınızı okumak dışında tanışıklığımız olmamasına rağmen bu hatalı ve eksik
yorumları bir parça da olsa düzeltmek mümkün olursa ben de bir miktar rahat
edeceğim.
Bu işin eğitimini 10 yıldır yapan kişi olarak belirtmek istedim.
Bu işin eğitimini 10 yıldır yapan kişi olarak belirtmek istedim.
Hatalarınızı ve eksiklerinizi aşağıda sıralıyorum, en iyisi
BES ile ilgili bir yazı yazdığınızda bir bilen uzmandan, emeklilik sektöründen
bilgi alın, böylesi daha iyi olacaktır.
Ayrıca davet ederseniz gelip bir çayınızı içer ben de size memnuniyetle hiçbir
önyargı bulunmadan ve bir beklenti içinde olmadan BES konusunda bilgi
verebilirim.
1- İlk
Paragraf dördüncü satırda ‘ brüt asgari ücret ‘ diye belirtilmiş, ‘ yıllık brüt
asgari ücret olacak’ yani yıllık yaklaşık 11500 TL’nin maksimum %25 kadar
olacak doğrusu. ( sonradan 12000 olarak açıklandı)
2- Yazınızda
‘100 TL kişi yatırdı, 25’de Devlet ödeme yaptı 125 TL oldu, sonra da fon
getirisi ile 135 TL oldu diyelim’ diye yazmışsınız. Emeklilik fonunun getirisinin ne olacağını nereden
bildiniz? Söylerseniz ben de öğrenmek isterim?
Hisse Fonların yıl başından beri getirisi %30-%40, Esnek Fonların %20-25
aralığında, demek ki benzer getiri olsa,
125 liranız 70-75 TL artarak 200 TL olacak. İnsanları gerçek olmayan hayali bir
performansa inandırmaya ve bunun üzerinden yazı yazmaya da bence gerek
yok. Fon tipine göre yorum yapsanız, her
fon tipinde ne kadar para yönetiliyor bunun açıklamasını yapsanız daha iyi ve
profesyonelce olmazmıydı?
Mesela 2011 yılını incelerseniz orada performans problemlerini yakalayabilirsiniz.
Mesela 2011 yılını incelerseniz orada performans problemlerini yakalayabilirsiniz.
DEZANAVTAJLARI DA VAR, BÖLÜMÜ
3- İkinci başlıkta bahsi geçen kesinti ‘Fon
Yönetim Ücreti’ değil, ‘ Yönetim Gideri Kesintisi’ ve ödenen katkı payı
üzerinden maksimum %8 kesilebiliyordu, şimdi
( yılbaşından sonra ) %2’ye düşürülüyor. Katılımcı açısından bunun
neresi kötü? Ya da dezavantaj? %25 Devlet zaten destek olmuş olacak bunun
%2’si kesinti başlığı altında şirketlerce alınmasının neresi hata?
Ben yine anlayamadım, bir açıklasanız?
Emeklilik şirketleri kar amacı gütmeyen şirketler veya Vakıf statüsünde kurumlar değil ki, tabiki kar edecek ki hizmet sunabilsin.
Bu alan çok sıkı denetlenen hem Devlet adına Hazine hem de SPK tarafından denetlenen bir alan, 9 yıldır da çok ama çok şeffaf bir sistem olarak çalışıyor.
10 yıldır emeklilik fonları ile ilgili hiçbir negatif haber duydunuz mu? Ben duymadım, fakat tek sorunlarının zaman zaman performans olduğunu da biliyorum.
Ben yine anlayamadım, bir açıklasanız?
Emeklilik şirketleri kar amacı gütmeyen şirketler veya Vakıf statüsünde kurumlar değil ki, tabiki kar edecek ki hizmet sunabilsin.
Bu alan çok sıkı denetlenen hem Devlet adına Hazine hem de SPK tarafından denetlenen bir alan, 9 yıldır da çok ama çok şeffaf bir sistem olarak çalışıyor.
10 yıldır emeklilik fonları ile ilgili hiçbir negatif haber duydunuz mu? Ben duymadım, fakat tek sorunlarının zaman zaman performans olduğunu da biliyorum.
4- Vergi’nin
bir dezavantaj olarak sunulması da hatalı olmuş, Size bir soru; Gelir Vergisi
dilimleri kazanç üzerinden %15-%20-%27 ve %35 bu durumda BES kazançları
üzerinden vergi ( stopaj ) ise 10 yıl tamamlanmadan ayrılırsanız, kazanç
üzerinden %15, 10 yıl tamamlayıp ayrılırsanız, kazanç üzerinden %10 ve 10 yıl
+56 yaşı tamamlayıp ayrılırsanız kazanç üzerinden %5 …..yani demem o ki, en düşük kademeli Gelir Vergisi dilimden daha
düşük dilimlerde vergi kesiliyor. Üstelik bu vergi kazanç üzerinden düşük oranlı, bunun nesi dezavantaj.
Emeklilik de kazanç üzerinde %5 vergi kesilecek bunun neresi dezavantaj?
BES sisteminde fon ve şirket değiştirebiliyorsunuz ve beş kuruş vergi vermeden, vergi beyan etmeden sitemden çıkıncaya kadar fon değişimi de yapabiliyorsunuz, bunun neresi dezantaj?
Emeklilik de kazanç üzerinde %5 vergi kesilecek bunun neresi dezavantaj?
BES sisteminde fon ve şirket değiştirebiliyorsunuz ve beş kuruş vergi vermeden, vergi beyan etmeden sitemden çıkıncaya kadar fon değişimi de yapabiliyorsunuz, bunun neresi dezantaj?
5- Bireysel
Emeklilik fonlarının vasat getirisi olduğunun altını çizmişsiniz? Bu analiziniz
hangi veriye dayanıyor?
Banka mevduatını ile emeklilik fonunu karıştırdığınızı zannetmiyorum da neden böyle yorumluyorsunuz merak ediyorum.
Fonu yöneten kişinin veya kurumun performansına bağlı bu durum, 2012 yılı fon getirilerini yukarıda belirttim şekilde. Fon getiri analizini 17 emeklilik şirketi, 150 fon açısından veya fon kategorileri açısında bir inceleyip öyle yazarsanız, yıllara göre analiz yaparsanız, daha oturaklı ve inandırıcı bir yazınız olur.
Banka mevduatını ile emeklilik fonunu karıştırdığınızı zannetmiyorum da neden böyle yorumluyorsunuz merak ediyorum.
Fonu yöneten kişinin veya kurumun performansına bağlı bu durum, 2012 yılı fon getirilerini yukarıda belirttim şekilde. Fon getiri analizini 17 emeklilik şirketi, 150 fon açısından veya fon kategorileri açısında bir inceleyip öyle yazarsanız, yıllara göre analiz yaparsanız, daha oturaklı ve inandırıcı bir yazınız olur.
6- www.fonbul.com dan emeklilik fonlarının
performansını öğrenebilirsiniz. Başka internet siteleri de var bilgi almak için,
siz yeter ki incelemek isteyin. Kısacası yine fon bazında
yorum yapmanız gerekir.
7- Son
paragrafınız tam bir felaket, bu yorumları yapabilmeniz için SPK lisansınız
olması gerekir? Bu bir haber değil, finansal yorum. Bu alanda profesyonel bir tecrübeniz var mı? Sorularımın
nedenlerini aşağıda sıraladım;
A-Müşteriyi bulan ile fonu yöneten
aynı değil……
B-Aynı gruptan bile olsa aynı
grubun hisselerini fonların içinde bulundurma limiti var. ( SPK lisansı olan
bir arkadaşınızdan öğrenebilirsiniz ), bu konunun kademeli alt detayları var.
C-Bu gruba bağlı iç limitler, hem
de Portföy Yönetim Şirketinin yönettiği (
aynı anda yönettiği ) tüm fonları
kapsamaktadır.
D- Tüm bunların dışında portföy
yöneticilerinin kendi grupları dışında da portföy yönettirme mecburiyetleri de var.
( Bu kavramda yeni eklendi )
Kusura bakmayın bu son paragrafı
tamamen uydurmuşsunuz. Emeklilik ve
Yatırım fonları konusundaki bilgileriniz çok eksik, kendinizi bu alanda yenilemeniz, daha yakından takip etmeniz,
analiz yaparak, yorumlarınızı bu gerçeklere dayandırmanız gerekir.
Finans ve ekonomi haberi yazmak
biliyorsunuz ki sorumluluk gerektiriyor, bu konu insanların gelecek
beklentilerini etkiliyorsunuz. Net
olmak, şeffaf olmak doğru haber sunmak sorumluluğunuz da var. Bu arada
yazınızın bütünlüğü ne bakıldığında çok acilen yazılmış olduğunu orta bölümünde ki ifade tarzınız ile son
bölümdeki ifade tarzınız aynı olmadığını
görüyorum.
Sizin de bildiğiniz gibi emeklilik
fonlarının varlıkları Takasbank ’da saklanır, Portföy Yönetim Şirketlerince
yönetilir, hiçbir grup kendi kendisini finanse etmek için bu kaynakları
kullanamaz, tam tersi fonlar kanalı ile borsaya hisse senedine giden %15-20 lik
kısım ile borsa spekülatörünü etkisi azalır ve çalışma alanı bu kişilerin daralır.
Borsa derinleşir ve zenginleşir, spekülatif dalgalanma riski de azalır.
Bilgilerinize sunarım,
3
Devlet BES'i,
BES piyasayı besleyecek
4 Ocak 2013 tarihli 2. Yazı…
Alternatif yatırım araçlarına şiddetli ihtiyacın
duyulduğu bir dönemde devlet destekli bireysel emeklilik sistemi ortaya çıktı.
Yıllık brüt asgari ücret tutarı kadar yaptırılacak bireysel emeklilik için,
devlet de yüzde 25 katkı payı ödeyecek. Bunun miktarı yıllık 3 bin lira.
Buradan hareketle aylık bin lira veya yıllık 12 bin liralık bireysel emekliliğe
devlet de katılımcı adına yılda 3 bin lira para koyacak. 12 bin lira 15 bin
lira olacak. Bunun üzerine bir de yıllık getiri eklenecek.
Ancak ondan önce sistemin çalışması için bu paradan belli bir kesinti yapılacak. İlki peşin kesilen fon yönetim ücreti. Oran şimdiye kadar yüksekti, yüzde 6'ya yakındı. Katılım çoğalacağı için sınırlandırıldı. Artık yeni yıldan itibaren yaptırılan fonlardan yüzde 2 kesilecek. Geriye kalan para yatırıma yönlendirilecek.
Yatırımla birlikte fon işletim gideri devreye girecek. Bunun da oranı yıllık yüzde 3.65 iken yüzde (1.02-2.28) bandına düşürüldü. İki kesinti kabaca yüzde 4 eder. Sonuçta 12 bin TL katılımcı, 3 bin TL de devlet katılımcı adına bireysel emekliliğe katkıda bulunduğunda 15 bin lira edecek. Yüzde 4 kesintiye uğradığında 14.400 lira elde kalacak ve değerlendirilecek. Bu da baştan yüzde 20 getiri demek. Hisse senedine, sabit getirili enstrümanlara veya esnek fonlara yatırıma göre, ortaya getiri çıkabileceği gibi, kayıp da çıkabilir. Elbette 10 yıllık dönem için değil bu, belli bir dönem için söz konusu. 10 yılda kazancın olmaması gibi bir durum yok.
Yeni sistemin tanıtıldığı toplantıya ben de katıldım. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan BES'in uzun vadeli bir yatırım olduğunu ve bu nedenle riskli yatırım araçlarına yatırım yapılabileceğini söyledi. Türkiye nin ve piyasaların ihtiyacı olan da uzun vadeli yatırım. BES gibi, 10 yıl ve daha uzun vadeli kurumsal yatırımcıların yokluğu en büyük eksiklik. Uzun vadede ise hisse senetlerinin en yüksek getiriyi sağladığını biliyoruz. Tepe noktasında alım yapılsa dahi, ortalama 4 yıl sonra kâra geçmek mümkün. Sistem cazip olacak ki, Sayın Babacan da bu yıldan itibaren eşiyle birlikte bireysel emeklilik sistemine katılacak. Eğer devlet her yıl brüt asgari ücretin yüzde 25'i kadar sisteme ödeme yapmaya devam edecekse, sistem de bu yönetim ve işletim giderleri ile çalışacaksa, BES iyi getiri sağlamaya aday. Sağlamalı da, çünkü hem kamu katkısı var, hem de uzun vadeli. İnşallah devletin bu katkısı 10 yıldan önce geri alınmaz. Devlet BES'i beslerse BES de piyasaları ve özellikle sermaye piyasalarını besler. Tasarruf sahipleri de böylesine alternatifsiz kaldıkları bir dönemde iyi bir yatırım aracına kavuşur.
SONUÇ: "Güneş bir günde iki defa doğmaz." Victor on Scheffet
Ancak ondan önce sistemin çalışması için bu paradan belli bir kesinti yapılacak. İlki peşin kesilen fon yönetim ücreti. Oran şimdiye kadar yüksekti, yüzde 6'ya yakındı. Katılım çoğalacağı için sınırlandırıldı. Artık yeni yıldan itibaren yaptırılan fonlardan yüzde 2 kesilecek. Geriye kalan para yatırıma yönlendirilecek.
Yatırımla birlikte fon işletim gideri devreye girecek. Bunun da oranı yıllık yüzde 3.65 iken yüzde (1.02-2.28) bandına düşürüldü. İki kesinti kabaca yüzde 4 eder. Sonuçta 12 bin TL katılımcı, 3 bin TL de devlet katılımcı adına bireysel emekliliğe katkıda bulunduğunda 15 bin lira edecek. Yüzde 4 kesintiye uğradığında 14.400 lira elde kalacak ve değerlendirilecek. Bu da baştan yüzde 20 getiri demek. Hisse senedine, sabit getirili enstrümanlara veya esnek fonlara yatırıma göre, ortaya getiri çıkabileceği gibi, kayıp da çıkabilir. Elbette 10 yıllık dönem için değil bu, belli bir dönem için söz konusu. 10 yılda kazancın olmaması gibi bir durum yok.
Yeni sistemin tanıtıldığı toplantıya ben de katıldım. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan BES'in uzun vadeli bir yatırım olduğunu ve bu nedenle riskli yatırım araçlarına yatırım yapılabileceğini söyledi. Türkiye nin ve piyasaların ihtiyacı olan da uzun vadeli yatırım. BES gibi, 10 yıl ve daha uzun vadeli kurumsal yatırımcıların yokluğu en büyük eksiklik. Uzun vadede ise hisse senetlerinin en yüksek getiriyi sağladığını biliyoruz. Tepe noktasında alım yapılsa dahi, ortalama 4 yıl sonra kâra geçmek mümkün. Sistem cazip olacak ki, Sayın Babacan da bu yıldan itibaren eşiyle birlikte bireysel emeklilik sistemine katılacak. Eğer devlet her yıl brüt asgari ücretin yüzde 25'i kadar sisteme ödeme yapmaya devam edecekse, sistem de bu yönetim ve işletim giderleri ile çalışacaksa, BES iyi getiri sağlamaya aday. Sağlamalı da, çünkü hem kamu katkısı var, hem de uzun vadeli. İnşallah devletin bu katkısı 10 yıldan önce geri alınmaz. Devlet BES'i beslerse BES de piyasaları ve özellikle sermaye piyasalarını besler. Tasarruf sahipleri de böylesine alternatifsiz kaldıkları bir dönemde iyi bir yatırım aracına kavuşur.
SONUÇ: "Güneş bir günde iki defa doğmaz." Victor on Scheffet
Yorumlar
Yorum Gönder